adscode
adscode

Fizyoterapist istihdam raporundan hangi sonuç çıkıyor?

Mezun fizyoterapist sayısının 00 ’den fazla artış gösterdiği 2012-2016 döneminde mezun olan fizyoterapistlerin istihdam durumları her geçen gün kötüye gidiyor.

Fizyoterapist istihdam raporundan hangi sonuç çıkıyor?
Eğitim
Güncelleme : 27-Feb-19 14:23

Fizyoterapi hakkındaki videoyu izlemek için tıklayınız

Bu raporda fizyoterapistlerin görevleri, Türkiye’de bulunan fizyoterapist sayısı, istihdam durumu, Ölçme, Seçme ve Yerleştirme Merkezi (ÖSYM) tercih kılavuzu verilerine göre Fizyoterapi ve Rehabilitasyon (FTR) lisans eğitimi veren fakülte ve yüksekokulların sayısı ve kontenjanları yer alıyor.

 

Mezun fizyoterapist sayısının % 300 ’den fazla artış gösterdiği 2012-2016 döneminde mezun olan fizyoterapistlerin istihdam durumları her geçen gün kötüye gitmektedir.

 

Fizyoterapi ve rehabilitasyon eğitimi veren üniversite sayısının ve mevcut kontenjanların artması fizyoterapistlerin iş bulma sürelerini ve istihdam durumlarını   etkilemektedir.

 

Türkiye’de nüfusa oranla fizyoterapist sayısının hala yeterli olmamasına rağmen istihdam sorunu vardır. Bu bağlamda mesleğimize yönelik istihdamın önündeki engelleri ve çözüm önerilerini inceleyen çalışmalara gereksinim olduğu düşüncesindeyiz.

 

Türkiye’de fizyoterapistler için yapılan çalışmalar göstermektedir ki fizyoterapistliğe her ne kadar resmi olarak özerk bir meslek gözüyle bakılsa da, özellikle diğer sağlık mesleklerine göre mesleki statüsünü kurmak ve devam ettirmede problemler yaşamaktadır. Mesleki profil fizyoterapistler için bir stres kaynağıdır. Bu problemin nedeni ise sürekli değişen yasalar ve bürokratik kararlar gibi problemlerdir. Stres, fizyoterapistler için kişisel iyilik hali ve mesleki performansı etkileyen en büyük problem olarak gösterilmektedir.

 

 

Hazırlanan bu rapor aşağıdaki maddeler üzerinden şekillendirilmiş ve resmi kaynaklardan alınan verilerle açıklanmıştır.

 

 

 

 

  • 22.05.2014 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan meslek tanımımızın iyileştirilmesi ve uluslararası meslek tanımı statüsüne kavuşturulması

 

 

 

 

  • Fizyoterapist atama sayısı ve istihdam alanlarının artırılması

 

 

 

 

  • Fizyoterapistlik meslek kanununa uygun olarak Sosyal Güvenlik Kurumunun yapacağı düzenlemeyle fizyoterapi hizmetlerinin pek çok branşa açılması

 

 

 

 

  • Üniversitelerde fizyoterapi ve rehabilitasyon bölümlerinin kontrolsüzce açılmasının durdurulması,var olan bölümlerde kontenjan sınırlamasına gidilmesi ve taban puan uygulamasının getirilmesi

 

 

 

 

 

Fizyoterapist kimdir?

 

 

    Fizyoterapistlerin çalışma sınırları ve iş tanımları, TBMM tarafından Nisan 2011’de kabul edilmiştir.

   26 Nisan 2011 tarihli Resmi Gazete’ de yayımlanan 6225 Sayılı Kanunun 9. Madde/b bendinde belirtildiği üzere;

‘’Fizyoterapist, fizyoterapi alanında lisans eğitimi veren fakülte veya yüksekokullardan mezun sağlık meslek mensubudur. Fizyoterapist, hastalık durumları dışında, kişilerin fiziksel aktivitelerini düzenlemek ve hareket kabiliyetlerini artırmak için mesleğiyle ilgili ölçüm ve testleri yaparak kanıta dayalı koruyucu ve geliştirici protokolleri belirler, planlar ve uygular. Hastalık durumlarında ise fiziksel tıp ve rehabilitasyon uzman hekiminin ya da uzmanlık eğitimleri sırasında fiziksel tıp ve rehabilitasyon rotasyonu yapmış veya uzmanlık sonrasında ilgili dalın rotasyon süresi kadar fiziksel tıp ve rehabilitasyon eğitimi almış uzman hekimlerin kendi uzmanlık alanları ile ilgili teşhisine ve tedavi için yönlendirmesine bağlı olarak hastaların hareket ve fiziksel fonksiyon bozukluklarının ortadan kaldırılması veya iyileştirilmesi amacıyla gerekli uygulamaları yapar. Hastaların tedavisi yönünden rehabilitasyon ekibinin diğer üyeleri ile iş birliği içinde çalışır ve tedavinin gidişi hakkında ilgili uzman hekime bilgi verir.”

 

22.05.2014 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanan kanunda :

 

a)Sağlıklı bireylerde kişilerin fiziksel aktivitelerini düzenlemek ve hareket kabiliyetini artırmak için bireye özel fiziksel aktivite ve egzersiz programlarını planlar ve uygular.

 

b) Hastalık durumlarında;

 

1)fiziksel tıp ve rehabilitasyon uzmanı tabibin veya uzmanlık eğitimleri sırasında fiziksel tıp ve rehabilitasyon rotasyonu yapmış veya uzmanlık sonrasında ilgili dalın rotasyon süresi kadar fiziksel tıp ve rehabilitasyon eğitimi almış uzman tabiplerin kendi uzmanlık alanları ile ilgili teşhisine ve tedavi için yönlendirmesine bağlı olarak hastaların hareket ve fiziksel fonksiyon bozukluklarının ortadan kaldırılması veya iyileştirilmesi amacıyla gerekli uygulamaları yapar.

 

2)Fizyoterapi programında belirlenen hedeflere ulaşabilmek için hastanın rol ve görevlerini tanımlar.

 

3)Fizyoterapi programı ve iyileşme süreciyle ilgili bilgileri kaydeder.

 

4)Koruyucu ve destekleyici rehabilitasyon cihaz ve teknolojilerin kullanımı konusunda uzman tabip ile birlikte, uygun ölçü ve özellikleri belirler, öneri geliştirir, hasta ve aileye eğitim verir.

 

5)Fizyoterapi sürecinde, uygulanan fizyoterapi programının hasta için uygun olmadığını veya programını sonlandırmak gerektiğini öngördüğü durumlarda ilgili tabibe görüşünü bildirir, tabibin programı uygulamasında ısrar etmesi durumunda söz konusu programı, durumu kayıt altına alarak uygular. 

6)Fizyoterapi programı için uygun olan teknolojik ekipmanı güvenli ve etkili bir şekilde kullanır, ortaya çıkabilecek istenmeyen etkileri ve komplikasyonları önlemek için gerekli önlemleri alır.

 

22.05.2014 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanan bu  kanunla meslek tanımımızda iyileştirmeler yapılmış fakat bu tanım uluslararası tanım statüsüne ulaşamamıştır.

 

Bizler fizyoterapist olarak meslek tanımımıza “fizyoterapist” ve “uzman fizyoterapist” kavramlarının getirilmesiniz istiyoruz.

 

Fizyoterapistler; bireyleri değerlendiren, fizyoterapi tanılamasını yapan, planlayan, uygulayan ve izleyen, mesleki otonomisi olan, kendi eylemlerinden sorumlu özerk sağlık profesyonelleridir. Fizyoterapistler, fiziksel, psikolojik, duygusal ve sosyal faktörleri kapsayan kanıta dayalı yaklaşımlar kullanarak, bireyin yaşam boyunca topluma katılımını, sağlığın korunmasını ve yeniden kazandırılmasını, hareket yeteneğini, fiziksel aktivitesini ve fonksiyonel yeteneklerini iyileştirirler. Fizyoterapistler kanıt temelli yaklaşımları kullanır, uygulama alanları ve profesyonel davranış kuralları içinde uygulama yaparlar. Fizyoterapistler ulusal olarak tanınan bir eğitim programını tamamlar.

 

Uzman fizyoterapistler; fizyoterapi kapsamında bilgi, beceri ve etik davranışlar yönüyle ileri uygulamaları gerçekleştirebilen fizyoterapistlerdir. Lisans eğitimi üzerine klinik ortamlarda gerekli pratik uygulamaları içeren, yüksek lisans veya doktora yapan ve/veya aynı alanda en az 10 yıl çalışmış sağlık meslek mensubudur. Belirli bir klinik uygulama, eğitim, araştırma veya mesleki yönetim alanına odaklanarak diğer fizyoterapistler arasında ileri düzeyde çalışabilme becerilerini gösterebilirler. Uzman Fizyoterapist, yeni stratejik yaklaşımlar gerektiren, öngörülemeyen durumlarda risk yönetimi için daha karmaşık karar verme süreçlerine hitap edebilecek ek becerilere sahiptir.

 

Bizler fizyoterapist olarak yaptığımız tedavilerin altına imza atmak ve tedavi sorumluluğunu resmi olarak üstlenmek ayrıca fizyoterapistlerin farklı branş hekimleri ile yaptığı tedavi hizmetlerinin SGK tarafından faturalandırılmasını istiyoruz.

 

Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından yayımlanan (Resmi Gazete: 24.03.2013 – 28597 Sayılı) Sağlık Uygulama Tebliği ile fizyoterapistlerin diğer branş hekimlerinin yönlendirmeleri ile vereceği hizmetler ödeme kapsamı dışı bırakılmış ve fizyoterapistler tarafından yapılan tedavilerle ilgili sadece, “Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon uzman hekimince uygulandığında faturalandırılır.” ifadesi kullanılmıştır. Bu durumda fizyoterapistler tarafından bizzat yapılan tedaviler fiziksel tıp uzmanlarınca uygulanıyor gibi işlem görmekte ve en önemlisi fiziksel tıp uzmanı olmadığı zaman fizyoterapi hizmeti verilememektedir.Uygulama Tebliği’nin ilgili hükümlerinin yeniden düzenlenmesi gerekmektedir. Unutulmamalıdır ki mesleki otonomi çalışma hayatını destekleyici, özendirici ve hastanın sorumluluğunun alınmasını sağlayıcı ve verimliliği arttırıcı bir yaklaşımdır.

 

 

.

 

 

Ülkemizde Fizyoterapi

 

Türkiye’de fizyoterapistlik mesleği, ilk kez Hacettepe Üniversitesi’nde başlamıştır. Onursal rektör Prof. Dr. İhsan Doğramacı tarafından Hacettepe Üniversitesi Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Yüksekokulu’nun 1961 yılında kurulması ile “Fizyoterapistlik mesleği” nin temeli ülkemizde atılmıştır.2017 itibariyle özel üniversiteler dahil olmak üzere Türkiye’de toplam 61 üniversitede fizyoterapi okulu ve bu okullardan mezun 25.420 fizyoterapist vardır. Türkiye Fizyoterapistler Derneği, 1969 yılında Hacettepe Üniversitesi Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Okulu’nda kurulmuştur, 1974 yılında WCPT üyeliğine, 1991 yılında da WCPT- Europe üyeliğine kabul edilmiştir.

 

  Avrupa ülkelerinde ortalama olarak 100.000 kişiye 91 fizyoterapist düşmektedir. Avrupa ortalaması göz önüne alındığında 80 milyon nüfuslu bir ülkenin 72 bin fizyoterapiste ihtiyaç duyduğu gibi bir rakam ortaya çıkmaktadır. Avrupa verilerine karşın Türkiye’deki çalışma ortamları yalnızca fiziksel tıp ve rehabilitasyon uzmanı ve özel eğitim merkezleriyle sınırlandırılmış olan fizyoterapistler için istihdam sıkıntısı ortaya çıkmış durumda. Fizyoterapistler yetkili kurumlardan gelecek yıllar içerisinde KPSS alımlarıyla daha fazla fizyoterapistin kamuda istihdam edilmesini, meslek yasalarının çıkarılarak bağımsız çalışma hakkını elde etmeyi ve Fizik tedavi ve rehabilitasyon bölümünün kontenjanlarının acilen sınırlandırılmasını istiyor.

 

 

 

Fizyoterapistlerin Çalışma Alanları

 

Fizyoterapistlerin iş alanı ortopedik rahatsızlıklar, nörolojik(sinirsel), pediatrik(gelişimsel), nöroşirürji(beyin cerrahisi sonrası), romatolojik(eklemsel), jinekolojik(kadın doğumla ilgili), kardiyo-pulmoner(kalp-solunum hastalıkları),geriatrik (yaşlılıkla ilgili hastalıklar) terapi gibi tıbbın hemen hemen her dalı ile ilgilenebilmekte; iş-uğraşı terapisi, işitme-konuşma terapisi, ergoterapi üzerine çalışabilmektedir.

Fizyoterapistler hastanelerin çeşitli anabilim ve bilim dallarında, rehabilitasyon merkezlerinde, eğitim ve araştırma merkezlerinde, evde bakım hizmeti veren rehabilitasyon merkezlerinde, geriatrik rehabilitasyona yönelik özel merkezlerde, işitme, görme engelliler için kurulmuş okullarda, mesleki rehabilitasyon merkezlerinde, özel kliniklerde, endüstriyel sağlık kurumları ve spor kulüplerinde çalışabilmektedirler. Fizyoterapistler tek başlarına çalışabildikleri gibi hastane, rehabilitasyon merkezi gibi sağlık hizmeti verilen geniş kapsamlı kurumlarda da bulaşıcı olmayan hastalıklar dahilinde bir sağlık ekibi üyesi olarak çalışabilmektedirler. Ayrıca gerekli durumlarda destekleyici, yardımcı, koruyucu aparat, alet ve cihazların tasarımı, yapımı ve hastanın günlük yaşamındaki kullanımı için eğitiminde rol alırlar.

 

 

 

 

 

Çalışma Alanları

Çocuk Hastalıkları, Üroloji, Onkoloji, Kadın Doğum, Kulak-Burun-Boğaz, Tüm Yoğun Bakımlar, Plastik Cerrahi / Yanık Üniteleri, Romatoloji, Acil Servis Üniteleri, Diş Üniteleri
 1-)Tedavi Merkezleri (Üniversite, Devlet ve Sigorta Hasteneleri vb...)

Ortopedi ve Travmatoloji, Nöroloji / Pediatrik Nöroloji ,Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyonu Beyin ve Sinir Cerrahisi, Genel Cerrahi, Kardiyoloji, Kalp Damar Cerrahisi ,Göğüs Hastalıkları / Göğüs Cerrahisi

2-)Rehabilitasyon Merkezleri / Protez-Ortez Üniteleri
3-)Birinci Basamak Sağlık Hizmetleri
4-)Endüstri Alanları
5-)Okullar
6-)Spor Kulüpleri
7-)Huzur Evleri
8-)Mesleki Rehabilitasyon Merkezleri
9-)Kaplıca Merkezleri

 

 

Fizyoterapistlerin Kamu Dışındaki Çalışma Alanları

 

    Fizyoterapistler, Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon uzmanı tabibe bağlı olarak ve 22.05.2014 tarihinde yayınlanan Sağlık Meslek Mensupları Yönetmeliğine göre uzmanlık eğitimi sırasında Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon rotasyonu yapmış veya uzmanlık sonrasında ilgili dalın rotasyon süresi kadar Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon eğitimi almış uzman tabiplerin kendi uzmanlık alanları ile ilgili tedavilerinde bu tabiplere bağlı olarak çalışabilir. Bunun sonucu olarak fizyoterapistler, Sağlık Bakanlığına bağlı kamu hastaneleri, özel hastaneler, tıp merkezleri, dal merkezleri ve özel kliniklerde bahsedilen şartları taşıyan tabiplerin tanısını koyduğu ve tedavi planını çizdiği hastaların rehabilitasyonunda görev alırlar (1). Ayrıca Sağlık Bakanlığı tarafından plânlanan ve çalışmaları devam eden iki proje olan Sağlıklı Hayat Merkezleri ve Obezite Merkezlerinde fizyoterapist istihdamı planlanmaktadır (2). Bunun yanı sıra hiçbir şekilde tanı ve tedaviye girmemek kaydıyla mesleklerini serbest olarak icra edebilmek için kendi sorumluluklarında kuruluş açabilirler (3). Sağlık Bakanlığı tarafından ‘sağlık sistemi dışı’ olarak tarif edilen alanda ise Milli Eğitim Bakanlığına bağlı olan Özel Eğitim ve Rehabilitasyon Merkezleri, üniversiteler, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığına bağlı bazı kurumlar, spor kulüpleri ve Gençlik ve Spor Bakanlığı bünyesinde görev alabilirler.

    Sağlık Bakanlığı Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğünün 2014 yılında yayınladığı “2023 Yılı Sağlık İş Gücü Hedefleri ve Sağlık Eğitimi raporuna göre  sağlık sisteminde bulunan fizyoterapistlerin %49’u özel sektörde, %38’i Sağlık Bakanlığında %13’ü üniversitelerde istihdam edilmektedir. Ayrıca sağlık sistemi dışında çalışan fizyoterapistlerin sayısı sağlık sisteminde çalışan fizyoterapistlerin yaklaşık bir buçuk katıdır.  Ancak planlanandan daha hızlı artan fizyoterapist sayısı nedeniyle bu rapordaki rakam ve oranlar geçerliliğini kaybetmiş, kamuda istihdam edilen fizyoterapist oranı hızla düşmüştür. Çalışmanın yayınlandığı yıldan itibaren geçen dört yıl içinde dengeler hızla değişmiş ancak yeni, objektif ve kapsamlı bir çalışma yapılmadığı için 2018 yılı toplam fizyoterapist sayısı, kamuda görev yapan fizyoterapist sayısı gibi genel rakamlar dışında ayrıntılı sayılar bilinmemektedir. Daha dar kapsamlı bir çalışma olmakla birlikte mesleğin istihdam oranlarını içeren en güncel çalışma olan, Türkiye Fizyoterapistler Derneği tarafından yapılıp 2018 yılında yayınlanan çalışmaya göre, 2012-2016 yılları arasında mezun olan katılımcıların (%18) %39,4 ü Özel Eğitim ve Rehabilitasyon Merkezlerinde, %22,2’si hastanelerde (kamu veya özel belirtilmemiş), %7,4’ü özel klinik, tıp ve dal merkezlerinde, %4,3’ü üniversitelerde, %1,9’u serbest çalışmakta, %22,4’ü işsizdir. Bu iki kaynağın verilerinden hareketle fizyoterapistler için kamuda istihdam azalırken özel sektörde çalışma oranının arttığı söylenebilir. Artan mezun sayısına paralel işşizlik  azımsanmayacak oranda %22,4 tür.

 

 

Ülkemizde Fizyoterapistlerin En Çok Çalıştığı Alan ve Hastalık Grubu

Serebral Paralizi (SP); üst motor merkezlerin prenatal, natal veya postnatal dönemde değişik nedenlerle etkilenmesi sonucu ortaya çıkan kalıcı ve ilerleyici olmayan bir bozukluk olarak tanımlanır.

Sp’ de çeşitli araşatırmalar prognozu ve rehabilitasyondan elde edilecek başarıyı etkileyen  faktörler arasında  primitif reflekslerin varlığı ve şiddeti, kas tonusu gibi bir çok değiştirilemeyen etkenler olduğu için üzerinde çalışması gereken konunun erken tanı ve tedavi olduğu belirlendi.

Literatürde nörogelişimsel tedaviye erken başlamanın, motor gelişimi arttıracağı veya en azından serebral paralizinin şiddetinde azalma yaratacağı vurgulanmaktadır. Motor gelişim yönünden incelendiğinde ise  2 yaş altı rehabilitasyon programına alınan SP' li çocukların motor gelişimlerindeki artışın, 2 yaş ve üstü tedaviye alınan SP' li çocuklara göre aynı süre sonunda daha iyi olduğu istatistiksel olarak kanıtlanmıştır.

Dokuz Eylül Üniversitesi Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Yüksekokulu’ unda yapılan bir araştırmada Fizik tedavi ve rehabilitasyona başlama yaşı 2,89 ± 5,96 yıl olarak belirlenmiştir. Bu verileri değerlendirdiğimizde ilk 2 yıl tedavinin etkinliği için çok önemli olmasına rağmen Sp’ li çocukların bu süre zarfından fizik tedaviye ulaşamadığı görülmektedir.

Sp’ li çocuklar fizik tedaviyi devlet hastanelerinden, üniversite hastanelerinden, özel dal merkezlerinden ve özel eğitim ve rehabilitasyon merkezlerinden alabilmekteledir. Büyük yerleşim merkezlerinde bu kurumların hepsi bulunmaktadır Sp’li çocuklar özel eğitim ve rehabilitasyon merkezinden tedavi alabilirken belirli seans sayılarında diğer kurumlardan da seans alabilmekteler. Fakat küçük yerleşim yerlerinde genellikle sadece özel eğitim ve rehabilitasyon merkezleri bulunmaktadır. Bu durum küçük yerleşim merkezlerinde yaşayan Sp’li   çocukların özel eğitim ve rehabilitasyon merkezlerinden aldıkları aylık 8 seansla sınırlı kalmalarına neden olmaktadır. Bu sıklıkta alınan fizik tedaviden alınan verim malesef yeterli seviyelerde olmamaktadır. Daha olumlu sonuçlar almak ve bu konuda fırsat eşitliği sağlamak için ülkemizde yaygın olarak hizmet veren aile sağlığı merkezlerinde ve halk sağlığı merkezlerinde fizyoterapist istihdam edilmeli.

 

FİZİK TEDAVİ SIRASI BEKLEYEN HASTALAR

Birçok rahatsızlık için erken tanı ve tedavinin önemi devlet tarafından çeşitli çalışmalar ile halkımıza anlatılırken fizik tedavi hastalarının tanısı erken konulmasına rağmen gerek devlet hastaneleri gerekse üniversite hastanelerinde malesef   aylarca sıra beklemek zorundalar. Bu konu hakkında ülke genelinde yapılmış bir araştırma bulunmamakla birlikte medyaya yansıyan birkaç haber üzerinden durumun vehametini göstermek isteriz.

Bolu Express adlı haber sitesinde 01.10.2018 tarihinde “Sağlık Müdürlüğünden  yeni bir proje”  başlıklı haberde yıllardır giderek artan ve yaklaşık iki yıla yaklaşan yatış bekleyen hasta sıraları için taşımalı sistem ile çözüm arandığı bildirilmiş.

Bolu Gündem adlı haber sitesinde 31.05.2018 tarihinde “Fizik tedavide bekleyen hasta sayısı azaldı” başlıklı haberde ise ocak ayında 11bin hasta sıra beklerken mayıs ayında 8 bin hasta sıra beklediği belirtilmiş ve bunu yaparken taşımalı sistemin yanında 7 gün hizmet verildiği aktarılmış. Bu haberden anlaşıldığı gibi fizyoterapist istihdamını artırmak yerine mevcut fizyoterapistlerin iş yükü ciddi oranda artırmış. Mesleğimizin fiziksel ve psikolojik olarak yıpratıcı olduğu gerçeği düşünüldüğünde bu yöntemin hastaların fizik tedaviye ulaşması sağlanırken bunun kalitesinin sorgulaması gerekliliktir.

Medya bar adlı haber sitesinde 28.07.2018 tarihinde “Fizik Tedavide  artık sıra beklemek yok” başlıklı haberde ise Sakarya Üniversitesi Eğitim ve Araştırma Hastanesi çözüm olarak sadece Merkez kampüs de Fizik tedavi ve Rehabilitasyon merkezi varken Kurucuk kampüsüne, Hendek Devlet Hastanesine ve Karasu Devlet hastanesine de fizik tedavi merkezlerinin açıldığını, taşımalı sistem ve mesai dışı çalışma yöntemi uygulandığından bahsedilmiş ve bu yöntemler ile artık hastaların sıra bekleme süresi 10 güne kadar düşmüş. Bir önceki haberde de bahsettiğimiz gibi mesai dışı çalışmak fizyoterapistin iş yükünü artırarak verimin düşmesine neden olmaktadır. Aynı zamanda bu haberden anlaşılacağı üzere yeni fizik tedavi merkezi açmak dahi hastaların tedaviye ulaşmak için belirli bir süre geçmesi gerekmektedir.

 

2017 itibariyle 61 okulda Fizyoterapi ve Rehabilitasyon bölümü varken ve sağlıkta elzem rol oynarken Türkiye’deki fizyoterapist sayısı nedir? Yıllara göre artış oranı nasıldır? Biz fizyoterapistler artık bu sayıların sorgulanmasını ve diğer sağlık personeli sınıfından çıkmak istiyoruz.

 

Birinci basamak sağlık çalışanı olan Fizyoterapistlerin ASM ve TSM’lere alımları yapıldığı takdirde 8746 fizyoterapist daha istihdam olmuş olacaklar. Bu şekilde hem  sağlık hizmeti halkımızın ayağına gitmiş  hem de koruyucu sağlık hizmeti verildiğinden  sağlık harcamaları azaltılacaktır. Bu şekilde hem devletimiz hem milletimiz kazanmış olacak.

 

 

 

 

Sağlık çalışanlarının da fizyoterapiste ihtiyacı var!

Afyon Sandıklı Devlet Hastanesinde çalışan 298 personelin katıldığı çalışmada hastane çalışanlarında işe bağlı kas ve iskelet sistemi  problemleri ve bu problemleri etkileyen faktörlerinin ortaya çıkarılması amaçlanmıştır. Araştırmanın sonuçlarına göre hastane çalışanlarında en fazla sırt ağrısı (%60,7), bel ağrısı (%57,7), boyun ağrısı (%52,7) omuz ağrısı (%46,9) görülmektedir. Çalışanların %26’sı son 3 ay içerisinde kas iskelet rahatsızlıkları nedeniyle doktora muayene olmuşlardır. %38,5’si kas iskelet rahatsızlıkları nedeniyle ilaç kullanmışlardır. Çalışanlarda kas iskelet rahatsızlıklarının günlük işleri engelleme durumları incelendiğinde en fazla günlük işleri engelleyen sorunlar bel ağrısı (%40,2), sırt ağrısı (%31,0), Boyun ağrısı (%24,7) Omuz ağrısı (%23,8) olduğu görülmektedir. Çalışmanın sonunda; kurum yöneticilerinin öncelikli olarak kas ve iskelet sistemi rahatsızlıklarının nedenlerini saptamaya yönelik detaylı ergonomik analiz çalışma planlamaları gerektiği, konu ile ilgili sağlık çalışanlarına hizmet içi eğitim verilmesi ve ağrıların önlenmesi ve bildirimi ile ilgili yöntemler geliştirilmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.

(Türkiye Sağlık Raporu 2014-Halk Sağlığı Uzmanları Derneği)

 

Yaşlılara en iyi gelen aktivitenin egzersiz olduğu belirlenmiştir!

  Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı Özürlü ve Yaşlı Hizmetleri Genel Müdürlüğü Ankara Üniversitesi Yaşlılık Çalışmaları Uygulama ve Araştırma Merkezi ile iş birliği içinde 2012’de “Kuşaklararası Dayanışma ve Aktif Yaşlanma Sempozyumu” düzenlemiştir. Aynı Genel Müdürlük Geriatri Fizyoterapistleri Derneği ile birlikte 2012 yılında “I. Uluslararası Katılımlı Yaşlı Bakım Modelleri ve Rehabilitasyon Turizmi” ve “III.  Geriatrik Fizyoterapi Kongresi” yapmıştır. Bu kongredeki bildirilerden “Evde Yaşayan Yaşlılarda Çok Amaçlı Fiziksel Aktivite Eğitiminin Fiziksel Performansa Etkisi” adlı 60 yaş ve üzeri 33 kişiye yapılan çalışmada 12 haftalık düzenli çok amaçlı bedensel etkinlik eğitiminin yaşlıların aktivite performans düzeyini istatistiksel olarak anlamlı düzeyde olumlu yönde etkilediği gösterilmiştir

(Türkiye Sağlık Raporu 2014-Halk Sağlığı Uzmanları Derneği)

 

 

Fizyoterapi de Meslek Eğitimi

Türkiye’de fizyoterapistlik eğitimi 4 yıllık lisans düzeyinde eğitim veren fakülte ve yüksekokullarda yürütülmektedir. 2023 yılı Sağlık İş Gücü Hedefleri ve Sağlık Eğitimi istatistiklerine göre 2012-2013 eğitim öğretim yılı YÖK’e kayıtlı okul sayısı 38 iken 2016-2017 eğitim öğretim yılında mevcut okul sayısı 61 bulmuştur. Bu artış aşağıdaki tabloda (1) belgelenmiştir. Bu artışa paralel olarak mezun sayısındaki artış istihdamı zorlaştırmaktadır.

Tablo 1: Yıllara Göre Fizyoterapi ve Rehabilitasyon Lisans Eğitimi Veren Üniversiteler ve Kontenjanları.

 

 

2016-2017 eğitim öğretim yılı mezun sayısı aşağıda hesaplanan tablo (2) 2023 yılı Sağlık İş Gücü ve Sağlık Eğitimi hedeflerini çoktan aşmış 2017 sonunda 18.618 olarak hesaplanan mezun sayısı tablo 1 de YÖK ün verilerine göre 25.420 ye ulaşmıştır. 2014 ve sonrası her sene 2418 olarak planlanan mezun sayısı 2017 de 4792 yi bulmuştur ve artmaya devam etmektedir. Bu rakamlar fizyoterapistler için 2023 planıyla hedeflenen   atama sayılarının yeterli olmadığı ve kamuda istihdamları için pozitif adımlar atılması gerektiğini ortaya koymaktadır.

 

 

Tablo:2 2023 yılı Sağlık İş Gücü ve Sağlık Eğitimi hedefleri tahmini rakamlar

 

 

 

 

 

 

Sağlık Bakanlığı Sağlıkta İnsan Kaynakları 2023 vizyonuna göre 2023 yılı için fizyoterapist ihtiyacı yaklaşık 7.000 olarak belirlenmiştir. Fakat alanla ilgili yeni gelişmeler (özellikle kaplıca turizmi, vs. gibi) nedeniyle 2023 ihtiyacı, SHGM tarafından bu raporun 2012 versiyonunda 10.000 olarak revize edilmiştir.Bu bölümde, mevcut iş gücü düzeyi başlığında da sözünü ettiğimiz gibi fizyoterapist istihdamının yarıdan fazlasının sağlık sektörü dışında olması nedeniyle arz- ihtiyaç projeksiyonlarına burada yer verilmemiştir.

  2023 planın da fizyoterapist istihdamının yarıdan fazlasının sağlık sektörü dışından istihdam olması diye belirtilmiş olsa da fizyoterapistlerin sayısı planlamaları fazlasıyla aşmış hatta devam eden okul artışlarıyla ivme kazandığı için fizyoterapistler özel sektörde iş bulmakta dahi sıkıntı yaşamaktadır. Bu durum KPSS ye rağbeti arttırmış bununla paralel olarak fizyoterapistlerin başarı oranları yükselmiş ancak alımlar artan fizyoterapist sayısına oranla tatmin edici değildir. Atama bekleyen fizyoterapislerin başarıları ve sıralamaları aşağıda belgelenmiştir.(3)

 

 

 

Tablo:3 Fizyoterapistlerin 2018  KPSS puanları ve başarı sıralamaları

 

KPSS de ortaya koyduğumuz başarımızın yanında aşağıda paylaştığımız atama verileri (4) bir sene aldığımız KPSS puanıyla 2 sene atanmamıza rağmen 2016 -2014 -2012 KPSS puanlamızla yapılan atama sayısı hiçbir zaman 500 ü görmemiştir. Açılan okul sayımıza, artan mezun sayımıza,kamudaki ihtiyaca paralel alım talep ediyoruz. Büyük emekler sonucu aldığımız puanlarla kamuda istihdam edilmek istiyoruz.Aylarca  fizik tedavi bekleyen hastalarla buluşmak,mesleğimizi icra etmek istiyoruz.

 

 

 

Tablo:4 ÖSYM atama verileri

2018 KPSS lisans sonucunda ilk binde iki yüzden fazla fizyoterapist 93 ve üstü puanla yer almaktadır.90 ve üzeri puan alan 650 fizyoterapist bulunmaktadır.Ancak  hiçbir dönemde 500 ü bulmayan atama sayıları birçok meslektaşımızın yüksek puan almalarına rağmen istihdam edilmeme sorunuyla karşı karşıya kalacaklarını göstermektedir.Geçmiş dönemlerdeki atama sayıları ihtiyacı karşılayamamakta olup kamuda fizyoterapist  istihdamı yetersizliğinden dolayı hastalarımız aylarca sıra beklemekte  ve  rehabilitasyon hizmeti gecikmektedir.

Fizyoterapist istihdamının yetersizliği , kontrolsüzce açılan bölümler ve bu bölümlerde akademisyen eksikliğinden kaynaklı yeterli bilgi ve pratik düzeyde mezun olamayan fizyoterapistler özel sektörde iş aramaya yönelmiş fakat özel sektörde de mezun sayısının çokluğundan dolayı istihdam alanı daralmıştır ve özel sektör çalışma koşulları gün geçtikçe kötüye gitmektedir.

 

 

 

Dünyada Fizyoterapi ve Rehabilitasyon 

Çoğu Avrupa ülkesi, ABD ve Kanada gibi ülkelerde fizyoterapistler bölümleşmiştir. Çünkü fizyoterapi ve rehabilitasyon bölümü kendi içinde yaklaşık olarak 25 tane dala ayrılıyor ve bir fizyoterapistin bütün dalları eşit olarak hafızasına alıp hepsinde uzmanlaşması zordur.

 

Dünyada fizyoterapi ve rehabilitasyon alanında uzmanlaşmaya ciddi bir yönelim mevcuttur. Türkiye’ de bununla ilgili yol gösterici çalışmalar yapılmaktadır.Bunun için meslek tanımımıza “fizyoterapist” ve “uzman fizyoterapist” kavramlarının getirilmesi istenmektedir.Obezite, diyabet,ortopedik hastalıklar,pediatrik hastalıklar , sağlık turizmi, solunum hastalıkları, sporcu sağlığı,kadın hastalıkları gibi pek çok alanda uzmanlaşmış ve uzmanlık alanında hizmet veren fizyoterapistler hedeflenmektedir.Temel fizik tedavi kliniklerinden çıkıp, spesifik alanlarda özelleşmiş uzman fizyoterapistlere  ihtiyaç vardır.

Avrupa ve ABD de belirli alanlarda uzmanlaşan fizyoterapistler için birçok istihdam alanı oluşturulmuştur. Bu istihdam alanlarından bazıları şunlardır: Hastaneler, poliklinikler, huzur evleri, tatil merkezleri, spor kulüpleri, engelliler ile ilgili tesisler, terapötik ve rehabilitasyon merkezleri... Ülkemizde ise fizyoterapistlerin dar olan istihdam alanlarının artırılması için çeşitli çalışmalar yapılsa da bu çalışmaların süreklilik göstermemesi iş bulmakta zorlanan fizyoterapistler topluluğu oluşturmaktadır.

 

 

Almanya, İngiltere, Kanada ve ABD gibi ülkelerde alanlarında uzmanlaşan fizyoterapistler doğrudan hasta alma, tanı koyma ve kendi tedavi programlarını planlama ve izleme hakkına sahiptir. Nörologların, ortopedistlerin veya halk sağlığı uzmanlarının hastalarını doğrudan fizyoterapiste yönlendirmesi iş yükünün dağılımı ve finansal açıdan olumlu sonuçlar doğurmuştur.

 

Türkiye' de ise fizyoterapistler doğrudan hasta alamadıkları gibi yasal olarak ortopedi ve travmatoloji, romatoloji, spor hekimliği, el cerrahisi ve gelişimsel pediatri gibi bazı hekimlerle doğrudan çalışabilmekte; ancak nöroloji, kardiyovasküler cerrahi, göğüs hastalıkları, yoğun bakım ve benzeri branşlarda fiziksel tıp ve rehabilitasyon uzman hekimleri vasıtasıyla hasta alabilmektedir. Bu durumda teşhisi konan hasta ikinci bir uzmana tekrar gönderilmekte; bu uygulama hastaların hizmet alımını zorlaştırmakta, zaman kaybına neden olmakta ve devletimize maddi zarar olarak yansımaktadır.

 

Fizyoterapi ve Rehabilitasyonun Avantajları

Ülkemizde sağlık harcamaları 2016 yılında %14,5 oranında artarak 119 milyar 956 milyon TL ye ulaştı. Her yıl artan sağlık harcamalarının büyük bir kısmı devlet tarafından karşılanmaktadır ve bu miktar 94 milyar 012 milyondur. Sağlık harcamalarının belirli oranda azaltılması ve insanımızın daha sağlıklı bir yapıya kavuşması için fizyoterapistler çeşitli çözüm önerileri sunmaktadır. Bunlar şu şekildedir:

1-) Hane halkları tarafından ilaç, tedavi vb. amaçlı yapılan cepten sağlık harcamaları 2016 yılında 19 milyar 562 milyon TL oldu. İnsanlarımızın çeşitli rahatsızlıklarda hemen ilaca yönelme durumu engellenip fizyoterapistler tarafından uygulanan spesifik tedavi yöntemlerine başvurması sağlanılarak ilaçsız tedavi sağlanabilir, ilaç kullanımı en aza indirgenebilir ve hem vatandaşlarımızın hem de devletimizin üzerine binen yük azaltılmış olur.

2-) Birçok hastalıkta gereksiz tıbbi ve cerrahi tedavileri engeller. Bu sayede zaman kaybına neden olmaz ve kamuya binen zarar azaltılır.

3-) Yan etkisinin çok nadir olması, olduğunda da hafif ve geçici olması olması sebebiyle insanlar üzerinde korku yaratmaz ve fizyoterapiye duyulan güven artar.

4-) Türkiye' deki fizyoterapistlerin fiziksel tıp ve rehabilitasyon uzmanın yanında diğer branşlarda yer alan uzman hekimlerle doğrudan çalışılması sağlanılarak hastaların bir uzman hekimden diğerine gitmesinin yol açtığı zaman kaybı ortadan kaldırılıp kamuya binen yük de azaltılmış olur.

 

Hazırlamış Olduğumuz Rapor Doğrultusunda Fizyoterapistler Olarak Görüş ve Önerilerimiz

1-) 5000 kişilik bir kadro verilmesi, mesleğimiz için ve fizyoterapistler için yeni bir umut ışığı olacaktır. Sağlık Bakanlığı daha önce Maliye Bakanlığı tarafından onaylanmış fizyoterapistlere verilen 1200 kişilik atama sözünü de yerine getirmemiştir. 2018 KPSS döneminde verilen sözlerin artık tutulması, işsizlik problemimizin çözümü için 5000 kadro verilmesi gerekmektedir.

2-) Devlet Başkanımız Recep Tayyip ERDOĞAN' ın "HAYALİM" dediği şehir hastanelerine çeşitli meslek gruplarının KPSS ile ataması yapılmasına karşın fizyoterapistlerin taşeron olarak alınması bizlerin "HAYALLERİNİ" yıkmıştır ve adalet kelimesinin anlamını yitirmesine sebep olmuştur.

3-)Açılan şehir hastanelerinde taşeron çalıştırılan fizyoterapistler de atama sayılarını etkilemekte ve kamuda özverili, canla başla çalışacak atama bekleyen arkadaşlarımıza haksızlık edilmektedir. Fizyoterapistlerin çalışabileceği her alanda taşeron fizyoterapist  değil kadrolu atama talep ediyoruz.

4-) Her atamada en az 5.000 ataması gerçekleşen hemşirelerin devlet hastanelerinde fizyoterapist eksikliği sebebiyle çalıştırılmasının engellenmesi ve boş kadroların fizyoterapistler ile doldurulması gerekmektedir. Bu sayede hem hemşirelere binen yük azalacaktır hem fizik tedavinin etkinliği artacak hem de fizyoterapist atamasında artış sağlanacaktır.

5-) Ülkemizde 22.000 fizyoterapiste 2.500 Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Uzmanı düşmektedir. Ancak Fizyoterapi ve Rehabilitasyon bölümü uyguladığı yenilikçi tedaviler alternatif metotlar ile birçok başka alanda ( ortopedi, nöroloji, kardiyoloji ...)  yer alan hekim ile çalışmasının sağlanması gerekmektedir. Bu sayede her hastaya cerrahi müdahale yapılmadan iyileştirilmesinin sağlanması ve devletimize gereksiz yere masraf olmasının da önüne geçilmesi hedeflenmektedir.

6-) Toplum sağlığı, halk sağlığı,yara ve yanık merkezleri ve son olarak obezite merkezlerine fizyoterapist ataması yapılarak hastanelerde aylarca sıra bekleyen ve bu süre zarfında hastaların rahatsızlıklarında kronikleşmenin önüne geçilmesi sağlanacak, vatandaşlarımızın hem kendi sağlığında hem de devletimize ve yönetenlere karşı memnuniyeti artacaktır.

7-) Geçmiş dönemlerde çeşitli illerde uygulamaya konulan "okullarda skolyoz taraması " projesi kapsamında her okulda en az bir fizyoterapistin bulunması  gereklidir ve 2018 yılında gündeme gelen "her okulda 1 sağlık personeli" projesi için en uygun adayın da fizyoterapist olduğunu göstermektedir. Aynı zamanda fiziksel olarak sürekli gelişmekte olan öğrencilerimizin düzgün vücut pozisyonlarını öğrenerek sıralarda oturmasına, hareket etmesine; beden eğitimi derslerinde ise ders hocası ile koordine bir şekilde çalışarak öğrencilerin sağlık durumlarına en uygun egzersiz programını belirleyip ilerde meydana gelebilecek rahatsızlıkları en aza indirger.

8-) 2014 Türkiye Sağlık Raporu  (Halk Sağlığı Uzmanları Derneği) kapsamında  yaşlılara en iyi gelen aktivitenin egzersiz olduğu belirlenmiştir. Kişinin sağlık durumuna en uygun egzersiz programını belirlemek ise fizyoterapistin işidir. Bu yüzden yaşlı insanların yoğun olarak bulunduğu huzurevlerinde en az  birer tane fizyoterapist bulundurulması, insanlarımızın daha sağlıklı bir yapıya kavuşmasına ve yaşam standartlarının yükselmesine olanak sağlayacaktır.Aile Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’na bağlı toplam 50.000 yataklı 700 yaşlı ve engelli bakım merkezinde çalışan 166 fizyoterapist bulunmaktadır.Bu verileri oranladığımızda her 300 engelli ya da yaşlıya 1 fizyoterapist düşmektedir.

 

 

 

 

KAYNAKLAR

  • http://www.openaccess.hacettepe.edu.tr:8080/xmlui/bitstream/handle/11655/3042/nehir%20u%C3%A7ar.pdf?sequence=1&isAllowed=y
  • http://www.turkiyeklinikleri.com/article/tr-serebral-paralizide-erken-tanive-rehabilitasyonun-onemi-34532.html
  • http://acikerisim.deu.edu.tr/xmlui/handle/12345/2928
  • http://www.boluekspres.com/icerik/haber.php?i=60810
  • http://www.bolugundem.com/fizik-tedavide-bekleyen-hasta-sayisi-azaldi-115566h.htm
  • http://medyabar.com/haber/125522/fizik-tedavide-artik-sira-beklemek-yok.aspx
  • Sağlık Düşüncesi ve Tıp Kültürü Dergisi, 27. sayı, s: 22-25’
  • Www.tuik.gov.tr
  • Https://ceotudent.com
  • Karagözoğlu Coşkunsu D, Toprak M, Duman Ç, İnal HS. Türkiye’de Fizyoterapistlerin İş Bulma Sürelerinin ve İstihdam Durumlarının Değerlendirilmesi. Turk J PhysiotherRehabil. 2018; 29(2):44-52. doi: 10.21653/tjpr.365475
  • Prof. Dr. Z. Candan Algun,Haziran-Temmuz-Ağustos 2013 tarihli Sağlık Düşüncesi ve Tıp Kültürü Dergisi, 27. sayı, s: 22-25

 

 


Emoji ile tepki ver!

Bu Haberi Paylaş :


Benzer Haberler
    6 Yorum
  • Yorumu Gönder
  • Diğer Yorumlar (6)