Acaba, derim kendi kendime, bir gün bu ilginin onda birini bile bilim insanlarımıza da gösterecek miyiz? İşte bunu çok merak ediyorum.
Acaba bir gün,
Astronomi konusunda uluslararası bir toplantıda "futbolcu yıldızlar" kadar popüler olmasa da "gerçek yıldızlar" konusunda sunum yapıp yorgun argın yurda dönen Ersin'den de imza almak için uzun kuyruklar oluşur mu?
Acaba bir gün,
Doktorasını Stanford'da yapıp doktora sonrası çalışmalarını Harvard'da tamamlayan Ahmet de havaalanında coşkuyla karşılanır mı?
Acaba bir gün,
Bilim dünyasında oldukça ses getiren yeni kitabının yurtdışında basılması konusunda, yayıncısı ile anlaşma yapıp ayağının tozuyla Esenboğa Havaalanına inen Ayşe ile fotoğraf çektirmek için sıraya giren olur mu?
Acaba bir gün,
Belki kendisi de Aziz Hocası gibi Nobel alacakken, ulusunun genç beyinlerini yetiştirmek için ülkesine dönecek olan Ogün, vakti zamanında Trabzon Spor'dan Fenerbahçe'ye transfer edilen Ogün kadar coşkuyla karşılanır mı dış hatlar terminalinde?
Acaba bir gün,
Kuzey Kutbu'nda araştırmalarını tamamlayıp dönen Fatma Hoca’nın araştırma grubu, havaalanından konvoy eşliğinde evlerine kadar eşlik edilir mi?
Acaba bir gün,
Havai fişekleri patlatırlar mı, matematik olimpiyatlarında birinci olan Kerem ve arkadaşları için?
Acaba bir gün,
Coğrafi keşiflerden daha çok, insanların kalbini keşfeden ünlü coğrafyacımız Sunay'ın bindiği taksi, Sabiha Gökçen’den Göztepe'deki Oyuncak Müzesine kadar hayranları tarafından takip edilir mi?
Acaba bir gün,
Akademik kariyerini Almanya'da sürdürürken içindeki bilim ışığını ve enerjisini Türkiye'deki gençlerin önünü aydınlatmak için kullanmak isteyen Emre, yurda girişte izdiham olmaması için havaalanının arka kapısından gizlice kaçırılır mı?
Acaba bir gün,
Halkımızın diline pelesenk olmuş "İsviçreli Bilim İnsanları" ile yan yana bilim yapmak varken, tersine beyin göçü ile ülkesine göçen Cavit'i karşılamak için gelenler havaalanını hıncahınç doldururlar mı?
Bu köşenin gönül pistine, sayısız uçak indirebilirim, içinde bilim insanlarımızı taşıyan. Sayıları hiç bitmez.
Burada ismini zikrettiğim kişiler, hayal kahramanlarım da olabilir gerçek kahramanlarım da. Önemli olan bu değildir. Aslolan Atatürk’ün manevi mirasçılarını, ne zaman el üstünde taşıyacağımızdır. Onlar Atatürk'ün o güzelim “Yurtta Barış Dünyada Barış” vecizesine katkıda bulunup “Yurtta Bilim Dünyada Bilim” düsturuyla hareket edip her zaman bilimin yolunu seçenlerdir. Tıpkı kitaplarında bilimsel şiirlere de yer veren ünlü şairimiz Sunay Akın'ın “Tapınak” adlı şiirinde bahsettiği gibi. Sunay Akın üstadımıza bir selam çakıp, yazımızı onun bu güzelim şiiriyle noktalayalım:
Tapınak
Yıldırımlı bir havada
Dua etmeye gidiyorsan
Ve yoluna çıkan iki tapınaktan
Birinde paratoner var
Ötekinde yoksa
Bilime sığınır insan
