adscode
adscode

Çocuk işçiliği sorunu derinleşiyor!

Bugün 12 Haziran Çocuk İşçiliğiyle Mücadele Günü. Her 10 çocuktan 1’i işçi olarak çalışırken tüm dünyada 9 milyon çocuk, 2022 sonuna kadar işçiliğe itilme riskiyle karşı karşıya.

Çocuk işçiliği sorunu derinleşiyor!
Eğitim
Güncelleme : 13-Jun-22 13:42

12 Haziran Çocuk İşçiliğiyle Mücadele Günü kapsamında Eğitim Sen, yayınladığı açıklamada şunları kaydetti:

"Dünya, kapitalist sistemin tüm yıkıcı etkilerini giderek daha ağır yaşamaktadır. Savaşlar, çatışmalar, pandemi, modern kölelik biçimleri, artan yoksullaşma ve derinleşen eşitsizlik sadece yetişkinlerin değil, çocukların yaşamlarını da ağır bir sömürüye maruz bırakmaktadır.

Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) ve UNICEF’in yayınladığı “Çocuk İşçiliği: Küresel 2020 Tahminleri, Eğilimler ve Gelecekteki Durum” raporundaki verilere göre, dünya genelinde 160 milyon çocuk işçi bulunmaktadır. Üstelik 2000 ile 2016 yılları arasında çocuk işçi olarak çalıştırılan çocukların sayısı 94 milyon azalmışken, 20 yıl sonra çocuk işçi sayısının yeniden artışa geçtiği özellikle kaydedilmektedir.

Covid-19 salgınının daha başlangıç evrelerinde yayınlanan söz konusu rapora göre, dünyada her 10 çocuktan 1’i çocuk işçi olarak çalışıyordu. Ayrıca söz konusu raporda;

  • Sağlıklarına, güvenliklerine ve ahlaklarına zarar verebilecek tehlikeli işlerde çalışan 5-17 yaş arası çocukların sayısının 79 milyona yükseldiği,
  • Çocukların yüzde 70’inin (112 milyon) tarım sektöründe, yüzde 20’sinin hizmet (31,4 milyon) ve yüzde 10’unun sanayi (16,5 milyon) sektörlerinde çalıştırıldığı,
  • Çocuk işçi olarak çalışan 5-11 yaşları arasındaki çocukların yaklaşık yüzde 28’inin ve 12-14 yaş arasındaki çocukların yüzde 35’inin okula gitmediği,
  • Covid-19 salgınının bir sonucu olarak tüm dünyada 9 milyon çocuğun, 2022 yılının sonuna kadar çocuk işçiliğine itilme riskiyle karşı karşıya olduğu,

tespitleri yapılmıştı.

Bugün ise güncel verilerin daha vahim bir tablo çizdiği kaygısı artmaktadır. Ancak buna rağmen, gerçekçi veriler kamuoyuyla paylaşılmamaktadır. Aynı sorun Türkiye için de geçerlidir. Mülteci ve göçmen çocukların çalıştırılmasını ve sayıları 1,5 milyona ulaşan stajyer-çırak-kursiyer gerçekliğini yok sayan Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), ‘Çocuk İşgücü Anketi Sonuçları 2019’ çalışmasında 5-17 yaş grubunda ekonomik faaliyette çalışan çocuk sayısının 720 bin olduğunu belirtmektedir.

Gerçeklikten böylesine kopuk bir istatistik çalışması yürüten TÜİK “İstatistiklerle Çocuk, 2021” raporunda da “Hanehalkı İşgücü Araştırması 2021 yılı sonuçlarına göre; 15-17 yaş grubundaki çocukların iş gücüne katılma oranı %16,4 oldu. İş gücüne katılma oranı cinsiyete göre incelendiğinde, bu oranın erkek çocuklar için %22,9 kız çocuklar için %9,5 olduğu görüldü.” ifadelerine yer verilmiştir.

Bizler biliyoruz ki, sermaye çevrelerine destek vermeyi ve yoksullaştırılmış kesimleri yok saymayı kendisine ilke edinenler, Türkiye’de çocuk işçiliği gerçeğini de rakamlarla oynayarak görünmez kılmak istemektedir.

Bugün, eğitimin tüm kademelerine damgasını vuran ve temel amacı yoksul ailelerin çocuklarını işçileştirmek olan bir politika izlenmektedir. Mesleki eğitim politikalarıyla, tarım işçiliğine zorlanan çocuklarla, yok sayılan çocuk haklarıyla, çocuk haklarının insan haklarının bir parçası olarak görülmemesiyle ve mülteci çocukların adının dahi anılmamasıyla şekillenen bir eğitim programının çocuklara verebileceği tek şey işçileşmek olmaktadır.

Kaldı ki Türkiye’de çocuk işçi sorununun temel nedenlerinin başında eğitimde 4+4+4 düzenlemesi gelmektedir. Çocukları örgün eğitim dışına iten politikalar ve devletin patronlara yönelik çırak ve stajyer çalıştırmayı kolaylaştıran düzenlemeleri bu sorunu derinleştirmektedir.

Covid-19 salgını, enflasyon, yoksullaşma ve artan işsizlik sorunu da çocuk emeği sömürüsünü besleyen koşulları sağlamaktadır.

Unutulmamalıdır ki çocuk işçiliği her şeyden önce bir insan hakları ihlalidir. Kendi seçimleri olmaksızın, zorla veya zorunlu olarak çalışan çocuklar, en temel hakları olan çocukluklarını yaşama, sağlıklı beslenme, eğitim hakkından yararlanma ve geleceğe hazırlanma haklarından mahrum bırakılmaktadır. Çocuk işçiliğine yönelik kalıcı çözüm üretilmesi bir zorunluluktur.

Bu kapsamda Eğitim Sen olarak önerilerimiz;

  • Çocuk işçiliğinin birinci nedeni kapitalizmin yoksullaştırıcı politikalarıdır.  Bu yoksulluğu ortadan kaldırıcı, ailelerin ve toplumun ekonomik sorunlarına çözüm üreten politikalar oluşturulmalı ve uygulanmalıdır.
  • Çocuk işçiliği ile mücadelede, yoksul ailelerin çocuklarını çalışma hayatından alıkoyup okula gönderilebilmesi için, bu ailelere yönelik ekonomik ve sosyal destek politikaları hayata geçirilmelidir.
  • Çocuk işçiliği ile mücadelede yapılması gereken ilk iş, çocuk işçiliğini acil çözülmesi gereken bir sorun olarak kabul etmek ve somut bir eylem planı hazırlamaktır.
  • ILO’nun da tavsiye ettiği gibi önce kısa dönemde, kabul edilemez istihdam biçimlerinde çalışan çocuklara (kölelik, uyuşturucu ticareti vs.), ağır ve tehlikeli işlerde çalışanlara (maden ve taş ocakları vs.) ve en korumasız gruplara (12 yaşın altındakiler ve kız çocukları) ulaşılmalıdır. Ayrıca bu dönemde, çalışan çocuk işçilerin çalışmaktan alıkonulana kadar iş yerinde korunması da sağlanmalıdır.
  • Eğitim ve okulun çocuk işçiliğini sona erdirmek açısından en etkili araç olduğu açıktır. Eğitim çağındaki çocukların çalıştırılması yasaklanmalı, çocukları çalışmaya iten nedenler ortadan kaldırılmalıdır.
  • Orta ve uzun dönemde ise çocuk işçiliğinin tüm boyutları ile sona ermesi konusunda somut politikalar oluşturulmalı ve bu politikalar mümkün olan en kısa süre içinde uygulanmalıdır."

Emoji ile tepki ver!

Bu Haberi Paylaş :


Benzer Haberler
    0 Yorum
  • Yorumu Gönder
  • Diğer Yorumlar (0)