adscode

MEB’İN 2017-2018 8.SINIF ÖĞRENCİLERİNİN KADER AĞLARINI ÖRÜŞÜNÜN KRONOLOJİSİ

Bir velinin bu yıl 8.sınıf ailelerinin yaşadıklarını adım adım anlattığı yazıyı sizlerle paylaşıyoruz:

MEB’İN 2017-2018 8.SINIF ÖĞRENCİLERİNİN KADER AĞLARINI ÖRÜŞÜNÜN KRONOLOJİSİ
Eğitim
26-27 Nisan 2017: MEB son derece kolay sorularla 17000 1. Çıkartmayı başardı. Full çıkardığı halde istediği okullara giremeyen çocuklar oldu. Oysa aynı öğrenciler TEOG1’de ayrıştırılabilmişlerdi. Suç TEOG’un oldu, sistem bile isteye çatırdamaya başladı.
Temmuz 2017: MEB TEOG kapsamında 8.sınıf öğrencilerine düzenlenecek sınavlarda açık uçlu sorular yöneltileceğini bildirdi. Ve aileler imkanları doğrultusunda kitaplar aldı, kurslara yazdırdı. Tüm hazırlıklar, kurslar buna göre start aldı.
14 Eylül 2017: MEB bu yıl yapılacak olan TEOG’da ilk kez öğrencilere yöneltilecek olan “açık uçlu soru örnekleri”ni yayınladı. Tüm eğitim camiası buna göre plan yapmış, çoktan sorular hazırlamaya başlamışlardı.
15 Eylül 2017: Cumhurbaşkanı bir TV programında “Ben TEOG olayını istemiyorum, kaldırılması lazım.” dedi.
19 Eylül 2017: Sadece 84 saat sonra milyonları ilgilendiren TEOG kararını MEB Bakanı bir taksi durağında açıkladı: “Bu sene TEOG yapılmayacak.” (Basın duyurusuna bile gerek görülmemişti, çocuklarımız bu kadar mı değersizdi. Bu yıl dinmeyen gözyaşlarımı tutamadığım ilk andır.)
Oysa TEOG1’e sadece 2 ay kalmıştı. Kurslara kitaplara binlerce lira harcanmıştı ama olsundu.
27 Eylül 2017: MEB Müsteşarı Tekin “Merkezi sınav yok, yeteneğe göre yerleştirme var. Cumhurbaşkanımız aslında 2013’te bu talimatı vermişti.” dedi. Her şey biliniyormuş ama onca hazırlık yapılıp TEOG kaynakları alındıktan sonra bunları duyuyordu veliler, öğrenciler, okullar. Milyonlarca kitap artık çöptü.
“Sınavın olmadığı çocukların daha çok yeteneklerine, ilgilerine göre liselere yerleştiği bir model getireceğiz.” demişti. Velileri aldı bir telaş, çocuğu spora mı, müziğe mi yönlendirsek, hangi sertifikalar en geçerli olur acaba?
Cumhurbaşkanımız “En iyi okul evladımızın evine en yakın okuldur.” diyerek milyonların yüreğine su serpti. Artık sınav yok, kurs yok, stres yok. Anneanne ve babaanneler torunlarıyla rahat rahat vakit geçirebilecekti.
Tabi sınav hayatın kendisiydi, hayaller ve gerçekler örtüşmedi. MEB, TEOG yerine hangi sistemi getireceğini aylarca netleştiremedi. Veliler, öğrenciler ve okullar kabine üyesi gibi her Bakanlar Kurulu’ndan çıkacak kararı dört gözle takip etti. Basında türlü türlü modeller yayınlandı. Yapılan her açıklamada öğrencilerin velilerin yürekleri ağzına geldi. Eğitim yılı çoktan başladığı için açık uçlu TEOG sistemine yönelik hazırlanan denemeler okul ve kurslarda çoktan uygulanmaya başlamıştı bile. Türkiye’de sınav sistemi sık sık değişiyordu ancak eğitim yılı başladıktan sonra sistemin değişmesi ilk kez yaşanıyordu. TEOG’un kaldırılması ile yaşanan belirsizlikler çocukları yavaş yavaş yutmaya başlamıştı.
28 Eylül 2017: Adrese dayalı yerleştirme sistemi konuşulmaya başlanınca TEOG velisi şu soruyu sordu: “Taşınalım mı?” Aileler iyi okullara yakın ev aramaya başladı. Emlak sektörü canlandı. Fen lisesi manzaralı ev kiraları tavan yaptı. Kim bilir kaç aile bu sebeple taşındı…
29 Eylül 2017: Sınavla alacak liseler için Başbakan TEOG yerine gelecek sistemde öğrencilerin 5, 6, 7 ve 8. sınıf notlarının ortalaması ile 8.sınıfın sonunda açık uçlu sorularla tek bir merkezi sınav var.” dedi. Hedefledikleri liseler için yıllardır test sistemine göre hazırlanan öğrenciler yavaş yavaş motivasyonlarını kaybediyorlardı. Maç çoktan başladığı için bir yandan derslerine çalışmaya devam ediyorlar, bir yandan da belirsizlikler içinde oradan oraya savruluyorlardı.
Sınava sadece belli bir yüzdelik dilim mi girecekti, özel okullar kendi sınavlarını mı yapacaktı? MEB’de hiçbir yetkilinin umrunda olmayan tek şey, takvim işliyor, çocuklar bu çarkın dişlileri arasında eziliyordu. MEB Bakanı Yılmaz, her hafta model model yeni sistem seçeneklerinin paylaşıyor, velilerin çocukların kafası daha da karışıyordu.
4 Ekim 2017: Artık pek çok velinin tanıdığı MEB Müsteşarı Tekin “Eğitim sistemini tepeden tırnağa revize etmek gerek.” dedi. Ancak eğitim yılı hızla ilerliyordu.
18 Ekim 2017: Başbakan “TEOG yerine daha konforlu bir şey  getiriyoruz.” dedi. “Oh şükür”dü.
20 Ekim 2017: Cumhurbaşkanı, TEOG yerine hazırlanan 4 modeli de veto etti.
5 Kasım 2017: TEOG yerine gelen sistem açıklandı: %92’si adrese göre, %8’i sınavla nitelikli! Okullara yerleşecekti. Sınav 6, 7, ve 8. sınıf müfredatından 60 sorudan oluşacaktı. Sınava birkaç ay vardı, 6 ve 7 sınıf konuları çalışmalara nasıl dahil edilecekti? 60 soru ile çocuklar nasıl ayrıştırılacaktı? Çocuklar dört bir yandan baskı altında çabalamaya devam ediyorlardı. Adrese dayalının çember sistemleri de kafaları karıştırmaya başlamıştı.
16 Kasım 2017: Art arda açıklamalar geliyordu. En sonunda MEB Bakanı Yılmaz tek oturumlu çoktan seçmeli bir sınav yapılacağını açıkladı. 3 yanlış 1 doğruyu götürecek, okul notları hormonlu olduğu için eklenmeyecekti. Geçmiş yerleştirmeler geçmişte kalmıştı artık adil olmak için gereken her şey gözetilmeliydi(!).
Sınavda tek oturum bu yaştaki çocuklar için zordu, daha sonra 2 ayrı oturuma çıkarıldı. Yaşasın, artık yol haritamızı çıkarabilirdik!
27 Kasım 2017: Hala adı konmamış sınav “2 Haziran’da ve sadece 8. sınıftan 90 soru 135 dakika ve 2 oturum şeklinde yapılacak”” dendi.
28 Kasım 2017: Müsteşar Tekin “Evine en yakın okula çocuğumun yerleştirme garantisi varsa asla ben çocuğumu o sınava hazırlamam, bütün liselerimiz eşit fiziksel şartlara ve öğretmenlere sahip.” dedi. Ama biz insafsız veliler bu uyarıyı dikkate almayarak bugünkü korkunç tablonun ortaya çıkmasına zemin hazırladık.
28 Aralık 2017: MEB yılbaşı hediyesi olarak sınava ilişkin örnek soruları yayınladı. Bu 45 soru bütün eğitim yılı ışığımız oldu. Zira sorular önceki yıllardan çok farklı yapıdaydı.205 kelimelik sorular korkuttu, özellikle matematik soruları oldukça zordu. Eldeki kaynaklar çöptü, yenileri de yoktu. Yürekler iyiden iyiye çarpmaya başladı. İmkanı olan veliler ALES, PISA sorularının peşine düştü.
Aylar belirsizlikler içinde çabalayarak geçiyordu. Yapılan deneme sınavlarında sayısal süresinin yetersizliği açıkça görülüyordu. Veliler MEB’e Bimer ve 147 üzerinden sayısal süresinin uzaması için binlerce talep yaptı ancak gelen yanıtlarda sınavın 8. sınıf düzeyine uygun ve yeterli sürede olacağı belirtildi. Demek ki ALES PISA’ya gerek yoktu. Zaten “Ders kitapları yeterli.” diyordu Sayın Bakanımız.
2 Şubat 2018: Ölçme Değerlendirme ve Sınav Hizmetleri Müdürü Bayram Çetin “Liseye geçiş sınavı çok zor olacak, %50-60’ına hitap etmeyecek.” dedi. Çocukların psikolojisi yerle bir oldu. Antidepresan kullanmaya başlayanlar, bağırsak sendromları hatta tansiyonları çıkanlar bile oldu.
31 Mayıs 2018: Artık sona yaklaşılmıştı. MEB Müsteşarı Tekin sonunu bildiğinden olsa gerek “Veliler LGS’yi çok abartmasın, sunacağımız çok iyi alternatifler olacağını taahhüt ediyorum.” dedi. Adrese dayalı yerleşilen okullarda daha iyi ortam sunulacağını söyledi. (Bu, proje okulların ömrü doldu mu demek keşke tercihler öncesi bunu bize net olarak açıklasalar.)
02 Haziran 2018: Ve büyük gün geldi. Sözelde yüzü gülerek çıkan her çocuk sınav bittiğinde başı önde gözyaşları içinde okullardan çıkıyorlardı. Bunu gördüğümde yerimden kalkıp kendi çocuklarımı karşılama gücünü dahi bulamadım kendimde. Başarılı başarısız hemen her çocuk hıçkırıklarla çıktı sınavdan.
Çok sığ bakış açısı ile “Zorsa herkese zor.” repliği ile konuşanlara sözüm şu: “Bu sanal bir adalet tesellisinden öteye geçmiyor gerçekte.” Sözelde kolay sorularla, Sayısalda çok zor sorular ve yetersiz süre ile bileni bilmeyene eşitledi. Görülmemiş bir sınava imza atan MEB, çocuklara büyük bir psikolojik savaş yaşattı. Havuzda yüzmeyi öğretti; boğazı yüzerek süratle geçmelerini istedi çocuklardan. Hem de ne için, hedefledikleri bir liseye yerleşmeleri için. Aylarca emek veren pek çok çocuk süre yetersizliğinden dolayı bildiği halde bazı soruları okuma fırsatı dahi bulamadı. Oysa aylarca MEB’e yazmıştık, sayısala 15 dakika daha süre çok daha adil bir sıralama ortaya çıkacaktı.
 
Tüm bunları neden mi yazıyorum? Öncelikle Bu kadar zorlu bir yılı pes etmeden tamamlayan her bir çocuğu ve ailesini tebrik etmek için. Yediğimizden içtiğimizden midir bilmem. Pek çoğumuz balık hafızalı olduk. Yerleştirmeler bittiğinde kaderimize razı olup belki bu yaşatılanların pek çoğunu hatırlamayacağız. Ancak emin olun ki, 4-5 sene sonra üniversite sınavına girecek olan bu çocukların her biri sınav başladığında 2 Haziran’ı hatırlayacak ve acaba diyerek yürekleri çırpınmaya başlayacak. Bu travma milyonların zihninden ömür boyu çıkmayacak.
Bu sınavdan başarı ile çıkan ve istediği liseye yerleşebilecek olan çocukların dahi yüzü gülmüyor. En çok da büyük emek harcayıp sınavı iyi yönetemeyen, panikleyen başarılı çocuklar kaybetti bu yıl. Bu kadar ağlayanın olduğu yerde gülünmüyor maalesef. Belki de sırf adrese dayalı sistem tutsun diye bu senaryoyu kurgulayan ve bu soruları hazırlayanlara soruyorum, bari siz mutlu musunuz?
 
NOT: Ne yazık ki çilemiz bitmedi, inanılır gibi değil ama hala yerleştirme kılavuzu yok. Özel-devlet kayıt tarihleri üst üste bindi. Allah çocuklarımıza hayırlı kapılar açsın inşallah. Türkiye’de veli olmak da öğrenci olmak da çok zor!

Emoji ile tepki ver!

Bu Haberi Paylaş :

Etiketler :

Benzer Haberler
    2 Yorum
  • Yorumu Gönder
  • Diğer Yorumlar (2)
casino siteleri deneme bonus veren siteler 2025 runtobet güncel giriş