İran, Afrika ve Uzakdoğu ülkeleri ile peş peşe yapılan turizm anlaşmalarını heyecan verici bir gelişme olarak niteleyenler, görünen o ki hâlâ Hintli, Çinli, Arap turist beklentisi içerisinde.
Turist, turisttir, hepsine kapımız sonuna kadar açık ama hepsini aynı oteller ve tatil köylerinde mi ağırlayacağız yoksa yeni konseptler mi oluşturacağız, enine boyuna düşünmekte yarar var!..
Turizm Şurası, TÜRSAB seçimi
Önümüzdeki haftalarda, turizm adına iki önemli süreç var. İlki Turizm Şurası, ikincisi ise TÜRSAB seçimi. Sektöre taze bir kan ve moral getirecek mi, yeni bir şahlanışın habercisi olacak mı? Hep birlikte göreceğiz. Şuralardan çok fazla bir beklentiye girmemek gerekir.
Eğitim şuraları, sık sık toplanıyor ve eğitimin hali ortada. Umarız, Turizm Şurası, sektöre yeni bir açılım getirir. TÜRSAB seçiminde ise gelenekçiler mi yoksa yenilikçiler mi kazanacak? Değişim zamanı geldi de geçiyor diyenler kadar, yeterince macera yaşadık bir yenisinin zamanı değil görüşünü savunanlar da var. Ama görünen o ki, turizm sektörü, krizi fırsata dönüştürecek arayış içerisinde. Emeklerinin boşa gideceğini hiç sanmıyoruz!..
Sağlık turizmi?
Geç de olsa, nihayet uyandık! Sağlık turizminin dünyaya tanıtılması amacıyla Kültür ve Turizm Bakanlığı ile Sağlık Bakanlığı arasında işbirliği protokolü imzalandı. Ama bu kadarı yetmez. Ankara, artık şunu çok iyi anlamalı ki, yasalarla, yönetmeliklerle, protokollerle, yol kat etmek mümkün değil. Evet onlarsız olmuyor, onlar bir ilk adım ama sonrası gelmeyen ilk adımlardan artık gına geldi. Sağlık turizmi, yaz turizmine alternatif olmasa da, yıl boyu gerçekleştiği için getirisi çok daha fazla olabilir. Yeter ki, doğru anlatılsın, doğru yapılsın, süreklilik kazandırılsın...
Yazının devamı için tıklayınız