adscode
adscode

Okula dönüş sendromu çocuğunuzu vurmasın

Tatil sonrası okula uyum 15 gün gibi kısa bir sürede değişen günlük alışkanlıklar nedeniyle kimi öğrenciler için oldukça zor bir geçiş dönemi olabiliyor. İşte okula uyum sürecini kolaylaştıracak öneriler...

Okula dönüş sendromu çocuğunuzu vurmasın
Eğitim
Güncelleme : 04-Feb-19 16:10

Yarıyıl tatilinin sonuna geldik. Pazartesi okullar açılıyor. 15 gün boyunca eğlenen, bolca aktivitelere katılan, tatile ya da akraba ziyaretine gidip dinlenen çocuklarımız için yeni bir dönem başlıyor.


Tatilde çocuğunuza karşı daha esnek davranıp geç uyumalarına, bilgisayar başında daha fazla zaman geçirmelerine izin vermiş olabilirsiniz. Pazartesi günü kendilerini özgür hissettikleri bu dönemden okul kuralları ile çevrelendikleri bir ortama ve yoğun ders çalışma temposuna tekrar adım atacaklar. Sorun çıkarabilir, sabah uyanmak istemeyip okula gitmeyi reddedebilirler. Hatta okula gitseler bile uyum sağlamakta sorun yaşayabilirler. Sömestr sonrası yaşanacak okula dönüş sendromunu atlatma konusunda neler yapılabileceğini Liv Hospital'dan Uzman Psikolog Emrah Polat ile konuştuk.


Polat: "Okul ortamında öğrenmekten keyif alan, kendi projelerini kendisi üreten ve geliştiren, kendi yeteneklerini keşfeden çocukların tatil sonrası okula çok daha kolay uyum sağladıkları, okula yeniden dönme kaygısını yaşamadıkları gözlemleniyor. Kendilerini rahatlıkla okulda ifade edebilen çocuklar, kendilerini çok daha mutlu ve değerli hissederken, hem sosyal hem de akademik anlamda daha fazla başarı elde edebiliyorlar. Okulun sağlaması gereken bu koşullara paralel olarak ebeveynlerin de okul ile aynı çizgide sergileyeceği ortak yaklaşımlar özellikle okul öncesi, hazırlık, ilkokul dönemlerinde daha sık karşılaşılan, tatil dönüşü okula uyum temelli sorunların azalmasını sağlayacaktır" diyor.

 

KAYGILARINI AZALTIN
Polat, tatil sonrası okula uyum sürecini daha kolaylaştırmak için şu yollar izlenmesini öneriyor:


Okula uyum, evde başlar. Uzun bir tatil sonrası evde tekrar düzenli bir yaşamın başlaması kilit noktadır. Bu açıdan aileler teknolojik aletlerin kullanım süresini, ders çalışma, uyku saati gibi zamanlamaları öncelikle düzenlemelidir.


Tatil döneminde yapılan sanat, spor, bilim aktiviteleri, geziler, hobi atölyeleri gibi etkinliklerin okul döneminde de sürdürülmesi çocukların tatil ve okul süreçleri arasındaki geçişi daha hafif yaşamalarını sağlayacaktır.


Eğitmenler ve ebeveynler olarak çocuklarımızın zayıf yanları yerine güçlü özellikleri üzerinde durarak onları bu alanlarda cesaretlendirmemiz, çocuklarımızın kendilerine daha fazla güven duymalarını sağlayarak geçiş dönemi kaygılarını azaltacaktır.
Okula yeniden uyum sürecinde çocuğunuzla, okul ve öğretmenleriyle ilgili olumlu yorumlarınızı, okulun güvenli ve eğlenceli bir yer olduğuna dair inancınızı paylaşmanız uyum sürecini kolaylaştıracaktır.


Okulda yeni dönemde yapılacak aktiviteler üzerine sohbet etmeniz, okulu daha çekici hale getirerek, çocukların arkadaşlarıyla ve öğretmenleriyle yeniden bir araya gelme isteğini artıracaktır.


Okula uyum sürecinde yaşanabilen baş ağrısı, mide bulantısı gibi psikomatik sorunlarla karşılaşıldığında okul rehberlik biriminden destek almak ve yönlendirmelerine göre hareket etmek tutum birliği açısından önem taşıyor. Bu noktada çocuğa okuldaki her sorunu ailesiyle ve rehberlik birimiyle paylaşabileceği anlatılmalıdır.

 

KIZIMLA FANTASTİK BİR KEŞİF


Kızım Eylül iki yaşını henüz geçti. Artık televizyon ve dergilerde tanıştığı hayvanları yakından görmek, izlediği karakterle karşılaşmak istiyor. Dünyaya karşı merakını ısrarla dile getiriyor. Gördüğü her şey onun için muhteşem bir bilgi. Anlattığı hikayalere hemen konu oluyor. Minika Çocuk kanalında izlediği 'Maceracı Yüzgeçler'i çok sevdiğini, balık ve denizle ilgili sorularının artığını görünce onu denizaltının renkli dünyasıyla tanıştırmak istedim. Biraz araştırdıktan sonra İstanbul Forum Alışveriş Merkezi'nin içinde olan Sea Life Akvaryum'a götürdüm. Eylül çeşi çeşit balığı bir arada görünce çok sevindi. Akvaryum camına başını yaslayıp uzun uzun balıkları izledi. Köpek balığı ve diğer büyük balıkları görünce "Anne balıklar senden de büyükmüş" dedi. Hayretle deniz atlarını, vatoz balıklarını, su kaplumbağalarını, oktopus ve deniz analarını izledi. Onun yeni bir hayatla tanışmasını izlemek bir anne için büyük keyif. Serbest bırakıp ilgisini en çok nelerin çektiğini takip ettim. Ona rehberlik etmenin keyfini akvaryumu gezerken sıkça hissettim. Etkinlik alanlarında uzunca durdu. Yaşına uygun olduğu için top havuzunda zaman geçirip, balık resimlerini boyadı. Kamplumbağa hastanesini çok sevdi. Yağmur ormanlarından geçerken "Anne pamuk prenses de bu ormandan mı geçti?" diye sordu. Bu çocuklar bizi her an şaşırtabiliyorlar. Sadece Eylül için değil benim için de güzel bir deneyimdi. Fantastik bir maceranın kahramanı gibiydik ailece. Deniz altı batık şehri benim favorimdi. Çocuğum çok küçük anlamaz diye düşünmeyin, bence aile gezilebilecek güzel bir seçenek burası. Çocuğunuz daha büyük yaşta ise bu bir avantaj. Çünkü onun için daha bilinçli, öğretici ve eğlenceli bir aktivite olacak. Akvaryumun benden eksi puan aldığı tek nokta sıcak ve havalandırmasının az olmasıydı. Yetkililerle konuştuğumda hafta sonu ve yarıyıl tatili olduğu için çok fazla ziyaretçi olduğunu söylediler. Yabancı turist sayısı da yüksekti. Hafta içi daha sakin oluyormuş. Bu arada bebek arabası ile rahatça gezebiliyorsunuz. İçerde su ve meşrubat alabileceğiniz makineler de var. Yorulduğunuzda oturup dinlenebileceğiniz yerler de mevcut. Eylül tekrar gitmek istiyor. Biraz daha büyünce yine gideceğimiz kesin.

SABAH


Emoji ile tepki ver!

Bu Haberi Paylaş :

Etiketler :

Benzer Haberler
    0 Yorum
  • Yorumu Gönder
  • Diğer Yorumlar (0)