Bununla birlikte yeni sistemdeki belirsizlikler, soru sayıları, sınavın tek günde yapılması endişeye neden oldu. Biz de YKS'nin bu son haliyle ilgili kafaları karıştıran tüm soruları yıllarını bu süreçleri takiple geçirmiş bir eğitimci olan Salim Ünsal'a sorduk. Ünsal, SÖZCÜ okurları için cevapladı...
Yeni sistem için salt avantaj ya da dezavantaj diyebilmek mümkün değil. Soru sayılarının ve sınav sürelerinin azalması bakımından avantaj, içerik daralması nedeni ile hangi konulara öncelik verileceğinin bilinmemesi bakımından dezavantaj mesela.
Adayların şimdiye kadarki tüm sınavlarda en başarılı oldukları ders hüviyetindeki Türkçe'nin etkinliğinin artması avantaj ama performans bakımından bir türlü varlık gösteremediğimiz matematiğin bu kadar öncelenmesi dezavantaj.
Bazı derslerin adaylarca tamamen sınav sorumluluğu dışında kalması bakımından avantaj ama var olan derslerin bir sorusunun artık daha etkileyici olduğu gerçeğinden bakacak olursak da dezavantaj.
Sınava hazırlık açısından bakılınca avantaj ama sonuçlar, sıralamalar ve tercihler açısından bakılınca dezavantaj.
Maç başladıktan sonra kuralın değişmesi de adaylar açısından dezavantaj zira adayın zihni hazırlık süreci ne yazık ki hesaba katılmadı.
Öte yandan uygulanacak sınavın usul ve teknikleri ile ilgili bazı belirsizlikler de hala var. Örneğin TYT sorularının nasıl olacağı henüz net değil.
Bölümlerin puan türleri henüz belli değil. Velevki önceki sistemin eşdeğerine taşınırsa bu sefer de ders katsayılarındaki büyük farklılıklar nedeniyle özellikle E.A. puanındaki bölümler açısından büyük dezavantaj.
Etkinliği nispeten artmış OBP bir soru işareti olarak hala eski haliyle orada duruyor. En azından OBP'nin hesaplama modelinde bir değişime gidilmesi gerekirdi, henüz gidilmedi.
Sıralama barajlarının aynı kalacak olması halinde başımıza neler açabileceği konusunda en ufak bir fikre, öngörüye rastlamadık. Aynı kalması boş kontenjan fazlalığı demek, bazı programlara yerleşecek aday bulamamak demek…
Sistemin ilk yılından kaynaklı dezavantajlar da işin içine girince terazinin dezavantaj kefesinin daha ağır bastığını söyleyebiliriz.
İşte yeni sistem tüm bu karşıtlıkları genel olarak içinde barındırıyor. Yeni sistemin bir üst okula adil ve pratik usullerle taşıma becerisi bakımından sorgulanması ve değerlendirilmesi gerektiğini düşünüyorum. Puan türlerinin daha yalın hale getirilmesi üniversitelerin kontenjan doluluğuna olumlu yansıyacak. Ancak oluşacak öbeklenme ve yığılma gibi faktörler dikkate alındığında adayları tercih döneminde zorlu bir süreç bekliyor olacak. Özellikle sistem genetiğinin köklü değiştiği ilk yılda tercihler hep bir kaosa dönüşür. Adaylar açısından referans bulmanın zor olduğu bir süreç olacak tercihler ve okul seçimleri…
HER SORUNUN DEĞERİ ARTACAK
Sosyal dersler gerçekten önemsizleşti mi?
Aslında hiçbir ders önemsizleşmedi. Sebebi de şu; ölçme değerlendirme işlemini daha daraltılmış bir içerikle yaparsanız bu sefer standart bir performans için kaçış ve sığınma noktaları bırakmamış olursunuz. Önceki sistemde soru sayısı daha fazla ve bazı derslerin katsayı etkinliği düşük olduğu için adayın “bunu cevaplandırmasam da olur” diyebileceği bir alan vardı. Şimdi o yok. Artık her adayın puanına etki eden her soruyu cevaplandırması gerekecek. Soru sayısı azalmasına rağmen hesaplanacak puanların aynı kalması da her bir sorunun değerini artıracak.
Evet, iki temel dersin değeri hissedilir ölçüde arttı. Bu iki ders dışındakilerin ise hem soru sayıları azaldı, hem de katsayılarında nispi bir azalma yaşandı. Buna rağmen Sosyal Bilimleri önemsiz diye niteleyebileceğimiz bir sınav değil YKS. Sosyal Bilimlerdeki tek sorunun kendilerini sıralama olarak nereye taşıdığını gördüklerinde buna hak verecekler çoğu adaylar. Alışık olmadığımız bir sıralama skalası ile karşı karşıya kalacağız. Geçmiş yıllarda lisans kazandıran puanlar daha homojen bir aday kitlesinden oluşuyorken bu yıl daha heterojen bir güruh göreceğiz sıralamalarda.
SORU YETERLİLİĞİ ÖĞRENCİNİN ÖNEMLİ
Fen bilimlerinde daha az soru olması öğrencilerin yararına mı?
Büyük katılımlı sınavlarda soru azlığı değil soru yeterliliği öğrencinin yararına olan bir şeydir. Sonuçta bu bir eleme ve sıralama sınavı. Eleyici nitelik taşıyan sorular ne kadar çok olursa çalışan, bilen, hak eden öğrencinin daha çok işine gelir. Yeni sistemde en hissedilir değişimi Fen Bilimleri yaşadı. Müfredat içeriği çok geniş olmasına rağmen soru sayılarının orantısız ölçüde tarihteki en az soru sayısı olduğunu söyleyebiliriz. Soru hazırlığı yapan ekip bazı ünite ve kazanımları eleyecek ama aday öğrencinin böyle bir şansı yok. 13 Biyoloji sorusu çıkacak diye 13 soruluk bir çalışma yapmayacak, doğal olarak o dersin tüm içeriğini yine gözden geçirecek.
Soru sayılarındaki orantısızlığın okullardaki eğitim akışına yansıyacağından endişe ediyoruz. Biz istesek de istemesek de hemen tüm okullarımızın özellikle son sınıf düzeyinde sınavın baskın karakterine göre şekillendiğini biliyoruz. Sınavda etkinliği azalmış derslere konsantrasyonda öğretmenlerin sınıfı nasıl yönetip yönlendirecekleri konusunda çekincelerimiz var.
GÜNDE TEK SINAV PSİKOLOJİK BASKIYI ARTIRIR
Sınavın bir gün içinde yapılması öğrencileri nasıl etkiler?
Olumsuz etkiler. Kariyer planını, geleceğini, sonraki yaşam biçimini bu sınavlardaki performansa bağlamış adayların iki ayrı oturum da olsa tek günde sınava girmeleri psikolojik baskıyı artıran bir unsurdur. Bu sınavın ilk oturumunun cumartesi, ikinci oturumunun da Pazar günü yapılmasını daha çok arzu ederdim. Eğer aday ilk oturumda sınav konsantrasyonunu bozacak bir durum yaşamışsa ikinci oturuma da bu konsantrasyon bozukluğu içinde girecektir. Bir de bu tür geniş katılımlı sınavların sabah değil de öğle sonrasında yapılmasının da adayın biyolojik saatine aykırı olabileceğini düşünüyorum. Bu konunun yeniden gözden geçirilmesi yararlı olacaktır. Sınavı tek günde bitiriyoruz demek için sınav tek güne alınmamalıdır.
KÖKLÜ DEĞİŞİM BEKLENMİYOR
Sistemin yeniden değişme ihtimali var mı?
Bu aşamadan sonra en azından bu yıl itibariyle sistemde radikal, köklü bir değişim beklemiyoruz. Sistem sonuçları itibariyle yoğun bir kamuoyu eleştirisine maruz kalırsa ancak o zaman başka değişiklikler bekleyebiliriz. Çok beklediğimiz bir şey değil artık. Zira öğrenci hazırlık aşamasında ve bu sistemle hazırlık öncekine oranla daha kolay.
Bundan sonra sistemin henüz açıklanmayan ayrıntılarına ilişkin bazı kararlar açıklanabilir o kadar. Onu da umarım başvuru kılavuzunu beklemeden açıklarlar. Zira başvuruların Mart ayında yapılması planlanıyor ki o tarih bazı şeyleri bilmek için çok geç olabilir. Örnek TYT soruları bir önce yayınlanmalı mesela…
Sistemin ömrüne ilişkin de kısaca bir değerlendirme yapmak isterim. Eğer adil, pratik ve başarılı bir uygulama gerçekleşir ve üniversite kontenjanlarında asgari % 95'lik doluluk oranları sağlanabilirse uzun yıllar uygulanabilir. Ancak bunların olmaması durumunda ömrü çok kısa olur ve yeni revizyonlarla karşılaşmamız kuvvetle muhtemeldir. Hatta revizyon da yetmez, köklü bir değişimi bile gerektirebilir.
Yeni sistem hemen bu yıl uygulamaya geçtiği ve tüm öğrencileri kapsadığı için daha yumuşak geçiş ile kurgulanabilirdi. Önceki sistemin arıza noktaları belliydi. Keşke daha çok o arızaların üzerinde yoğunlaşılsa ve bu sisteme kademeli olarak geçebilseydik. Hatta okul derslerinden bağımsız bir takım yeterliliklerin ve becerilerin objektif kriterlerle değerlendirildiği daha radikal bir dönüşüme adım adım ilerleseydik. Zira uzun vadede işe yarayacak bir sistem olarak düşünüyorum ve zamansız bir uygulama ile heba olsun istemiyorum.
Yurdagül UYGUN/ SÖZCÜ