Kadınlara Daha Çok Okuma Şansı Sağlamak Zorundayız. Çünkü!..

Eğitim Sen’in hazırladığı “Cinsiyetçilik Raporu”nda, kadınların net okullaşma oranının 2017 yılında azaldığı belirtilerek, “Kadınların sadece yüzde 17’si lise ve dengi, yüzde 12’si ise lise üzeri eğitime erişebilmektedir” denildi. Üzücü hem de çok üzücü bir tablo ve mutlaka değişmeli!

Kadınların, özellikle de okumuş kadınların topluma, kendisine ve ailesine katkılarına geçmeden önce, isterseniz, gelin Eğitim Sen’in hazırladığı raporun, kadınların eğitimine yönelik bölümüne biz göz atalım:

2017 yılında yayımlanan “Küresel Toplumsal Cinsiyet Uçurumu” raporuna göre Türkiye’nin 144 ülke arasında 131’inci sırada yer aldığının hatırlatıldığı raporda, 2017 yılına ilişkin bazı bulgular şöyle sıralandı:
. Türkiye’de 14 yaş üzerindeki nüfusun, (yüzde 84’ü kadın olmak üzere) 2 milyon 482 bin 432’si okur-yazar değildir.
.Türkiye’de yaklaşık her 5 kadından 1’i herhangi bir okul bitirmemiştir. Kadınların yüzde 71’i lise altı düzeyde bir eğitim almıştır. 
. Kadınların sadece yüzde 17’si lise ve dengi ve yüzde 12’si ise lise üzeri eğitime erişebilmektedir.

Rakamlarda abartı var mı bilinmez ama eğer durum böyle ise gerçekten de çok vahim noktadayız.

Dünden bugüne,  ülkemiz için bir ayıp haline gelen okuma – yazma kursları, ya artık hiç yok ya da yapılsa da  hiç söz edilmiyor ama görünen o ki hala gerekli.

Keşke, öyle bir sistem oturtsak da, doğan her çocuk, anında nüfusa kaydedilse ve okuma çağı geldiğinde de, mutlaka okula gönderilse!

Yoksa bu sorunu başka türlü çözemeyiz!

Çözemediğimiz sürece de, medeniyetten, insan haklarından, çocuk ve kadınlarımıza verdiğimiz önemden söz edemeyiz.

Söz konusu nüfusun çok önemli bir bölümünün kırsalda olduğunu biliyoruz ama istenirse elbette bir çözüm bulunabilinir.

Evet, son yıllarda, kız çocuklarımızın okullaşma oranlarında çok önemli ilerlemeler var ama okuldan kopmalar, hala yaşanıyor.

Madem ki, zorunlu temel eğitimi 12 yıla çıkarttık, tüm öğrencilerimize, 12 yıllık temel eğitimi vermek zorundayız.

Eğer bu işi sıkı tutarsak, Cumhuriyet tarihi boyunca yaşadığımız, bu utançtan üç, beş yıl içinde, tümüyle kurtulabiliriz.

Ve kurtulmalıyız da.

Bunu annelerimiz, kız çocuklarımız, kız kardeşlerimiz için olduğu kadar, ülkemiz için de yapmalıyız. Çünkü, bu tablo ve bu rakamlar bugünün Türkiye’sine hiç yakışmıyor!..