“Okullarda arkadaşlık sevgi, saygı, bağının güçlü olması hem okul ortamının öğrenci için cazip olmasını sağlamakta hem de başarıyı arttırıcı önemli etkenlerin başında gelmektedir. Okulunu seven , arkadaşları ile mutlu, çocuklar , gençler okula keyifle gidecek ;okulda başarılı olmak arkadaşlarıyla beraber ve güzel işler ortaya koymak için can atacaklardır.
Son dönemlerde çocukların okula gitmek istemediklerini korkunç açlık krizleri geçirip hiç doymadıklarını ya da hiçbir şey yemeyip aç gezdiklerini yahut sık sık hastalanıp velilerini aratıp okuldan eve gelme isteklerini duyar, gözlemler olduk. Ebeveynler çocuklarını doktora götürdüklerinde çoğu zaman çocuğun bir rahatsızlığı olmadığı görülmektedir. Çocuklarla konuşulduğunda önce açılmayan çocuklar daha sonra bu durumla ilgili ip uçları vermektedir.
Sonuç:”Okulların epeydir gündemde olan salgın hastalığı: AKRAN ZORBALIĞI
Akran zorbalığı genellikle öğretmenlerin ve okul idaresinin gözü önünde gerçekleşmemektedir.
Gözden uzakta, çocuklar birbirine sözlü şiddet, fiziksel şiddet uygulayabilmekte ; bu durum anlık bir sorun olmaktan çıkıp şiddet sarmalına dönebilmektedir.
Belli gruplarda ekonomik açıdan sosyal statü bakımından üst kimliği olduğunu düşünen , sporculuğu veya farklı kimlikleriyle popüler olan çocuklar; bireysel olarak ya da etrafına topladığı arkadaş grubuyla çocuk veya çocuklara zorbalık uygulayabilmektedir.
Zorbalık çocukların fiziksel özellikleriyle alay etme, hareketlerini taklit etme, ders anında motivasyonunu bozma , sınıfta veya okulda dışlanma davranışına maruz bırakma, kör alanlarda fiziksel şiddet uygulama şeklinde gerçekleşebilmektedir.
Dışlanan, zorbalığa maruz kalan çocuk her seferinde bir bahaneyle okula gitmek istememekte veya dışlanan çocuk , baskıdan dolayı duygusal boşluk yaşamakta ;bu duygusal boşluk aşırı yeme ya da yememe, ağır depresyon, odasına kapanma, ani ağlama krizleri, anlık ve gereksiz tepkiler şeklinde bireyde gün yüzüne çıkmaktadır. Aileler bu durumu öğrendiklerinde bazen kontrolsüz tepki verebilmekte, okula gitme veya şiddet uygulayan çocuklara görünme , tehdit etme şeklinde davranışlara girebilmektedir. Çocuğuna “Dayak yeme, seni döveni iyice döv, sıkıştır.” şeklinde tembihte bulunabilmekte bu da problemin iyice büyümesine neden olmaktadır.
Aile çocuğun kendini ezdirmemesini söylemeli,kendisini rahatsız edenlere cevabını vermesini, öğretmenleri, rehberlik servisini ve okul idaresini haberdar etmesini istemeli. Eğer sorun çözümlenmiyorsa aile sınıf rehber öğretmeni , rehberlik servisi ve idareyle diyaloğa girmeli. Zorbalık uygulayan çocuk veya çocukların ailesi bilgilendirilmeli, önlem almaları istenmelidir.
Önlemler çözümsüz kalıyorsa sonuç alınamıyorsa zorbalık uygulayan bireylere psikolojik destek verilmeli, okuldan uzaklaştırma dahil yaptırım uygulanmalı, gerekirse yasal yollara başvurulmalıdır.
Fiziksel, ekonomik, sosyal açıdan üstün olduğunu sanan veya kabalık, küfürbazlık, ürkütücülük yönüyle ön plana çıkan zorba çocuklara,;öğretmenler, okul ve aileler pirim vermemelidir.
Okullarda artan şiddet vakaları bu zorbalıkların sonucudur. Özel veya devlet okulları fark etmeksizin hemen her okulda ciddi arkan zorbalığı vakaları yaşanmaktadır. Zorbalığa uğrayan bireylerde ağır travmatik hasarlar oluşabilmektedir.
Sonuçta her birey değerli ve özeldir. Her aile kendi çocuğunu önemseyip diğer çocukları ötelerse ve çocuğunun akranlarına uyguladığı zorbalıklara göz yumarsa aynı zorbalığı yaşadığı süreçte de yakınmaya hakkı yoktur. Başkasının yaşam hakkına, sosyal özgürlük, arkadaşlık, dostluk, eğitim alma hakkına saygı duymazsa aynı haksızlığı yaşadığında da ses çıkaramaz; çıkarma hakkı yoktur.
Aileler aklıselim hareket etmek durumundadır. İletişim kanalları açık tutulmalı, çocukların davranışları kontrol edilmeli, kontrollü bir şekilde önce sorun azaltılmalı, sonra sonlandırılmaya dönük çözümler uygulanmalıdır.
Okullarda zorbalığın bir diğer boyutu kantin sırasında alt yaş grubunun sırasını alma, bazen parasını alma, ortak kullanım alanı olan tuvaletlerde rahatsız etme, tuvaletin kapısını açma, ıslatma şeklinde tezahür ederken, toplanma sırasında da lakaplarla hakaret etme ,fiziksel özelliklerine vurgu yapan hakaretler kullanma ya da yalnız bırakma, dışlanma tehdidiyle her istenileni yaptırma, şeklinde de meydana gelebilmektedir.Yine internet üzerinden siber zorbalık, kişinin haberi olmadan çekilen fotoğraflarını paylaşma ,onun kişiliğiyle ilgili hakaretler yazma, özelden rahatsız edici yazılarla hakaretlerde ve tehditlerde bulunma zorbalığın diğer bir formudur.
Zorbalık, bugün eğitimimizin acı bir gerçeğidir. Yapılan akran ara buluculuğu projeleri, çalışmalar kağıt üstü çalışması olmaktan çıkarılmalı, uygulamada hayat bulmalı, somut verileri paylaşılmalıdır. Her okulun bu konudaki somut verileri incelenmeli, zorba profiller, tavırları ve çözüm önerileri üzerine çalışma yapılmalı. Öğretmenlerin yaptırım uygulama, rol alma noktasında uğrayabileceği olumsuzluklar resmi bir çerçeveyle bertaraf edilmelidir.
Maalesef ki zorbalık yapanlar da uygulayanlar da bizim çocuklarımız, fertleri kaybetmek istemiyoruz ama sürekli zorbalık eğiliminde olanlara da birçok çocuğu feda edemeyiz, her türlü yöntem çözüm yolu, psikolojik destek ve diğer uygulamalar yapıldıktan sonra ıslah olmayan zorbalar okullarından uzaklaştırılmalıdır. Her çocuk değerlidir ama kimsenin, kimsenin hayatını mahvetme hakkı da yoktur.
Bugün zorbasınız. Yarın da zorbalığa uğrayan olabilirsiniz! O halde güçlü bir sesle :“EĞİTİMDE VE HAYATIN HER ALANINDA ZORBALIĞA HAYIR!” diyoruz.