Gerekiyorsa, onlarca, hatta yüzlerce yazı yazacağım. Bazen sıkıntı yaratsa da asla vazgeçmeyeceğim. Çünkü birinin ya da birilerinin bunu yapması gerekiyordu.
İlki olası Büyük İstanbul Depremi’ne, ikincisi ise bu yıl sınava girecek 1.8 milyon ortaokul son sınıf öğrencisine yönelik! Her iki konuda da bizi tam bir felaket bekliyor ama nedense hiç kimsenin umurunda değil!
Neden bu duyarsızlık!
Onlarca yıldır Büyük İstanbul Depremi’ni bekliyoruz! Tüm bilim insanları eli kulağında diyor.
Peki, ne yapıyoruz? Sadece konuşuyoruz! İstanbul’a yönelik bir kampanya için ille de İstanbul’un yerle bir olması, yüz binlerce yakınımızın ölmesi mi gerekiyor? Daha neyi bekliyoruz? O çürük binaları deprem yıkmadan devlet yıksın, felaket sonrası yapılacak vicdani çağrılar ve bağışlar da deprem olmadan hayata geçirilsin ki bir işe yarasın!
Depremin kimi, nerede yakalayacağı belli olmaz! Yani, her yerin güvende olması gerekir! Bu kampanya hepimiz için samimiyet testi olacaktır.
Her deprem sonrasında olduğu gibi Büyük İstanbul Depremi sonrasında da elbette tek yürek olur, tüm yaraları birlikte sararız! Bu konuda hiçbir kuşkumuz yok!
Peki ama ille de o acıları yaşamamız mı gerekiyor? Hakkarili, Ağrılı, İzmirli, Mersinli, Rizeli ya da Edirneli... İstanbul’da yakını olmayan var mı? İstanbul ağlarsa, tüm ülke ağlar! İstanbul çökerse, tüm ülke çöker! Peki, o zaman deprem sonrası yapacaklarımızı neden şimdi yapmıyoruz?..
Son pişmanlığın kimseye yararı olmaz! Gelin taşın altına hep birlikte elimizi koyalım!
Devlet öncü olsun, hepimiz destekleyelim!..
Yazık bu çocuklara!
Liselere bu yıl +600 bin öğrencinin daha kayıt yaptıracağı Bakan Selçuk tarafından da doğrulandı!
Geçen yıl bir milyon 200 bin öğrenciye yer bulamamıştık, sayı bu yıl bir milyon 800 bine çıkacak!
Peki, bu konuda ne önlemler alındı?
Bakan Bey, “Zamanı gelince açıklanacak” diyor!
Neden şimdi değil de sonra?
Neden yine son dakikaya bırakılıyor?..