Eğitim camiasında ve basında çokça tartışılmaya başlanan 'Değerler Eğitimi Seminerleri'nin inanç ve ideoloji temelli tartışılmasının ciddi sakıncalar oluşturacağını söyleyen DES Genel Başkanı Gürkan Avcı, "20 yıl önce UNESCO tarafından başlatılan ve ABD, Japonya, Hollanda gibi hemen her gelişmiş ülkede hayata geçen 'Değerler Eğitimi'nde Türkiye çok geç ve geride kalmıştır. Çocuklarımızın etik gelişimi açısından çok hayati bulduğum 'Değerler Eğitimi'nde geç kalmamız yetmiyormuş gibi şimdide konuyu siyasi ve ideolojik zeminde tartışıyoruz. Bu tartışma çocuk ve pedagoji merkezli yapılmalı ve biran önce hayata geçirilmelidir." dedi.
Milli Eğitim Bakanlığı protokolüyle valilikler kontrolünde okullarda verilecek 'Değerler Eğitimi Seminerleri'nin; dürüstlük, demokrasi, adalet, saygı, özgürlük, ahlak, erdem, sevgi ve vicdan gibi evrensel değerlerin ve bunların alt başlıklarının 'etkinlik temelli' bir eğitim uygulamasıyla öğrencilere kazandırılması gerektiğini ifade eden Demokrat Eğitimciler Sendikası (DES) Genel Başkanı Gürkan Avcı, "Toplumun hemen her kesiminin itirafıdır ki; millet olarak ciddi anlamda ihtiyaç hissettiğimiz etik ve evrensel değerlerin günlük hayatımızda güçlenerek hayat bulmasını hedefleyen bu eğitimi Türkiye'nin siyasi ve ideolojik yönlere çekme lüksü olamaz. Erdem, ahlak, etik gibi değerlerin eğitimi; matematik, sosyal, fen gibi derslerin öğretimi kadar önemlidir" diye konuştu.
Okullarda öğrencilere verilecek 'Değerler Eğitimi Seminerleri'nin zorunlu değil tercihe bağlı olması gerektiğini kaydeden DES Genel Başkanı Gürkan Avcı, DESAM (Demokrasi ve Eğitim Stratejik Araştırmalar Merkezi) organizasyonunda Ankara Elit Otelde yapılan 'Değerler Eğitiminin Değerlendirilmesi' adlı toplantıda konuyla ilgili yaptığı konuşmasında şunları kaydetti;
YÜKSEK EĞİTİM DAHA ÇOK SUÇ İŞLEMEK İÇİN Mİ?
Şehirlerimizde gerçekleşen terör olaylarında araba yakan, kamu mallarına zarar veren gençlerin çoğunun üniversite öğrencisi ve mezunu olduğunu ve yine milletin canına, malına kasteden, devleti soyan, çalan çırpan kişilerin genelde eğitimli, diplomalı insanlar olduğu gerçeğini 77 milyonluk bir ülke olarak; başımız iki elimizin arasında düşünmeliyiz ve nerde hata yaptığımızı bulmalıyız.
Bu gerçek karşısında, eğitimi, insan olma, ahlaklı olma, faydalı olma ve mutlu olma perspektifinden değerlendirmemiz gerekiyor.
DİPLOMA İÇİN EĞİTİM!
Küresel dünyanın her geçen gün proaktif bir parçası olmaya başlayan Türkiye'de 'eğitim hangi erdemler ve meziyetler için olmalı' denmesi gerekirken, hangi diploma için' 'ne kadar maaş için' denilir durumdadır. Türkiye'de eğitim halen insanların meslek edinmesi için bir vasıta olarak algılanıyor. Bizim milli eğitimimiz ezberci, sınavcı, diplomaya endeksli bir eğitim politikası izliyor.
MEVLANA VE HACI BEKTAŞ VELİNİN TORUNLARIYIZ AMA!...
Sevginin, hoşgörünün, aşkın, kucaklamanın, şefkatin simgesi haline gelen Mevlana, Hacı Bektaş Veli gibi nice büyük değerlerin bakiyesi bir toplum olarak; 'benliğinden sıyrılma' , 'herkese anlayışına göre hitap etme', 'gözlem ve şüphe', 'değişim, yenilik, gelişme ve yücelme' gibi birçok yeni, ilk ve çağdaş görüşleri eğitim sistemimize kazandıramamış olmak millet olarak büyük bir eksikliğimizdir.
GENÇLİĞİN ROL MODEL ALMA VE POPÜLER KÜLTÜR SORUNU!
Türkiye için kişisel ve toplumsal öz saygı konusunda ciddi sorunlarımız var. Türkiye'de ekonomik refah yükselirken erdem ve ahlaki değerlerin de yükselmesi gerekir. Millet olarak değerlerimiz ne kadar güçlü ve derinlikli olursa toplumsal kurallarımız da o denli sağlıklı ve etkili gelişir. Böylece özellikle gençliğimizin rol model aldığı kişiler ve popüler kültürümüzdeki imajlarda bundan etkilenerek doğru bir mecraya akmaya başlar. Kültürel ve tarihi jeopolitiğimize uygun özgün değerlerimizle çağdaş dünyaya katkı sunabiliriz. Çünkü hem kurumsal anlamda hem ülke anlamında hem de içinde bulunduğumuz bölge ve dünya anlamında, değerler eğitimi konusunda bilimsel temelde kıyasıya eleştirel katkıya ihtiyacımız vardır.
MİLLET OLARAK ERDEM VE AHLAKTA ŞAŞIRTICI BİR ZENGİNLİĞE SAHİBİZ AMA!..
Milli eğitimimizde değerler ve davranışlar konusunda bütüncül bir yaklaşım gerekmektedir. Ahilikten alabileceğimiz cömertlik, paylaşım ve üretim gibi çok değerli hazinelerden tutun askeri, mimari, adli, edebi, ilmi, estetik, şiir, müzik gibi bizleri besleyen tüm özgünlüklerimizi bütüncül bir yaklaşımla ele alan değerler eğitimi politikalarının geliştirilmesine ihtiyaç vardır.
Kimi toplumsal kesimlerimiz millet olarak tarihî ve kültürel anlamda etik, ahlak, vicdan, erdem gibi değerler anlamında hiçbir şeye ihtiyacımız olmadığını düşünebilir. Fakat kadınlar, çocuklar, engelliler, haram, yolsuzluk, yozlaşma, torpil, rüşvet, dışlama, tahammülsüzlük ve kamu hakkı gibi hususlarda çağdaş ülkelerin çok geresinde olduğumuzu en azından uygulama anlamında ciddi sıkıntılarımız bulunduğunu kabul etmeliyiz. Tarihi anlamda şaşırtıcı bir zenginliğe sahibiz ama bu birikimi günlük hayata bir türlü geçiremediğimiz gibi teknolojik gelişmelere ve yeniliklere göre özgün bir şekilde güncellememiz de gerekiyor. Dahası bu zenginliğimizin güçlenerek yeniden hayat bulması gerektiği gibi bu asil ve kadim milli karakteristik özelliklerimizin romanlara, müzik eserlerine, sinema filmlerine dönüştürülmesi bile gerekiyor.
EĞİTİM POLİTİKALARINDAKİ VİZYONSUZLUK İLLÜZYON DOĞURDU!
Türkiye'nin, bir asrı geçkin süredir yabancıların telkin ve tavsiyeleriyle şekillenen bir eğitim politikası olması çok üzücüdür. Tercüme odalarında hazırlanan eğitim reformlarıyla özünden ve hedefinden uzaklaşan bir eğitim sistemi ile karşı karşıyayız. Eğitim sistemimize yön veren yabancıların arkasındaki kültüre hayran, kendi değerlerine yabancı, kozmopolit bir gençliğin yetişmesine seyirci kalıyoruz. Eğitim politikalarımızda tutarlı bir vizyon yakalamalıyız. Vizyon olmazsa büyük bir illüzyonla genç nesillerimizi heba etmeye devam ederiz. Türkiye'nin küreselleşen dünyada en önemli gayrimenkulü, özde insana ve erdemlere önem veren bir eğitim sistemi olacaktır.
KÜRESELLEŞME VE MORAL DEĞERLERİMİZ!
Eğitimin, çağımızın en önemli gayrimenkulü olduğunu yeterince anlayamadık. Şimdi de küreselleşmeyle birlikte kişilerin etik gelişimine bağlı olarak kişisel dinamiklere sahip olmasının ne kadar önemli olduğunu ıskalamak üzereyiz. Moral değerleri güçlü insanların daha mutlu ve başarılı olduğu, topluma artı değer katma noktasında daha verimli olduğu ve bununda etik eğitime bağlı olduğu gerçeği karşısında Türkiye'nin moral değerleri olan, etik gelişimini tamamlamış bilgisayar mühendisi, doktor, teknokrat ve bilim adamlarına her zamankinden daha çok ihtiyacı olduğunu görmemiz gerekiyor.
DAHA İYİ BİR DÜNYAYA TÜRKİYE'NİN KATKISI OLACAK MI?
Gelişmiş ülkeler değerler eğitimine çok önem vermektedir. Etik eğitimin önemini her geçen gün daha iyi kavrayan gelişmiş ülkeler değerler eğitimini ders programı ile vermekte ve yeni nesillere öğretmek ve artan sorunların çözümüne katkıda bulunmak üzere "Daha İyi Bir Dünya İçin Değerlerimizi Paylaşalım" adlı programlar geliştirmektedir.
ÇAĞDAŞ DÜNYA DEĞERLER EĞİTİMİNDE ÇOK YOL KATETTİ
Gelişmiş ülkeler, temel insan haklarına, insan varlığının onuruna ve değerine olan inancı yeniden pekiştirmek amacıyla 12 evrensel değer olarak işbirliği, özgürlük, mutluluk, dürüstlük, sevgi, alçakgönüllülük, barış, saygı, sorumluluk, sadelik, hoşgörü ve birlik değerlerini eğitim sistemine yerleştirmiştir. Türkiye'de yozlaşan kişisel ve toplumsal değerlerin tekrar gelişmesi amacıyla "Etik Eğitim Eylem Planı" adı ile bir değerler eğitimi programını hızla hayata geçirmelidir. Eylem planında anılacak değerlerin, toplumun tüm kesimleri tarafından üzerinde uzlaşılmış değerler olarak tespit edilmiş olması da önemli bir husus olacaktır.
DEĞERLER EĞİTİMİNDE ÇAĞDAŞ ENSTRÜMANLAR KULLANMALIYIZ!
Bunun yanı sıra değerlerimizi ve kültürümüzü çocuk ve gençlerimize sevdirecek film, tiyatro, çizgi film, animasyon, oyuncak ve oyun gibi basılı ve görsel yayın ve materyalleri hazırlanmalıdır. Ayrıca Türkçe ve sosyal bilgiler derslerinde kültür ve değerler eğitimine daha fonksiyonel ve pratik uygulamalarla yer verilmelidir.
GENÇLİK ve SPOR, KÜLTÜR BAKANLIĞI İLE RTÜK NE YAPMALI?
Cinsellik, şiddet, magazin içeren televizyon programlarındaki olumsuzluklara karşı RTÜK, Gençlik ve Kültür Bakanlığı gibi kuruluşlar daha hassas davranmalıdır. Ayrıca iletişim fakültelerinin ders programlarına değerler ile ilgili bir ders ya da program eklenmelidir. Öte yandan okullarda yapılan tüm kutlama, tören ve sosyal etkinlikleri değerler eğitiminde bir fırsat olarak görülmeli, öğrencilerle birlikte anne babalarının da katılımını sağlayacak özendiriciliğe sahip kılınmalıdır. Okullardaki rehber öğretmenlere hizmet içi kurslarla etik ve değerler eğitimi konusunda formasyon verilmelidir.
MİLLİ EĞİTİM BAKANI NABİ AVCI'YA ÇAĞRI!
Küreselleşme ile birlikte yerel ve küresel değerlere verilen önem artmakta ulusal alandaki değerler ise gerilemektedir. Türkiye, evrensel değerlerin oluşumunda temel aktör konumunda olması gerekirken, daha çok etkilenen ülke konumda olması üzücü ve düşündürücüdür. Bu itibarla ivedilikle orta öğrenimde ahlak eğitimi açısından din kültürü ve ahlak bilgisi dersinin niteliği zenginleştirilmeli, değerler eğitimi konuları işlenmelidir.
SINAVLARDA BAŞARILI OLMAK YETERLİ OLMAMALI!
Okullarda, akademik başarıya odaklanma ve sınavlarda başarılı olmanın ön plana çıktığını ve bu nedenle etik eğitim ve değerler eğitiminin işlevselliğinin göz ardı edildiğini görüyoruz. Eğitim ezberci metotla öğrenciye aktarıldığı için, davranışlar haline dönüşemiyor. Bunun için öğretmen yetiştiren fakültelerde değer eğitimine ilişkin özel bir ders bulunması, mesleğe yeni giren öğretmenlere adaylık eğitimi sürecinde değerler eğitimiyle ilgili program hazırlanması ve okullarda öğrenci davranışlarını değerlendirecek bir 'Onur Kurulu' oluşturulması gerekiyor.
DEMOKRATİK EĞİTİMİ SİSTEMİ TEK ÇARE!
Demokrasi ve insan hakları odaklı söylemlerin uluslararası düzeyde etkin biçimde gündeme gelmesiyle değerler ve demokratik eğitim sistemine verilen önem arasında da bir ilişki bulunduğunu kabul etmemiz gerekiyor. Demokratik eğitim sistemi, bir yönüyle değerlere dayalı bir sistemdir. Milli Eğitim Bakanlığı, yenilenen öğretim programlarıyla özellikle geçen yıllarda açıkça gerek öğretim yöntemlerinde gerekse programın genel yaklaşımında değerler eğitimi konusuna değinmiş, programların amaç ve kazanımları arasında ulusal ve evrensel değerlere ilk kez yer vermeye başlamıştır.
Değerler ve etik eğitimin önemsenmesindeki temel faktör, son yıllarda geleneksel değerlerin giderek yıpranması ve bundan boşalan yerlere yeni değerlerin ikame edilememesinin farkındalığıdır. Değer eğitimi, demokratik bir toplumun başarısı için temel gerekliliktir. Demokrasiyi içselleştiren ve ahlaki boyutuyla hemfikir olan insanlar, diğerlerinin haklarına saygı, kanunlara uyma, kamu yaşamına gönüllü katılım ve toplumun İyiliğiyle ilgilenirler.
MİLLİ EĞİTİM BAKANLIĞI VE YÖK NE YAPMALI?
Bu nedenle Milli Eğitim Bakanlığı ile YÖK bünyesinde 'Etik Eğitim ve Değerler Eğitimi Strateji Geliştirme Merkezi' adlı bir birim kurulması gerekiyor. Eğitim sistemimizin, öğrencilerin, toplumun duygu, inanç, öncelik ve değerlerinin farkında olmasını, güçlü ve zayıf yönlerini bilmesini ve yaşam onuruna sahip olmasını ve karar almasını ve kararını uygulamasını ve 'yaşam becerileri eğitimi' olarak gelişmesini sağlama vizyonu olmalıdır. Eğitim sistemimiz, öğrencilerimizin hayat boyu kendisine rehberlik edecek bilgi, beceri ve duyguları öğrenmesini sağlama sorumluluğu vardır. MEB ve YÖK eğitimin tüm aşamalarında eğitimcilerin rollerini çok iyi tanımlayıp bu konuda örnek ve rol modeli olmaları gerçekleştirme ve değerlerimizi sınıfta ve okulda, çeşitli etkinlikler aracılığıyla aktarılır ve öğrenilir hale getirme zorunluluğu vardır. Bu temel değerler, okul kültürüne yansıtılmalıdır.