adscode
adscode

Milli Eğitim Bakanı Yılmaz statükocu bürokratlardan kurtulmalı

DES 2015-2016 eğitim-öğretim yılını değerlendirdi.

Milli Eğitim Bakanı Yılmaz statükocu bürokratlardan kurtulmalı
Sendikalar
18 milyon öğrencinin karnelerini alarak 3 aylık yaz tatiline girmesiyle birlikte sona eren  2015 – 2016 eğitim-öğretim yılını değerlendiren Demokrat Eğitimciler Sendikası (DES) Genel Mali ve Eğitim sekreteri Bekir ÖNSEL, bazı sorunların çözümünde önemli başarılar sağlanmasına rağmen eğitim sisteminde yaşanan sıkıntıların tam olarak aşılamadığını ve eğitimin temel sorunlarına dönük reformlara devam edilmesi gerektiğini söyledi.  

Okul öncesi ve engellilerin eğitimi konuları başta olmak üzere mesleki eğitimin önünün açılması, okul ve derslik açığının kapatılması, ücretsiz ders kitabı uygulaması, yoksul öğrencilerin himayesi, ayrımcılıkla mücadele, demokratik eğitim sisteminin temellendirilmesi gibi konu başlıklarında önemli iyileşmeler sağlandığını söyleyen DES Genel Mali ve Eğitim sekreteri Bekir ÖNSEL, basın toplantısında şu başlıklara değindi;

Öğretmen açığının kapatılması, yabancı dil eğitimi, tayin, terfi ve atamalarda yaşanan aksaklıkların giderilmesi, kamuda en düşük düzeyde seyreden eğitim çalışanlarının maaşlarının yükseltilmesi, okulların çevre ve altyapı çalışmalarının tamamlanması, okulların güvenliğinin sağlanması gibi ivedi konularda atılacak adımların eğitim bileşenlerinin moral ve motivasyonlarını yükseltecektir.

Milli Eğitim Bakanı Sayın İsmet Yılmaz’ın eğitim sisteminin sorunlarını daha seri ve sağlıklı bir şekilde çözüme kavuşturması için eskimiş anlayışlardan ve statükocu bürokratlardan kurtulması gerekmektedir.

Mevcut sorunların tespiti dâhil çözüme dönük eylem planlarının geç ve güç bir şekilde ilerlediğini görüyoruz.  Milli Eğitim Bakanı Sayın Yılmaz’a; MEB'in yürütme mevzuatlarını ivedilikle değiştirmesini gerektiğini aksi takdirde mevcut örgüt yapısı ve bürokratlarla MEB'de iş yapmasının, yaptığı işten olumlu sonuçlar almasının imkânsız olduğunu hatırlatıyoruz. Hantallıktan, kırtasiyeden ve bürokrasiden, eskimiş, niteliksiz, erkek egemen yönetim kadrolarından ve siyasi nüfuz esaslı belirlenen taşra yöneticilerinden kurtulmanın yolu örgütün yapısını değiştirmekten ve küçültülerek etkinleştirilmesinden geçmektedir. Yeni şeyler yeni yüzlerle ve ekip ruhuyla hareket eden bir kadroyla yapılabilir.

Enderun, Köy Enstitüsü ve öğretmen okulları gibi köklü ve derin bir eğitim geleneğine sahip olan Türkiye’nin AB’li ve ABD’li uzmanların telkin ve tavsiyelerinden etkilenmeyen özgün bir eğitim politikası ve bir yol haritası hazırlaması gerekmektedir.

Türkiye’de Eğitim Fakülteleri’nin nitelikli, birikimli ve donanımlı öğretmenler yetiştirmek için eğitim politikalarında stratejik bir vizyonla değişime gitmesine İhtiyaç bulunmaktadır.

Çağdaş, bilimsel ve verimli bir eğitim sistemi için eğitim çalışanlarına insan onuruna yakışan bir gelir ve mesleki, özlük haklar verilmelidir. Cüzdanıyla idealleri arasında sıkışan, bocalayan bir öğretmenden yüksek bir performans beklemek hayalcilik olur. Ekonomik olarak biraz olsun rahatlamak isteyen öğretmenlerimiz haftasonları ve yaz tatilleri dahil kurslarda görev alan öğretmenlerimiz kendilerine, ailelerine zaman ayıramamakta, sosyal, kültürel ve sportif faaliyetleri unutmuş durumdadırlar. Bu şartlarda önümüzdeki yıllarda öğretmenlerimizin tükenmişlik sendromu yaşamaları kaçınılmazdır. 

Eğitimin ekonomik yükü altında ezilen velilerimiz, çeşitli sosyal politikalarla okulların ve eğitimin aktif, ilgili bileşenleri haline getirilmelidir.

Öğrencilerimizi sınava endeksli eğitim sistemimizin neden olduğu bunalımdan, onursuz bir yarıştan gençlerimizi kurtarmalı, eğitim yaşamı boyunca çocuklarımızın çocukluklarını, gençlerimizin gençliklerini yaşayabilmelerini sağlamalıyız. Öğrencilerimizin sosyal, kültürel sportif gelişimleri için daha fazla çalışmalı, destekleme ve yetiştirme kurslarını sınav odaklı olmaktan kurtararak spor ve sanat faaliyetleri için bir fırsata çevirmeliyiz.

Eğitime ayrılan bütçe yükseltilmeli, eğitim kalitesi bölgelere, illere ve semtlere göre büyük farklılıklar göstermemelidir.

Karne dönemlerinde dayak, evden kaçma, intihar gibi birçok acı olay yaşana gelmektedir. Milli Eğitimin klasik değerlendirme yöntemleri yerine daha sağlıklı, çağdaş ve nesnel değerlendirme sistemleri oluşturması gerekir.

Kırık karne yalnızca öğrencinin değil aynı zamanda da anne-babanındır. Anne babalar kırık karne getiren çocuklarıyla üzüntüsünü paylaşmalıdır. Her çocuk farklı becerilere sahip bir bireydir. Bir başkasıyla asla kıyaslanmamalıdır. Başarısızlığının nedenini birlikte konuşulmalı, yapılabilecekler belirlenmeli, eksik olduğu konular tespit edilerek, bunların nasıl gidereceğine birlikte karar verilmelidir. Gelecek dönem için başarısız olduğu derslerle ilgili neler yapılabileceği planlanmalıdır.  

Eğitim, ülkemizin topyekûn kalkınmasının itici gücü ve ön şartıdır. Yıllardır üzülerek şahit oluyoruz ki eğitim sistemimiz yaz-boz tahtası olmaktan kurtulamıyor. Bütçeden eğitime ayrılan pay iki katına çıkartılmadığı, öğretmen ve derslik açığı kapatılmadığı, devlet okullarında eğitim tamamen parasız hale getirilmediği ve eğitim çalışanlarının ücretleri iyileştirilmediği müddetçe sorunlar devam edecektir. 

Emoji ile tepki ver!

Bu Haberi Paylaş :

Etiketler :

Benzer Haberler
    0 Yorum
  • Yorumu Gönder
  • Diğer Yorumlar (0)