​Birbirinize iyi davranın!

Şimdi bu da klişe olacak ama doğru demişler. Yoo tabi ki büyüklük taslamayacağım. Yani onlar bu cümleyi asıl anlamında mı kullandı yoksa “birbirinize iyi davranın başımı ağrıtmayın” anlamında mı kullandılar bilemem. Bu cümlenin altında yatan asıl anlamına gelecek olursak. Önce şu soruları sormak istiyorum. Hangimiz 3 yaşımızı hatırlarız? Hangimiz 3 yaşındayken annemizin eteğine yapışıp süt istediğimiz anı hatırlarız? Merak etmeyin önemli olan hatırlamak değil. Önemli olan anneninizin size dönütü. Sevgiyle o güzel elleriyle size uzattığı sütün altında yatan anlam önemli. "Yavrum benim için değerlisin, bu sütü huzurla iç”, ya da “al başımın belası ne diye doğurdum, sanki abin yetmezmiş gibi, baban desen zaten köşe yastığı, al al da sus” deyip memeyi ağzına tıktığı dönütü önemli.  Bunlar 3 yaşlarında hatırlanmaz ama ne hatırlanır biliyor musunuz dönüt karşılığı hissettiğiniz o sütü içerkenki huzur ya da huzursuzluk. 

Bu durum biz yetişkinler için de aynı. Şunu çokça duymuşuzdur. Mehmet ve berk olsun “mehmetle aran nasıl?” “bilmiyorum içime sinmeyen bir şey var onun yanında kendimi iyi hissetmiyorum” bu iyi hissetmeme durumu belki mehmet’in berk’in bir yemekte garsona hoş davranmamış olması olabilir, belki de küçüklüğünde içinde bulundurduğu gizli hisleri dışarı çıkmış olabilir ama bunun farkında değildir.

Mesela şunu çokça duyarız. Çocukluğunda travma geçirmiş olabilir mi? -Hatırlamıyor. Belki küçükken tacize uğradı fakat hatırlamıyor ve sadece travmadan kalan hisler var. İşte sorun burada başlıyor. Bu hisler diğer hislerle kombinasyon yapabilir. Diğer hisler ne mi? Hırs, aşk, kıskançlık, huzursuzluk, sevgi, değer verme…  her birini bir element olarak düşünürsek geçmişte yaşadığı hislerle bunlar bileşirse bir atom bombası çıkabilir. 


Yasemin Kuzgun