****
Önce reddedilen bir bölüm, ardından kabullenilen dostluklar, birlikte çalışılan sınavlar, birlikte korkulan hocalar, yetmedi yine birlikte platonik olarak aşık olunan hocalar…
****
Sınav öncesi tatlı telaşlar, gece yarısı okul kampüsü basılıp başka bir arkadaş için çoğaltılan ders notları, “Hadi bu dersten biz kaçıyoruz aman diyeyim siz not tutun da geri kalmayalım” denilen arkadaşlar, gece yarılarına dek uykusuz gözlerle çalışılan bir sonraki günün sınavları, son dakika telaşları…
****
Sonra kurulan kulüpler, ekip çalışması ile imza atılan başarılar, dans gösterileri, kutlamalar, girişimcilik yarışmaları, Erasmus öğrencileriyle yapılan geziler ve kutlamalar, baharın ilk aylarında kuş cıvıltıları ve öğrenci nidaları eşliğindeki bahar şenlikleri…
Abbas Güçlü, Yılmaz Özdil, Uğur Dündar gibi alanında duayen gazetecilerle gerçekleştirilen kongreler, sosyal sorumluluk projeleri ve hatta uluslararası NGO’larla gerçekleştirilen proje ve organizasyonlar, Model Birleşmiş Milletler organizasyonlarında ülkemizin gençlerinin başarıları ve daha nicesi...
****
Kuruluş törenleri hazırlıkları, açılış günü planları, Süleyman Demirel’le yapılmış onlarca “ilk ders” konuşması, yüzlerce gülümseyen yüzle birlikte havaya uçuşan kep törenleri…Yetmez, bu törenler için günlerce yapılan provalar, hazırlıklar.
Yüksek lisans derslerinde paylaşılan proje notları, anlatılan iş günü anıları, ortaya çıkan yeni işbirlikleri ve çok daha fazlası… Özel sektörle akademinin iç içe geçen, adeta dans eden kolları…
****
İsminizi yazmak bile istemiyorum sayın hocam, ama üniversitenin anlamı hariç herşeyi öğrenen bir zihniyete naçizane bir düzeltme yapmak istedim.
Üniversiteler yarının mimarı gençlerin öğrendikleri, birlikte üretmeyi deneyimledikleri, birbirlerini sevdikleri, birlikte hem kendi yarınlarını hem de güzel ülkemizin yarınlarını kurdukları yerlerdir.
ÜNİVERSİTELER GELECEK YUVALARIDIR.
Unutulmuşsa, naçizane, hatırlatmak isteriz.