adscode
adscode

Finansal okuryazarlık çocukların geleceğini belirliyor

Çocukların güvenli, güçlü ve istikrarlı bir geleceğe sahip olabilmeleri için ailelerin, finansal okuryazarlık ve girişimcilik kavramlarını hayatlarına almaları gerekiyor.

Finansal okuryazarlık çocukların geleceğini belirliyor
Eğitim
Güncelleme : 26-Apr-22 16:21

Çocuklar için finansal okuryazarlık ve girişimcilik kavramlarının yan yana geldiğinde , bazen birbirine yakıştırılmadığını belirten Genç Başarı Eğitim Vakfı Genel Müdürü Seçil Yıldırım Çelebi, “Özellikle çocuklar için uygun olmamasının yanı sıra bazı çevrelerce sakıncalı olarak bile nitelendiriliyor. Ancak çocuklarımızın güvenli, güçlü ve istikrarlı bir geleceğe sahip olabilmelerini, özellikle de bu geleceğin tarafımızca inşa edilmiş değil çocuklarımızca tasarlanmış ve geliştirilebilir olmasını istiyorsak, o zaman bu iki kavramı hayatlarına almalıyız.” dedi.

'Para kazanmaya odaklı olmak demek değil'

Finansal okuryazarlığın, çocukların anaokulu çağından itibaren tanımaları ve hayatlarına katmaları gereken önemde olduğunun da altını çizen Çelebi, “Çünkü bugün bütçesini yönetebilen, gelir-gider kavramlarını bilen, temel finansal kavramları anlayarak yorumlayabilen bireyler, sadece kendi finansal akışlarının değil ülke ekonomisinin iyileşmesinde de önemli birer aktördür. Finansal okuryazarlık ile birlikte, girişimci düşünce yapısı da çocuğun yaşama karşı davranışlarını şekillendirmesinde ve sorumlu bir birey olması konusunda son derece etkilidir. Girişimci bir zihne sahip olmak demek para kazanmaya odaklı olmak demek değil, sorun çözmeye odaklı bir zihin yapısına sahip olmak demektir. Bu kavram, içinde yenilikçilik, yaratıcılık, eleştirel düşünme, sorumluluk alma gibi yetkinlikleri barındırmaktadır.

'Bazı engellerle ya da önyargılarla karşılaşmaktayız'

Girişimci düşünmenin ve finansal yeteneklerin, bireylerin yaşam tarzı haline gelebilmesi içinse bu çalışmaların çocukluk döneminde başlaması gerekliliği karşımıza çıkıyor. Önce aile içinde ve destekleyici olarak okul çağında çocuklara aşılanması gereken bu kavramların aktarımı noktasında ise yazının başında bahsettiğimiz bazı engellerle ya da önyargılarla karşılaşmaktayız. Bugün geleneksel aile yapımız ve bazı toplumsal bakış açılarının getirdiği bir yanlış var ‘Para’ çocuk ile yan yana getirilmek için yeterince ‘temiz’, ‘saf’ bir konu başlığı değildir.

Kişisel gelişimlerini destekleyen farklı kazanımlar elde ediyorlar

Halbuki çocuklarımız bu kavramlarla tanıştıklarında kişisel gelişimlerini destekleyen farklı kazanımlar elde etmekte. Bu kazanımlar, çocukların erken yaşlarda bireysel gelişimlerini ve geleceklerini planlama becerilerini arttırabilmekte. Genç Başarı Eğitim Vakfı olarak ilköğretim düzeyinde çocuklarımıza uyguladığımız ve sınıf içi uygulamalar barındıran Akıllı Para Yönetimi ve Benim İşim Programları’nın analiz sonuçları da bu noktada bizleri doğrulamakta.” Şeklinde konuştu.

Genç Başarı Eğitim Vakfı’nın çalışmaları hakkında da bilgiler veren Çelebi, şöyle devam etti:

“Akıllı Para Yönetimi Programına katılan çocuklarımızın %95’i program sayesinde gelecekte yapabileceği meslekleri öğrendiğini belirtirken, %94’ü ise Genç Başarı’nın onları geleceğe hazırlanmalarında yardımcı olduğunu söyledi. Bununla birlikte çocuklarımızın %94’ü paralarını nasıl yöneteceklerini bilen birer Akıllı Tüketici olarak programı tamamlamışlardır. 5. ve 8. Sınıf düzeyindeki öğrencilerin dahil olduğu Benim İşim Programı ile de öğrencilerin programa katılmadan önceki bakış açılarına oranla, gelecek hedeflerini belirleme ve kendileri hakkındaki olumlu düşünceleri, iyileşen başlıklar arasında öne çıkmaktadır. Öğrencilerin Girişimcilik kavramına ilişkin doğru cevaplarının da program sonunda %48 oranından % 87’ye çıktığı görülmekte.

Okulu daha eğlenceli hale getiriyor

Tüm bu sonuçların yanı sıra çocuklarımızda gözlemlemek istediğimiz bir diğer önemli husus da bu tarz programların öğrencilerin okula aidiyetlerine ve bakış açılarına etkisi. Bu noktada da karşımıza %96 oranı ile Genç Başarı Programları’nın ‘okulu daha eğlenceli hale getirdiği’ ve % 90 oranı ile de okulda olmanın öneminin farkına varmalarını sağladığı sonuçları çıkıyor. Çocuklara okulu sevdirmek, okulu sadece zorunluluktan değil, keyifle gidilen ve öğrenme tutkusunu canlandıracak kurumlar haline getirebilmek, çocuklar için geleceğin net ve anlaşılır olmasını sağlayacak. Aksi takdirde keşfetme ve merak dürtülerinden uzak bireyler olma riskleri çok yüksek. Bu da günümüzde sıklıkla tekrarlandığı üzere 21. Yüzyıl yetkinliklerinin önemli bir maddesi olan sürekli öğrenme becerisini maalesef zedeleyecek ve belki de doğmadan öldürecektir. “

 


Emoji ile tepki ver!

Bu Haberi Paylaş :


Benzer Haberler
    0 Yorum
  • Yorumu Gönder
  • Diğer Yorumlar (0)