adscode
adscode

Antalya Bilim Üniversitesi Rektörü Prof.Dr. İsmail Yüksek Sorularımızı Yanıtladı

"Eğitim Ajansı Soruyor Rektörler Cevaplıyor" röportajları kapsamında Antalya Bilim Üniversitesi Rektörü Prof.Dr. İsmail Yüksek sorularımızı yanıtladı. İşte 10 soruda tercihler...

Antalya Bilim Üniversitesi Rektörü Prof.Dr. İsmail Yüksek Sorularımızı Yanıtladı
Eğitim Ajansı Soruyor Rektörler Cevaplıyor
Güncelleme : 11-Aug-21 15:11

Soru 1: Sizi diğer üniversitelerden farklı kılan nedir? Adaylar neden sizi seçsin? Yüz yüze eğitime geçecek misiniz? En iddialı olduğunuz bölümleriniz hangileri?

“…Evrensel Üniversite Kültürünü yerleştirirken, gençlerimizi hayata hazırlayacak kaliteli bir eğitim ve araştırma ortamı sunmayı, öğrencilerimize yeniden hayal kurdurabilmeyi hedefliyoruz.


Bir Dünya şehri olan Antalya’nın yaşam kalitesinde, İstanbul standartlarında bir üniversite ortamının gençlerimiz ve aileleri için oldukça cazip olduğunu değerlendiriyoruz.


Genç ve hızla büyüyen Üniversitemiz akademik kalitesi ile şehrin yaşanabilirliğini çok iyi harmanlamaktadır. Dünyadan birçok değerli akademisyen mesleklerinin zirvesinde yaşamak için Antalya’yı ve Üniversitemizi tercih etmektedir. Bu da Akademik başarıyı ve araştırma ortamımızı giderek güçlendirmektedir….”


Yüz yüze eğitime bu sene geçmeyi planlıyoruz. Aşılanma oranının artışının, riski azaltacağına inanıyoruz. Pandemi için küresel standartlara uygun tedbirlerimizi aldık. Personelimiz mesaiye başlamış durumda. Öğrencilerimizin de bireysel tedbirleri ile önemli bir küresel gelişme olmadığı sürece yüz yüze eğitime döneceğiz.


Her bölümde akademisyenlerimizle birlikte iş dünyasında deneyimi olan duayen isimleri de Üniversitemiz çatısı altında bir araya getiriyoruz. Bölümlerimizin hemen hemen hepsinde öğrencilerimizi hayata hazırlamada iddialıyız.

 


Soru 2: Öğrenci ve mezunlarınızın memnuniyet oranını ölçüyor musunuz? Arttırmak için neler yapıyorsunuz? Mezun olmadan ayrılan öğrenci oranınız nasıl?

“…Üniversitemizin ideal ölçeği sayesinde öğrencilerimiz Rektör ve Rektör Yardımcılarımıza bizzat ulaşabilmektedirler. Bireysel ihtiyaç ve problemleri için ayrıca tüm akademik ve idari ekibimiz öğrenci odaklı olarak süreçlerini uzmanlar nezaretinde tasarlamışlardır. Kalite süreçleri her yıl düzenli olarak iç ve dış denetime tabi tutulmaktadır. Bu değerlendirmenin en önemli kısmını öğrencilerinizin memnuniyet değerlendirmeleri oluşturmaktadır.


Kalite süreçleri ile alınan aksiyon planları sayesinde problemlerin çözümü takip edilmekte ve bilgilendirme yapılmaktadır.


Yatay geçişlerde özel bireysel sebepleri bir kenara ayırdığımızda daha çok büyük şehirlerden Üniversitemize yatay geçiş talebi olduğunu görmekteyiz.

 


Soru 3: Önümüzdeki 20 yıl içerisinde, dünya genelinde bugünkü mesleklerden yüzde 70'inin yok olacağı ve yerine yeni mesleklerin geleceğine yönelik çok sayıda araştırma var. MEB, YÖK ve ÖSYM bu konuda çok fazla bir şey yapmıyor! Sizin bu yönde bir çabanız var mı?

”…Bahsi geçen konu küresel bir problem aslında. Bin yıllık geleneği olan üniversitelerin insanlığın bu denli büyük bir teknoloji sıçramasında aynı hızda evrilmesini sağlamak oldukça zor.


Ülkemizin en önemli dijital dönüşüm programlarından birini Üniversitemiz yönetmektedir. Eğitim alanındaki bu dönüşüm araştırması ve tasarım çalışmasının eğitim kurumlarının büyük bir kısmını da etkileyeceğini söyleyebiliriz. Bu bağlamda geleceğin üniversite modelini tasarlamak için de kolları sıvamış durumdayız. YÖK Başkanlığı liderliğinde diğer üniversitelerimiz ile işbirliği içerisinde olgunlaştırmayı düşündüğümüz bu yapıyı da kısa süre sonra sizlerle paylaşmayı hedefliyoruz.


Meslek kavramı yerini yetenek ve yetkinliklere bırakırken kariyerde hızlı ve adaptif geçişleri sağlayan yaklaşımları destekleyecek eğitim modelleri kullanılacak. Sınavsız eğitim modellerini de içeren bu çalışma sanırım küresel ölçekte ilgi uyandıracak.

 

 


Soru 4: Üniversiteye giriş sistemini adil buluyor musunuz? Doğru bölümlere, doğru öğrencileri seçtiğini söyleyebilir miyiz?..

Hem ideal hem adil bir ölçme değerlendirme sistemi kurgulamak oldukça zor. İleride belki yapay zeka ile (etik kullanımı başarılabildiği taktirde) kişisel özelliklerimiz ve paternlerimiz algılanarak daha Farklı coğrafyalarda farklı koşullardan bir çok öğrenciyi yeteneklerini ortaya çıkaracak bir ölçme değerlendirme mekanizması kurmak; bunu saatlere sığacak bir sınavla değerlendirmek elbette mümkün değil.


Teknolojiyi kullanarak aslında bilgiyi erişebilir kılmak burada çok daha önemli. Mevcut teknolojiyi kullanarak aslında üniversiteleri kampüs sınırlarının ötesine taşımak çok mümkün. Bunun içinde zihniyet, bakış açısı ve yöntemlerin evrilmesi gerekiyor.


Az önce değindiğim dönüşüm programı aslında Üniversiteleri bilgi üreten araştırma yapan geleneklerini ve değerlerini sürdürürken erişimi evrensel boyuta taşıyan bir platforma dönüştürmektedir.


Öğrencilerimizin okumak istedikleri bölümlerin de zaman içerisinde evrilmesine olanak taşıyan yapıların kurgulanmasına ihtiyaç duyulmaktadır. Bu da ancak eğitimde ciddi bir dönüşüm felsefesi ile kurgulanmalıdır.


Soru 5: Bugünün dünyasında aranan en önemli özellik yaratıcılık. Bizim sınav sistemi adayların yaratıcılığını ve hayallerini köreltirken, ilgi ve yeteneklerini de hiç ciddiye almıyor. Köreltilmiş yetenekleri, yeniden canlandırmak sizler için zor oluyor mu? Bu seçimi siz yapıyor olsaydınız nasıl bir öğrenci profili isterdiniz?


Tanınmış bir eğitimci Sir Ken Robinson’ın bir TED Konuşmasında okulların Yaratıcılığı öldürdüğünü anlatan çok önemli bir konuşması var; muhakkak izlenmesi ve günümüzde eğitimin dönüşümü için kullanılması gereken.


Maalesef bu güne kadar, insanlara meslek edindirmek ve sanayinin ihtiyaç duyduğu insan kaynağı oluşturmak amacıyla mekanikleşmiş bir eğitim yöntemi kullanılmakta ve bu da insanları kalıplara sokmaktadır.


Eğitim aslında paradoksal bir süreçtir. Yani olumlu etkileri kadar olumsuz boyutları da kaçınılmazdır. Amaç burada dengenin doğru kurulmasını sağlamak ve çağın gereksinimlerine adaptif yapıların kurgulanmasını başarmaktır.


Mekanikleşen meslekler hızla teknoloji ile ikame edilirken, insani becerilerimizin ve yaratıcılığımızın ön plana çıkaran yeni eğitim yöntemlerine geçilmesi gereken bir dönemdeyiz.


Bu bağlamda yetenekleri ancak kısıtlı bir boyutta ölçmeye çalışan bir sınav sistemi araç olmaktan çok amaca dönüşmesiyle eğitim sistemi tamamen sınav odaklı bir mekanizmaya dönüşüyor. Öğrenme ve yeteneklerin açığa çıkarılması ve geliştirilmesi ikinci plana atılıyor.


Bu durumun tam aksine yeteneklerin açığa çıkarılması ve geliştirilmesini sağlayacak “odağında sınav olmayan” yeni eğitim modelleri ve yöntemleri için çalışıyoruz.
Eğitim Dönüşüm Program Tasarımımızda Üniversite öğrencilerimiz hatta Liseli ortaokullu gençlerimiz reverse mentör olarak görev almaktadır.”

 

 

 

Soru 6: Devlet üniversitesi mi, vakıf üniversitesi mi? Neden?


Bu soruya doğru cevap vermek için öncelikle üniversitenin misyonlarına ve bu misyonları ne kadar başarabildiğimize; daha sonra da öğrencilerimizin bu ortamları ne kadar değerlendirebildiklerine bakmalıyız.


Örneğin, Kütüphaneler bizim kuşak için çok önemli ve değerli iken yeni kuşakların bilgiye ulaşma yöntemleri ve araçları oldukça farklılaşmaya başladı. Kütüphane daha çok birlikte çalışma ortamına dönüştü. Hatta Pandemide kütüphane sosyal ortamını öğrenciler Discord dediğimiz sanal platformlara taşıdı. Yani büyük bir değere sahip olabilirsiniz ancak kullanılmadığı ve o kaynaktan istifade edilmediği takdirde potansiyel olarak kalır.
Aslında faklı ihtiyaçlara farklı ortamlar sunan öğrenme ve araştırma platformları olarak bakmak gerekli üniversitelere. Vakıf üniversitelerinin dinamizmi, Devlet Üniversitelerinin potansiyeli ne aradığını bilen öğrenciler ve araştırmalar için farklı fırsatlar sunmaktadır.


Soru 7: Üniversite mi seçilmeli, yoksa meslek mi? Tercihlerde hangisine öncelik verilmeli? Sıralama puana göre mi, yoksa istek sırasına göre mi olmalı?


Şimdi size çok ünlü bir Japon aşçının yaptığı Japon mutfağından çok pahalı bir sashimi sunulsa damak tadınıza hitap etmediği takdirde zevkle yemeniz sanırım mümkün olmaz.
Öğrencilerimizin yetenekleri ve ilgi alanları en ön planda tutulması gereken önemli unsurlar.


Yüksek marka değerine sahip üniversitelerden de maalesef iş bulamayan mezunlar ya da marka değeri düşük üniversitelerden de çok önemli projelere imza atan gençler ile karşılaşabiliyoruz.


En büyük yanılsamalardan biri popüler meslek kavramlarının ortaya atılması ile büyük talep oluşması; ardından da mezun oldukları dönemde bu alanlarda meslek enflasyonu oluşmaktadır.


Yani yine çözüm yeteneklerle ve ilgi alanları ile farklılaşan doğal bir dengenin oluşması çok daha anlamlı olacağını düşünüyorum.

 

 


Soru 8: Bir rektörün ve özellikle de hocaların ulaşılabilir olması gerekir. Kapınız öğrencilere her zaman açık mı? Pek çok üniversitede olduğu gibi kayıttan sonra öğrenciyle diyaloğunuz bitiyor mu?

İletişim kuramadığınız topluluğu yönetemezsiniz, yönetemediğiniz kurumu geliştiremezsiniz, büyütemezsiniz. İletişim kurmak için de kapılarınızın, yüreğinizin ve ajandanızın açık olması gerekiyor. Ayrıca problemleri büyümeden ve krize dönüşmeden çözmenin yegâne yöntemlerinden biri de budur. Kapılarımız ve yüreğimiz, gençlere mezunlarımıza araştırmacılarımıza ve üniversite ile değer üretmek isteyen herkese her zaman açık.

Soru 9: Adayların ve ailelerinin kafası çok karışık, yapılan yönlendirmeler de çok abartılı. Doğru bilgi ve doğru yönlendirme konusunda vicdanınızın sesinizi dinliyor musunuz? Bu konuda neler yapıyorsunuz?


“… bu devirde artık bir şeyleri saklamak mümkün değil. Olan herhangi bir başarılı ya da hatalı uygulama anında sosyal medyada yerini alıyor. Tabi ki dezenformasyon da oldukça tehlikeli ve gerçek bilgiden 6 kat hızlı yayılıyor.
En değerli ve doğru bilgi kanallarından biri de ise tecrübe paylaşımı ile gerçekleşiyor, gençler de bunu çok iyi başarıyor.
Gençlere örnek olmamız gereken akademiya da doğru bilgiyi paylaşarak güçlenmekten yanayız…”


Soru 10: Üniversitenizden mezun olan öğrencilerin sahip olacağı değerler, yetkinlikler, mücadele hırsı, vizyon ve en önemlisi de mutlu ve başarılı bir geleceğe yönelik motivasyon kaynaklarınız neler?

“… Anlam arayışı, ülkemizin geleceği ve bu uğurda değer oluşturma…”


Emoji ile tepki ver!

Bu Haberi Paylaş :

Etiketler :

Benzer Haberler
    0 Yorum
  • Yorumu Gönder
  • Diğer Yorumlar (0)