adscode
adscode

ÜNİVERSİTELERDE NORM KADRO UYGULAMASINDAN VAZGEÇİLMELİ!

Türk Eğitim-Sen, "Üniversitelerde norm kadro uygulamasından vazgeçilmeli" açıklamasında bulundu.

ÜNİVERSİTELERDE NORM KADRO UYGULAMASINDAN VAZGEÇİLMELİ!
Sendikalar
Güncelleme : 27-Nov-18 11:16

Norm Kadro, Amacı ve Tarihsel Süreci

 

Norm, kelime olarak insan eylemlerini ve davranışlarını düzenlemeye yardım eden, sosyal bakımdan sınırlayıcı olması beklenen kurallar, yönergeler ve gereklerdir. Fransızca "norme" kelimesinden dilimize geçmiştir. Yerleşmiş kural, ilke, sınır, standart anlamındadır. Norma uygun olan ise "normaldir”.  Yapılan işe ve pratiğe göre teknik, ekonomik, hukuki, sosyolojik, dini, ahlaki vb. normlar vardır. Normun iş hayatına uygulanması, işin ekonomik anlamda verimliliğini arttırma amacına yöneliktir. Norm kadro, on dokuzuncu yüzyılın sonunda üretim yapılan fabrikalarda, kâr amacı ve verimliliği arttırmak için personel giderlerini aşağıya çekmek şeklinde uygulanmıştır. İlk uygulama 1880’li yıllarda Amerika Birleşik Devletleri’nde başlanmıştır. Amerikalı mühendis Frederick Winslow Taylor1880’li yıllarda işgücü verimliliğini arttırmanın yöntemlerine ağırlık vermiştir. Taylor’a göre iş yapmanın "en iyi ve tek bir yolu vardır" ve bu yol mutlaka bulunmalı ve uygulamaya konmalıdır. Açıkçası norm kadronun amacı personel sayısını sınırlandırarak üretimde kar elde etmektir. Yani az insanla (işçi-personel) çok iş yapıp kar elde etme amacı güdülmüştür. Temel felsefesi az insanla çok iş gerçekleştirebilmektir.

 

“Eğitimde Kıyameti Koparmamız Lazım”

 

Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk, “2023'e Doğru Türk Eğitim Sistemi” adlı konferansta konuşma yaparken kullandığı bir cümle o günün medyasında manşet olmuştur: “Bizim kıyameti koparmamız lazım eğitimde” demişti. Sadece eğitimde değil bilimde ve sanatta da aynı şey yapılmalıdır; dünyada söz sahibi olmak için aksini düşünmek mümkün değildir. Bu ifade iddialıdır ve ancak iddiası olanların söyleyebileceği bir sözdür. Milli Eğitim Bakanı Sayın Selçuk’un konuşmasının küçük bir cümlesidir. Fakat belirtildiği gibi o günün gazetelerinde manşet olduğu gibi köşe yazarlarınca da genellikle olumlu yorumlanmıştır.

 

Bilindiği gibi Kıyamet, dini terminolojiye ait bir kavramdır. Dünyanın sonu ve bütün ölülerin dirilip mahşerde toplanacağı zamanı ifade ediyor. Bilim insanı ve eğitimci olarak Milli Eğitim Bakını Sayın Selçuk, cümleyi bilinçli kullanmış olmalıdır. Eğitimde, bilimde ve sanatta klasik,“normal” olanı değil, “anormal”i, yani iddialı olanı, bu güne kadar hiç başarılmamış olanı başarmak gerekir; küllerimizden kalkıp adeta yeniden dirilmeliyiz. Tıpkı  Bilge Kağan’ın yüz yıllar önce ifade ettiği gibi  “titreyip kendimize dönmeliyiz”. Bunun için olağanüstü çaba, olağanüstü çalışma, olağanüstü motivasyon, olağanüstü heyecan vb. olmalıdır. Bunun yolu eğitimde ve bilimde reform yapmaktır  “norm kadro” uygulanması değildir. Bilim insanına sınırlama getirmekle bilime de sınırlama getirilmiş olur. Motivasyonu bozulan bilim insanın çalışma performansı kalmayacak ve ayrıca bu uygulama muhtemel beyin göçünü de hızlandıracaktır.

 

Açıkçası insanın önüne “norm kadro” koyup bilimde ve kariyerinde ilerlemesi engellenerek “kıyameti koparmak” mümkün olmaz/olamaz. İlim adamlarına işçi muamelesi yapılarak ilerleme ve gelişme sağlanamaz. Üniversitelerde yetişmiş bilim insanının önünü “norm kadro” ile kesmek; iddialı olmakla çelişmektedir. İddia; değerler (ahlak, inanç) içerisinde kalarak eğitimin, bilimin ve sanatın her türünde dünyanın önüne geçmekle mümkün olur. Bunun sınırı, sınırlaması yani “norm”u olmaz/olamaz. Bilim adamına ve eğitimciye sıradan bir memuriyet gözüyle bakılması da doğru değildir. Eğitim, bilim ve sanata pranga niteliği taşıyan “norm kadro” uygulaması kabul edilebilir bir durum değildir bundan vazgeçilmelidir.

 

Sonuç

 

Özetle ilim adamlarının gündemi, modası geçmiş, klasikleşmiş ondokuzuncu yüzyıl Amerikan işçi modeli “norm kadro” tartışması olmamalıdır. Tarışılması gereken eğitimde, bilimde ve sanatta dünyada öncülük iddiası/öncü rol oynama iddiası olmalıdır. Sayın Cumhurbaşkanımızın çok sık dillendirdiği “milli ve yerli”, yeni ve çağdaş modeller tartışılmalı, bulunmalı ve gerekirse hayata geçirilmelidir.

 

Norm kadro uygulaması üniversiteleri amacından uzaklaştırır ve yeni tartışma ve çatışmalara zemin hazırlar. Bu anlayışla özellikle nitelikli elemanı üniversitede tutmak mümkün olmaz. Zira küreselleşen dünyada giderek nitelikli eleman kaçışı da gündeme gelecektir. Türkiye her alanda iddialı bir ülke olarak dışarıda yetişmiş insan gücünü çekmek yerine bu uygulama ile kendi ülkesinde yetişmiş insanını da kaçırabilir.

 

Yayımlanan Yönetmelik yürürlükten kaldırılarak norm kadro uygulamasından vazgeçilmeli, sınırlama ve engeller olmadan objektif kriterlerle öğretim elemanları, branşlarına göre mağdur edilmeden üniversitelerine veya istedikleri yükseköğretim kurumuna öğretim elemanı olarak atanması sağlanmalıdır. Doktora, doçentlik unvanını almış olanların veya süresi dolan profesör adaylarının önündeki tüm engeller kaldırılmalı ve kadroları verilmelidir. Açıkçası norm kadro uygulaması üniversitelerin ihtiyacı değildir. Dünyada uygulayan bir başka ülke de yoktur. Bundan vazgeçilmelidir.

 

 

Dr. Öğr. Üyesi M. Hanefi Bostan

                                                                 Türk Eğitim-Sen İstanbul İl Başkanı


Emoji ile tepki ver!

Bu Haberi Paylaş :

Etiketler :

Benzer Haberler
    1 Yorum
  • Yorumu Gönder
  • Diğer Yorumlar (1)