adscode
adscode

Bu Nasıl Sınav? Tüm Z Kuşağına ve Ailelerine Not

Duydum ki üniversite sınavları 27-28 Haziran’a alınmış! Aman Tanrım şaka mı bu dedim ilk duyduğumda.

damlaaktan@gmail.com




17-18 yaş segmentindeki öğrenci psikolojisini çok yakından deneyimleyen biri olarak, önce rahata erdirilmiş, ardından sınav telaşının paldır küldür içine sokulmuş bir Z kuşağının, bu süreci paniklemeden yönetmesi için ailelere büyük rol düşüyor.

Z kuşağı her ne kadar farklı bir kuşak olsa da, tutku merkezleri ve hayalleri de en uç noktalarda olan kuşak aynı zamanda. Duygularını çok şeffaf ve filtresiz yaşayan, sınırları sevmeyen ve kendi düzenlerini kurmak üzere dünyaya gelen kuşak onlar. Sadece doğum tarihleri itibariyle değil, ruhları itibariyle de öyleler. Çünkü sistem yenileyici kuşak onlar. Ve aynı zamanda da dönüştürücü...

Ancak insan psikolojisi der ki, insan 21 günde yeni bir şeye alışır. Bu bağlamda bakınca, bu yıl sınava girecek olan öğrenci grubu, ilk açıklama ile beraber zaten zihinsel olarak “Oh daha çok var” diyerek ipleri bir parça iç dünyalarında salmıştı. Kaldı ki Kovid 19 süreci hepimizi her açıdan bir parça gevşetmedi mi zaten?

Böyle bir dönemde, geçenlerde sınavları tekrar 27-28 Haziran’da yapma kararı açıklandı. Bu durum kanımca pek çok genci birden telaşa sürükledi. Okulların kapalı olduğu, düzenin şaştığı ve başta sevdiklerimizin iyi olması gibi çok farklı kaygıların ön plana çıktığı böyle bir dönemde, bir sınav kaygısı eksikti demez mi şimdi gençler?

Peki bunun içinden hep beraber sağlıkla nasıl geçebiliriz?

Öncelikle, sakin kalarak...

Bu noktada Milli Eğitim Bakanlığı ve ÖSYM’ye büyük iş düşüyor.

Keisnlikle ve kesinlikle ikinci dönemden soru sorulmamalı.

Önceki dönemlerden de mümkün olduğunca eşit dağılımlı sorular seçilerek, özellikle caydırıcı sorulardan kaçınılmalı. Psikolojisi zaten gergin olan ve telaşlı kocaman bir grubun bir de kafa karışıklığı ile o birkaç saati geçirmesi hiç sağlıklı olmayacaktır.

Tüm soruların bu etmenler göz önünde bulundurularak hazırlanması büyük önem taşıyor.

Peki ailelere bu dönemde neler düşüyor?

Herşeyden önce, çocuklarınızın bir kalbi olduğunu unutmayın lütfen. O kalbin hayallere gebe olduğunu, hepsinin bir kimlikle dünyaya, dünyanıza geldiğini unutmayın. Unutmayın ki, zaten zorlu ve belirsizliklerle dolu bir dönemde geleceklerini işaretleyecekleri günlerde, bir de ailelerinin onların üzerinde kurmaya çalıştığı egemenlikle mücadele etmek zorunda kalmasınlar.

Onlara başarısızlığın da insan için olduğunu söyleyin arada... Başarma güdüsüyle hayatı geçen her genç, küçücük başarısızlıklarda bile hayal kırıklığına uğrar. Çünkü mükemmelliyetçi yetişir. Ve mükemmel olmayan her şey ona batar. Onlara her insanın mükemmelinin kendisine özgü olduğunu anlatın.

Hata yapabileceklerini, hiçbir başarısızlığın, ya da konan hedeflerin tam tamına gerçekleşememesinin dünyanın sonu olmadığını hatırlatın minik minik. Çünkü o yaşlarda istenilen bir şeyin olmaması, inanın bana yıllarca süren bir hayal kırıklığına yol açabiliyor. Ve özellikle mükemmelliyetçi ruhlar için bunu aşmak çok zor. Annem bana ne kadar söylerse söylesin, o mükemmelliyetçi ruhu bırakabilmek benim için çok zor olmuştu. Ama onun sesi bile her zaman iyi gelirdi. Çocuklarınızın ilk güven dalı sizsiniz. Onlar, o dala tutunarak daha iyiye gidiyorlar bu dünyada.

En önemlisi, bırakın istediklerini yazsınlar, istedikleri tercihleri yapsınlar, ne kadar “o piyasada iş yok” gibi baksanız da, mutlu bir çocuk kaderi için çabalayan çocuktur. Ve kader, çabaya aşıktır. İmkansızı olduruverir kader çabalayan kalbe.  Siz nasıl olduğunu, ne ara olduğunu anlamazsınız bile. Lütfen unutmayın, çocuklarınız sizin sadece dünyaya emanetiniz. Hayat doğrusu ve yanlışıyla onların hayatı. Siz sadece ışık tutabilirsiniz, yolu seçmek, onların görevi.

Bu süreçte yapabilecekleri en güzel şeyin zamanı bölmek olduğunu anımsatın onlara. Biraz sohbet, biraz hava, biraz bilgisayar, her gün biraz ders olsun hayatları. Fazlasını onlar istese bile, siz izin vermeyin. Bırakın zamanı yönetmeyi şimdiden öğrensinler. O zaman hayatı yönetmeleri çok daha kolay olur.

Ve öğrenciler; siz de, sımsıkı tutun hayllerinizin bir köşesinden. Panikle değil, sükutla... Hırsla değil, inançla yol alın şu bir buçuk ay içinde...

En önce inanın. Kadere, kadere şekil verebilen iç gücünüze inanın. Umuda ve her şeyde bir hayır olduğuna inanın. Çabaladığınız her şeyin er ya da geç size ve hayatınıza bir ucundan dokunabileceğini bilin. İnanın buna.

“Bu nasıl sınav?” diye değil, “Ne kolaydı, başaracağımı biliyordum” diye çıkın dilerim o sınavdan bu sene hepiniz. Türkiye’nin geleceği olan bir nesilsiniz çünkü.

Dedim ya, 21 günde yeniliğe alışırmış insan doğası. Hadi önümüzdeki 21 günü hayal kurup o hayale erişmek için doğru adımlar atarak geçirmek üzerine kurgulayın. Biliyorum, başaracaksınız.

 


Emoji ile tepki ver!

Bu Yazıyı Paylaş :

Etiketler :
    0 Yorum
  • Yorumu Gönder
  • Diğer Yorumlar (0)
Yazarın Diğer Yazıları
Güle güle Mario Levi…
Milyonluk haber: 9.05