Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk, bu konuda hem iddialı hem de çok tedirgin izlenimi veriyor.
İddialı, çünkü ömrü eğitimin içinde geçti, sorunları çok iyi biliyor.
Tedirgin, çünkü, sorunlar, bugünden yarına hemen çözülecek gibi değil.
Bu yüzden de zaman kazanmaya çalışıyor.
Beklenti çok yüksek, çünkü, çok uzun yıllar sonra, ilk kez eğitimin içinden bir Bakan geldi!..
Peki genel tablo ne yönde?
Sıkıntılı bir süreç.
Ankara, hangi kararı alırsa alsın, hem eksik bulunacak hem de orasından burasından eleştirilecek.
Bu noktada, önemli olan samimiyet.
Bakan Selçuk, eğer sorunları çözme konusunda, samimiyetini ortaya koyar ve gelecek için umut verirse, başlangıçta kazandığı krediyi, daha daha da artırarak yoluna devam eder.
Yok eğer üç aydır yaptığı gibi sadece konuşursa, işte o zaman, kendisini eleştirenlerin ekmeğine yağ sürmüş olur...
Gönlümüz, eğitimin artık rayına oturmasından yana.
Bu da sadece iktidarın ya da MEB’in değil, ülke olarak yediden yetmişe hepimizin görevi.
Bu nedenle, herkes taşın altına elini koymalı ve en azından bir süre daha sabırlı olmalıdır...
Sonrası, Ziya Hoca’nın yoğurt yiyişine bağlı.
Ülkemiz, öğretmen, öğrenci ve velilerimiz için hayırlısı ne ise o olsun.
15 Ekim’i dört gözle bekliyoruz.
Şunun şurasında bir hafta kaldı!..