adscode
adscode

'Ev Gençleri’nin Sayısı Her Yıl Artıyor

Ülkemizde gençlerin yaşam kalitesini geniş bir çerçevede inceleyen Türkiye’de Gençlerin İyi Olma Hali Araştırma Raporu’nun üçüncüsünün sonuçları çevrimiçi bir toplantı ile kamuoyuna açıklandı.

'Ev Gençleri’nin Sayısı Her Yıl Artıyor
Türkiye'den Haberler

Habitat Derneği ve Infakto RW ortaklığında gerçekleştirilen Türkiye’de Gençlerin İyi Olma Hali Raporu’nun üçüncüsü yayımlandı.

İlki 2017 yılında yayımlanan ve literatüre “Ev Genci” kavramını kazandıran Türkiye’de Gençlerin İyi Olma Hali Raporu, gençlerin kültürel alışkanlıklardan girişimcilik eğilimlerine kadar 75 başlıkta gençlerin yaşamdan memnuniyeti ve gelecekten ne denli umutlu olduklarına yönelik veriler toplandı. Araştırma için Türkiye’deki kentli genç toplamı temsil eden 16 ilde, 18-30 yaş arası 1.230 genç ile yüz yüze görüşmeler gerçekleştirildi. Çalışma, Habitat Derneği ve Infakto RW ortaklığında yürütüldü.

Raporda sağlık, maddi durum, eğitim, ev ve kentsel koşulları, risk ve güvenlik, katılım ve ilişkiler gibi birçok farklı pencereden gençlerin yaşam kalitesi, refah durumu ve memnuniyet beklentileri 2017 ve 2019 yılı sonuçlarıyla karşılaştırmalı olarak değerlendirilmektedir. Bu yılki rapor ayrıca Koronavirüs salgınının etkileri ile gençlerin kuşak algısı ve aidiyetine yönelik ilave sorular içermektedir.

Raporda öne çıkan başlıklar, Habitat Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Sezai Hazır ve Infakto RW’nin Kurucusu Prof. Dr. Emre Erdoğan’ın katılımıyla düzenlenen oturumda değerlendirildi.

“Gençler İçin Yaşamdan Memnuniyetin Anahtarı İş Bulabilmek”

Gençlerin yaşamdan memnuniyetlerinin istihdam ve çalışma durumları ile paralellik gösterdiğini; sosyal haklar ve özgürlükler gibi konulardaki beklentilerinin hayatını kazanma konusundaki kaygılarının gölgesinde kaldığına dikkat çeken Habitat Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Sezai Hazır şunları söyledi: “Raporun bütününe baktığımızda, gençlerin toplum içerisinde yer edinmek ve kendisini gerçekleştirmek yolunda en başta bir işe sahip olmak üzerinden okuduğunu fark ediyoruz. Raporda çalışan gençlerin yüzde 65’inin hayatından memnun olduğunu belirtmesine karşın bu oranın iş arayan gençlerde yüzde 47 seviyesinde kalıyor oluşu, iş sahibi olmak ve memnuniyet arasında kurduğumuz bağlantıyı doğrular nitelikte.”

“Gençler İçin Yeterli İş Fırsatı Yaratılamıyor”

Sezai Hazır rapora ilişkin açıklamalarına şöyle devam etti, “Gençlerin yüzde 73’ü “Herhangi bir nedenle iş arasanız, kolaylıkla iş bulabilir misiniz?” sorusuna “zor olur” yanıtını veriyor. Zorluğun en önemli nedeni olarak ise şartları uygun bir iş bulmak ya da işe girmek için referans bulmak değil de iş olanaklarının olmadığını belirtiyorlar. Gençler için yeterli iş fırsatı yaratılamamaktadır. Bizim açımızdan bu verilerin en önemli çıktısı, gençlerin girişimciliğe yönlendirilmesi ve girişimciliği bir kariyer alanı olarak benimsemelerini sağlamak için çok daha fazla çalışmamız gerektiğidir. Girişimciliğin desteklenmesi ve teşviki yalnızca gençleri kendi girişimlerini kurmaları anlamında değil, kurulacak olan girişimlerin sayısının artmasıyla yaratılabilecek istihdam fırsatları bakımından da büyük önem arz ediyor. Ancak raporda gençlerin girişimcilik özelindeki algıları bizlere hala kat etmemiz gereken çok mesafe olduğunu gösteriyor.”

Rapordaki diğer bazı dikkat çekici bulgular şöyle:

“Maddi durumdan memnuniyette kayda değer bir azalma var”

Maddi durumundan memnun olan gençlerin oranı önceki araştırmalara göre büyük bir azalmak göstererek 2017’deki yüzde 61 düzeyinden yüzde 47’ye düşmüştür.

“Yeni Mezunlar İçin İstihdam Yaratılamıyor”

Çalışan gençlerin oranında bir azalma gözlemlenmezken, iş arayan gençlerin oranı 2019’a göre 5 puan yükselerek yüzde 18’e çıkmıştır. Bu tablonun ortaya çıkışının, mezun olan öğrencilerin iş bulmak konusunda yaşadıkları sıkıntı kaynaklı olduğu değerlendirilmektedir.

“Gençler Hem Uzaktan Eğitime Hem De Evden Çalışmaya Sıcak Bakmıyor”

Çalışan gençlerin yüzde 69’u işyerinden çalışmayı tercih etmektedir. Esnek çalışma ve uzaktan çalışma biçimlerini tercih ettiğini söyleyenlerin oranı ise sırasıyla yüzde 23 ve yüzde 4 olmuştur.

Araştırmaya katılan gençlerin yüzde 66’sı ise aldıkları eğitimden memnun olmadıklarını ifade etmektedir. Gençlerin yüzde 73’ü yüz yüze eğitimi uzaktan eğitimden daha faydalı gördüğünü belirtmiştir. Bu tablonun ortaya çıkışındaki en önemli unsur gençlerin uzun karantina süreçleri sırasında evden çıkamıyor ve iş/okul arkadaşları ile sosyalleşme ihtiyaçlarını gideremiyor oluşundan ileri gelmektedir.

“Koronavirüs Salgınının Getirdiği Mali Yük”

Koronavirüs döneminde hane halkı geliri 3.000 TL ve altında olan gençlerin yaklaşık yarısı (yüzde 47) ödeyemediği kira, elektrik, su gibi masrafları olduğunu ifade etmiştir. Yine bu dönemde toplam aylık hane halkı geliri 3.000 TL ve altında olan gençlerin yaklaşık üçte biri (yüzde 31) bankadan ya da tanıdıklardan borç almıştır. Ayrıca 3.000 TL ve altı geliri olan gençlerden Koronavirüs döneminde işini kaybetmiş olanların oranı yüzde 26’dır.

“Gençler İçin Sosyal Hak ve Özgürlükler Mi Yoksa Kariyer Mi Ön Planda”

Başka bir ülkeye yerleşmeyi düşünen gençlerin oranı 2019’da %25 iken bu çalışmada %31’e yükselmiştir. Bu gençlere sebebi sorulduğunda , birinci sırada yüzde 57 ile yurtdışında daha iyi iş olanaklarının bulunması olmuştur. Öte yandan, kişisel özgürlük alanın yeterli olmayışından ötürü başka bir ülkeye yerleşmek isteyenlerin oranı bir önceki rapora göre 4 puanlık azalma ile yüzde 7,5 oranına gerilemiştir. Bu rakamlar, gençlerin kimlikleri doğrultusunda toplum içerisinde yer edinme ve var olabilme kaygılarının yerini temel ihtiyaçlarını karşılama ve hayatlarını idame ettirebilmek için bir iş bulma kaygısının gerisinde kaldığını göstermektedir.

“Ev Gençleri Girişimciliği Kariyer Olarak Görüyor mu?”

2017’de gençlerin yüzde 63’ü kendi işini kurmak istediğini belirtirken, 2019 ve 2020’de bu oranın düştüğü ve çalışmaya katılan gençlerin yarısının girişimci olmak istediği görülmektedir. Gençlerin girişimci olma motivasyonlarındaki düşüşün sebepleri arasında ekonomideki dalgalanmalar ve ekonominin kötü gidişatının yarattığı güvensizlik ortamının risk almayı zorlaştırması gösterilebilir.

18-24 yaş grubu arasında yüzde 54 olan girişimcilik eğilimi, 25-29 yaş grubunda yüzde 44’e düşmektedir. 2019’da iş arayan gençlerde kendi işlerini kurmak isteyenlerin oranı daha yüksek iken (yüzde 62), çalışanlar için bu eğilim yüzde 54, öğrenciler için yüzde 50, ev gençleri içinse sadece yüzde 29 oranındaydı. 2020’de aynı soru yeniden yöneltildiğinde iş arayanların yüzde 56’sının, öğrencilerin yüzde 55’inin ve çalışanların yüzde 54’ünün kendi işini kurmaya hevesli olduğu görülmektedir. Ev gençleri için önceki yıla göre bu eğilimde bir değişiklik söz konusu olamazken, ev gençlerinin yalnızca yüzde 28’i kendi işini kurmak istediğini ifade etmiştir.

Girişimciliğin özellikle genç bireylerde gelişmesinin önündeki en büyük engellerden birinin “bağımlı olma” durumu ile ilişkilendirilebileceği değerlendirilmektedir. Ne eğitimde ne de istihdam da olan, iş gücüne katılmayan ve iş aramayan “Ev Gençleri”nin girişimci olma yönünde diğer gruplara nazaran daha az bir motivasyon taşıması bu bağımlılık ile açıklanabilir. Temel ihtiyaçlarını karşılamada bile ev ahalisine bağlı olan bu gençlerin sermayeye erişim yönünden bağımlı olmaları ve çekirdek ve yakın akraba harici herhangi bir networkün parçası olmayışları iş fikirlerini geliştirmelerinin ve sermayeye erişmelerinin önünde büyük engel teşkil etmektedir.

“Kurum İçi Girişimcilik Yükselişte”

Küresel ve Türkiye özelindeki ekonomik konjonktürün bir yansıması olarak, kurum içi girişimciliğin giderek yaygınlaştığı görülmektedir. Raporda hali hazırda çalışan bireylerin yüzde 56’sının kendi işini kurmak istediğini belirtiyor oluşu ve ayrıca bu rakamın bir önceki rapora göre bu oranın yüzde 2 artış göstermesi çalışan bireylerin girişimcilik motivasyonlarının güçlenerek artığını göstermektedir. Bu durumun ortaya çıkışında, çalışan bireyler yönünden en kritik konu belirli bir gelire sahip olma ve sermaye yaratmak konusunda yalnız olmayışlarıdır. Öte yandan bir diğer önemli husus ise kurumların ve/veya şirketlerin girişimcilik motivasyonu taşıyan çalışanlarına yönelik teşvikleri ve sermaye yönünden destekleridir. Şirket ve çalışan arasındaki “kazan kazan” ilişkisi kurum içi girişimciliği körüklemektedir.

“Z Kuşağı Ebeveynleri ile Kıyaslandığını Kendisini Daha Şanlı Mı Yoksa Daha Şansız Mı Hissediyor?”

Araştırmaya katılan gençlere genel olarak düşününce, ebeveynleriyle karşılaştırdıklarında kendilerini daha mı şanslı yoksa daha mı şanssız hissettikleri sorulmuştur. Buna göre gençlerin yüzde 44’ü kendilerini ebeveynlerinden daha şanslı hissederken, yüzde 26’sı daha şanssız hissetmektedir. Yüzde 27’lik bir kesim ise şans açısından kendisi ve ebeveynleri arasında bir fark görmediğini belirtmiştir. 18-24 yaş grubundaki gençlerin neredeyse yarısı kendilerini ebeveynlerine kıyasla daha şanslı hissederken, bu oran 25-29 yaş grubunda yüzde 38’e düşmektedir. İki yaş grubu arasındaki temel farkın 25-29 yaş arası grubun önemli bir bölümünün eğitim hayatını tamamlamış ve istihdama katılmaya aday ya da çalışan bireylerden oluşmasından ileri gelmektedir. Bu grup içerisindeki bireylerin iş bulmak ve çalıştıkları işten memnuniyetleri kendilerini şanslı ya da şansız hissetmelerinde belirleyici rol oynamaktadır.

“Z Kuşağı Cinsiyet Eşitliği ve Küresel Isınma Gibi Konularda Kendinden Önceki Kuşaklara Göre Daha Duyarlı”

Teknolojinin gelişiminin hiç olmadığı kadar hızlı ve zirve yaptığı bir dönemin içine doğmalarına ve büyük savaşlar ve yıkımlar görmemelerine rağmen Z kuşağının yüzde 56’sının kendisi ebeveynlerine göre şanslı hissetmiyor oluşunun altında işsizlik, aldıkları eğitimden duydukları memnuniyetsizlik ve tüm dünyayı ilgilendiren iklim krizi gibi sorunlar yattığı söylenebilir.

Bir diğer önemli husus ise Z Kuşağı’nın insan hakları, hayvan hakları, cinsiyet ayrımcılığı gibi konularda duyarlılığının diğer kuşaklara göre daha ön planda olduğudur. Araştırmaya katılan Z Kuşağı’na mensup bireylerin yüzde 52’si kendisini çevre kirliliği ve küresel ısınma gibi konularda kendilerinden önceki kuşaklara oranla daha duyarlı bulmaktadır. Ayrıca, yine aynı toplamın içerisindeki yüzde 48’lik bir kesim yoksulluk, cinsiyet ayrımı, dışlanma vb. konularda kendi kuşağının önceki kuşaklara göre daha duyarlığı olduğunu savunmaktadır.

“Z Kuşağı Yerel ve Küresel Sorunlara Siyaset Üstü Bir Pencereden Bakıyor”

Araştırmaya katılan ve Z Kuşağı içindeki bireylerin yüzde 39’u kendi kuşaklarının diğer kuşaklara oranla siyaset ile daha fazla ilgilendiği belirtmektedir. Küresel ve yerel sorunlara diğer kuşaklara nazaran daha fazla duyarlılık gösteren ve önem yükleyen bu kuşağın, küresel ve yerel sorunları ideolojik yaklaşımlarla okumadıkları anlaşılmaktadır.

“Gençlerin Gönüllüğe Bakışı”

“İyi Olma Hali” (Well-being) endeksi yaklaşımlarının ele aldığı önemli alanlardan biri de katılımdır. Benzeri araştırmalar genellikle gençlerin yalnızca karar alma süreçlerine ve siyasete katılımlarını ele alırken Türkiye’de Gençlerin İyi Olma Hali araştırması, gençlerin gönüllülük süreçlerine katılımlarını da derinlemesine incelemektedir.

Araştırmaya katılan gençlere “Herhangi bir ücret almadan gönüllü bir işte veya bir sivil toplum kuruluşunda hiç̧ çalıştınız mı?” sorusu yöneltildiğinde, gençlerin sadece yüzde 6’sının gönüllü̈ faaliyette bulunduğu ifade edilmektedir.


Emoji ile tepki ver!

Bu Haberi Paylaş :


Benzer Haberler
    0 Yorum
  • Yorumu Gönder
  • Diğer Yorumlar (0)