adscode
adscode

YÖK, ÖYP’lilerle İlgili Yurtdışı Kararını Düzeltmelidir

Türk Eğitim- Sen, YÖK'ün ÖYP’lilerle ilgili yurtdışı kararına tepki gösterdi.

YÖK, ÖYP’lilerle İlgili Yurtdışı Kararını Düzeltmelidir
Sendikalar

 

İSTANBUL İL BAŞKANLIĞI

Çınar Caddesi No 1, Kat 3, Daire 14 Tamirhane–Kartal/İstanbul Tel/Faks: (0216)383 47 84

 

24.04.2017

           

YÖK, ÖYP’lilerle İlgili Yurtdışı Kararını Düzeltmelidir

 

YÖK, 33/a kadrosunda olan ÖYP’li Araştırma Görevlilerini 50/d’ye geçirerek büyük haksızlığa neden olmuştur. 28.02.2017 tarih ve 82444403-200-15345 sayılı YÖK kararının aşağıdaki gerekçelerle iptal edilmelidir:

 

1-      YÖK’ün aldığı kararda  kamu yararı yoktur.

 

Türkiye'de yükseköğretim sisteminin yüksek düzeyde öğretim üyesi açığı gösterdiği, çok sayıda yükseköğretim kurumunun açılmasıyla nitelikli öğretim üyesi ihtiyacının ortaya çıktığı ve bu nedenle yüksek lisans, doktora ve doktora sonrası eğitim programlarının genişletilmesi gereği Yükseköğretim Kurulu (YÖK) tarafından hazırlanmış raporlarda belirtilmektedir ("Türk Yükseköğretiminin Bugünkü Durumu", Kasım 2005, YÖK).

 

Ülke nüfusumuzun büyük bir bölümünün gençlerden oluşması, üniversite eğitiminin yaygınlaştırılması gerekliliği, sosyal devlet anlayışının bir gereği olarak eğitimde fırsat eşitliğinin sağlanması, yaygın yükseköğretim için nitelikli ve yeterli sayıda öğretim üyelerine ihtiyaç duyulması, mevcut uygulamalarının istenilen amaca ulaşmakta yetersiz kalması venitelikli öğretim üyesi yetiştirmek amacıyla araştırma görevlilerinin yurt dışına gönderilmesinin oluşturduğu yüksek maliyetler mevcut yükseköğretim programlarının etkinliğini artırıcı ÖYP gibi bazı yeni uygulamaların hayata geçirilmesi gereğini doğurmuştur.

 

ÖYP uygulaması 2002 yılında ilk olarak Orta Doğu Teknik Üniversitesinde başlatılmıştır. Daha sonra, Hacettepe, Ankara, Ege, Gazi, Boğaziçi ve İstanbul Teknik üniversitelerinde yürütülmüştür.

 

ÖYP aslında yurt içi ve yurt dışı lisansüstü eğitim programlarının harmanlanmasıyla elde edilmiş bir model ile öğretim üyesi yetiştirilmesini amaçlamaktadır. Bir başka deyişle ÖYP ilave imkanlara sahip olan bir 35. madde uygulamasıdır.

 

ÖYP'nin amacı lisansüstü eğitim verme imkânına sahip olan yükseköğretim kurumlarının, araştırma görevlilerine lisansüstü eğitim yaptırarak, öğretim üyesi yetiştirilmesini sağlamaktadır.

 

ÖYP kapsamındaki araştırma görevlileri 35. madde kapsamındakilere ek olarak eğitim süreleri boyunca proje ve seyahat ödeneğine sahip olmakta ve yurtiçi/yurtdışı kısa süreli görevlendirilebilmektedir.

 

Ayrıca Yükseköğretim Kurulu Başkanlığının desteklerinden faydalanarak yüksek lisans tez araştırma desteği ile en fazla 3 ay, doktora tez araştırma desteği ile en fazla 1 yıl süreyle yurtdışında görevlendirilebilmektedir.

 

Böylece ÖYP programına katılan öğrenciler bir yandan uluslararası deneyim kazanırken bir yandan da ulusal bilim ve teknolojinin gelişmesine katkıda bulunmaktadırlar.”[1]

 

Üniversitelerimizde öğretim üyesi açığı bulunduğu, bu ihtiyacın nitelikli öğretim üyeleri ile karşılanması için yurtdışı araştırma imkanlarının sağlanmasının gerekli olduğu, maliyetin fazla olması sebebiyle bütün eğitim dönemi boyunca yurtdışı görevlendirmesi yerine karma bir sistem benimsendiği, YÖK’ün sitesinden alınan yukarıdaki ifadelerde belirtilmektedir. Bu ifadelerden de anlaşılacağı üzere ÖYP lilere yurtdışı araştırma imkanının sağlanması kamu yararı gereğidir. Oysa şimdi YÖK’ün bir kararıyla bu imkan, kamu yararına aykırı şekilde, ortadan kaldırılmaktadır. Öyle ki, YK[2]. 35. Madde kapsamında görevlendirilenlerden daha fazla imkan sağlanmak istenen Öyp liler, eşitlik bir tarafa, daha kısıtlı şartlara mahkum edilmektedir. Bu eşitsiz durum, sadece ÖYP’ liler ile YK. 33/a kapsamındaki araştırma görevlileri kıyaslandığında ortaya çıkmamaktadır. Zira öyp li olmayıp YK. 50/d kapsamında görev yapan araştırma görevlileri pekala ücretli olarak yurtdışına gönderilebilmektedir[3].

 

Bu karar, uygulamada, ÖYP li araştırma görevlisinin araştırma için yurtdışına gidememesi sonucunu doğuracaktır. Zira maaşını alamayan bir araştıma görevlisinin, araştırmalarını yurtdışında sürdürürken, geçimini sağlaması mümkün olamayacaktır. Fiilen böylesi bir imkansızlığı doğuracak kararın ise kamu yararına aykırı olduğu açıktır. Zira yurtdışında araştırma yapma imkanı olmayan bir araştırma görevlisi, ileride nitelikli bir hoca olarak ülkenin ihtiyaçlarına cevap veremeyecektir.

 

YÖK kararı ile ülke kaynakları israf edilmiş olacaktır. Şöyle ki: ÖYP liler lisansüstü eğitimini bitirirken bir zaman baskısı altındadır. Yönetmelik hükmüne göre, azami süresi içinde eğitimini tamamlayamayan ÖYP linin kadrosu ile ilişiği kesildiği gibi imzalamış olduğu taahhütname senedi ve verilen kefalet senedi işleme konmaktadır[4]. Diğer taraftan yüksek lisans ve doktora çalışmalarında yabancı kaynak kullanılmaması jüri tarafından eleştirilmekte ve kimi zaman çalışmanın başarısız sayılmasına sebep olmaktadır. Yabancı kaynakları etkin olarak kullanabilmek ve yapılan çalışmaları yabancı ülke çalışmalarıyla kıyaslayabilmek için yurt dışında araştırma yapmak zorunludur. Mezkur YÖK kararı sebebiyle yurtdışı araştırması yapamayan ÖYP li araştırma görevlisi çalışmasını zamanında tamamlayamayacak, yeterli yabancı kaynağa ulaşamayacak ve çalışması başarısız sayılabilecektir. Bu durumda o ÖYPli için devletin yaptığı bütün yatırım heba olacağı gibi insan kaynağımız da ziyan olacaktır.

 

YÖK kararı ile devletin eğitim konusundaki pozitif yükümlülüğünü yerine getirmesi zorlaşacaktır. Zira Anayasa m. 42/3 uyarınca devlet, çağdaş bilim ve eğitim esaslarına göre eğitim öğretim imkanı sunmakla yükümlüdür. Bilimin evrenselleştiği bir dünyada, en azından yurtdışında araştırma imkanı verilmeden çağdaş bilimi ve eğitimi yakalayabilecek hoca yetiştirmek zordur. Bir ÖYP li, yurtdışı araştırması yapmadan, yüksek lisans ve doktora çalışmasını başarıyla tamamlansa dahi istenen ve olabilecek seviyenin çok altında bir çalışma olacaktır. Bu durum muasır bilim ve eğitimi yakalayamamış hocalarla, Türk gençliğinin yetersiz bir eğitim almasına sebep olacaktır. Kanaatimizce uğursuz bir döngü halinde devam edecek böyle bir durumun kamu yararına uygun olduğunu kimse iddia edemeyecektir.  Nitekim bu doğrultuda YÖK, akademik unvan verirken aradığı kriterlerde yurtdışı çalışmalara daha çok puan vermekte, ve yurt dışı çalışmayı teşvik etmektedir. Bununla beraber YÖK ün aldığı karar, bu teşvike taban tabana zıt bir düzlemde yer almaktadır.

 

2-      Bu düzenleme anayasada düzenlenen eşitlik ilkesine aykırıdır.

Her Türk vatandaşının Anayasadaki temel hak ve hürriyetlerden eşitlik ve sosyal adalet gereklerince yararlanarak millî kültür, medeniyet ve hukuk düzeni içinde onurlu bir hayat sürdürme ve maddî ve manevî varlığını bu yönde geliştirme hak ve yetkisine doğuştan sahip olduğu Anayasanın başlangıç hükümlerinde yer almaktadır.

Anayasa m.10/4,  “Hiçbir kişiye, aileye, zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamaz.” hükmünü amirdir. Yine Anayasa m. 10/5, “Devlet organları ve idare makamları bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine ilkesine uygun olarak hareket etmek zorundadırlar.” hükmünü amirdir.

Alınan YÖK kararı ile aynı işi yapan araştırma görevlileri farklı uygulamaya tabi tutulmaktadır. Bu suretle ÖYP li araştırma görevlileri dezavantajlı pozisyona sokulmaktadır. ÖYP li araştırma görevlilerinin KHK ile 50/d li yapılması bu eşitsizliği ortadan kaldırmamaktadır. Zira ÖYP li araştırma görevlileri ile cari usulle alınan araştırma görevlileri aynı işi yapmakta, hatta enstitü bünyesinde çalıştıkları içim kimi zaman daha sıkı şartlar altında çalışmaktadır[5]. Yine bu kararla, ÖYP lilerle 50/d li olmayan araştırma görevlileri arasında bir eşitsizlik meydana getirildiği gibi, 50/d li olup fakat ÖYP li olmayan araştırma görevlileri ile de eşitsizlik oluşturulmuştur. Zira 33/a lı araştırma görevlileri gibi ÖYP li olmayan 50/d li araştırma görevlileri de ücretli olarak yurtdışında araştırma için ücretli olarak uzun süreli gönderilebilmektedir[6]. Bu sebeple YÖK bu kararıyla eşitlik ilkesine aykırı olarak işlem tesis etmiştir. Diğer taraftan ÖYP liler aleyhine oluşturulan bu durum, pekala diğer 50/d li araştırma görevlileri ve 33/a lı araştırma görevlileri lehine imtiyaz oluşturulması olarak değerlendirilecektir. Oysa Anayasa m. 10/4 hükmü uyarınca böyle bir imtiyaz tanınamaz. Yine bu kararla her Türk vatandaşının doğuştan sahip olduğu maddi ve manevi varlığını geliştirme hakkı, eşitlik ve sosyal adalet ilkelerine aykırı olarak kısıtlanmaktadır.

 

Eşitlik ilkesine aykırı olarak alınan bu karar ÖYP liler için altından kalkılması zor sonuçlar doğurabilecektir. Zira süresi içinde bitirilemeyen çalışmalar sebebiyle kadroyla ilişik kesilmesi yetmezmiş gibi, bir de ÖYP linin altına imza attığı yüzlerce bin liralık taahhütnameler ve bu taahhütlere ilişkin verilen kefalet senetleri işleme konmaktadır[7]. Oysa diğer 50/d li araştırma görevlileri ve 33/a lı araştırma görevlileri senet baskısı altında olmadıkları halde yurtdışında uzun süreli ücretli olarak görevlendirilebilmektedir[8]. Daha çok teminat alındığı, daha ağır şartlar öngörüldüğü halde ÖYP lilerin imkanlarının kısıtlanması eşitlik ilkesine de, sosyal hukuk devleti ilkesine de, hakkaniyete de uygun değildir. Zira o senetler imzalanırken YÖK ÖYP lilere çok daha geniş imkanlar vadetmiştir[9]. Yurtdışında araştırma yapmayan araştırma görevlilerinin beklenen zamanda ve nitelikte çalışma ortaya koymaları çok daha zor olacaktır. Alınan YÖK kararı ile adeta ÖYP liler başarısız olmaya ve senetleri ödemek zorunda kalmaya itilmektedir.  

 

3-      Bu düzenleme anayasada düzenlenen eğitim öğretim hakkını ihlal etmektedir.

Anayasa m. 42 uyarınca “kimse, eğ̆itim ve öğrenim hakkından yoksun bırakılamaz.

Her Türk vatandaşının “Anayasadaki temel hak ve hürriyetlerden eşitlik ve sosyal adalet gereklerince yararlanarak millî kültür, medeniyet ve hukuk düzeni içinde onurlu bir hayat sürdürme ve maddî ve manevî varlığını bu yönde geliştirme hak ve yetkisine doğuştan sahip olduğu” Anayasanın başlangıç hükümlerinde yer almaktadır.

Adından da anlaşılacağı gibi araştırma görevlisinin asli vazifesi; araştırma yaparak ileride hoca olarak öğrencilerin karşısına çıkacağı ana kadar kendisini geliştirmektir. Bu yönüyle araştırma görevlileri, öğretim görevlilerinden ve öğretim üyelerinden farklı bir pozisyonda yer almaktadır. Öğretim görevlileri ve üyelerinin sahip oldukları birikimi öğrencilerle paylaşmaları görevleridir. Ancak araştırma görevlileri bu birikime sahip olabilmek için araştırmak, eğitim öğrenim hakkını kullanarak kendini geliştirmek zorundadır. Diğer bir ifade ile araştırma görevlileri açısından eğitim ve öğrenim aynı zamanda bir ödevdir. Nitekim mevzuat, azami süresi içinde yüksek lisans ve doktora eğitimini bitiremeyen araştırma görevlisinin görevinin sona ereceğini düzenlemiştir. Yüksek lisans ve doktora çalışmalarında yabancı kaynaklardan yararlanmak artık bir zorunluluktur. Aksi takdirde yapılan çalışmalar jüri tarafından eleştirilmekte ve başarısız sayılabilmektedir. Dolayısıyla yurtdışında araştırma yapmak, yüksek lisans ve doktora çalışmalarını hem süresi içerinde bitirebilmenin hem de gereği gibi bitirebilmenin gereğidir.  

YÖK kararı neticesinde, ÖYP li araştırma görevlileri, lisansüstü eğitimlerini yaparken yurtdışında araştırma yapma imkanını büyük ölçüde kaybedecektir. Yurtdışında araştırma yapmak isteyen bir ÖYP li eğer varsa kendi birikimini kullanmak zorunda kalacak veya borçlanma yoluna gidecektir. Oysa 50/d li diğer araştırma görevlilerinin ve 33/a lı araştırma görevlilerinin bu şekilde kısıtlanması söz konusu değildir[10]. Dolayısıyla YÖK kararı, eğitim öğrenim hakkını ihlal etmekte, bu hakkın eşitlik ve sosyal adalet gereğine aykırı olarak kısıtlandığı fiili bir durum oluşturmaktadır.

4-      YÖK Kararı Yetki ve Sebep Yönünden Hukuka Aykırıdır.

YÖK kararının dayanağı olan YK. 39. maddede aylıksız izin verilir şeklinde bir hüküm bulunmamaktadır. Kanun maddesi şu şekilde düzenlenmiş:

“Öğretim elemanları birinci fıkrada ve bu Kanunun 33 üncü maddesinde sayılan yurt dışına gönderilme halleri dışında mesleklerine ait hizmetlerde yetiştirilmek, eğitilmek, bilgilerini artırmak veya staj yapmak için Yükseköğretim Kurulunun teklifi üzerine Bakanlar Kurulunca üniversiteler itibariyle bir yılı geçmeyecek şekilde her yıl belirlenecek kontenjan ve süreler dahilinde yurt dışına gönderilebilecekleri gibi aynı amaçlarla dış burslara dayanılarak da gönderilebilirler. Belirlenen kontenjanların üniversiteye bağlı birimler arasında dağıtımı üniversite yönetim kurulunun kararı ve rektörün onayı, gönderilme ise ilgili yönetim kurulunun kararı ve rektörün onayı ile olur. Zorunlu hallerde yurt dışında kalma süresi ilgili yönetim kurulunun kararı ve rektörün onayı ile yarısına kadar uzatılabilir. Bunlar hak ve yükümlülükleri bakımından 657 sayılı Devlet Memurları Kanununa göre aynı amaçla yurt dışına gönderilenlerin tabi oldukları hükümlere tabi olurlar. Ancak, bunlara yapılacak ödemenin miktarı Devlet memurlarına yapılacak ödemeyi geçmemek üzere üniversite yönetim kurulunca daha düşük olarak tespit edilebilir. Öğretim elemanlarından kendilerine yurt dışı kuruluşlarınca burs veya ücret sağlananlar, görev yapacakları sürece Yükseköğretim Kurulunun belirleyeceği esaslara göre üniversite yönetim kurulunun kararı ile aylıklı veya aylıksız izinli de sayılabilirler.”

 

YK. 39. maddeye göre daha düşük ücreti üniversite yönetim kurulu belirleyebilir. Ancak yurtdışı burs alanlar YÖK’ün belirleyeceği esaslara göre üniversite yönetim kurulu kararınca aylıksız izinli sayılabilmektedir. Söz konusu kararda ise “ulusal burs ya da uluslararası burs kazanma ve ücretsiz izinli sayılma şartıyla” görevlendirme yapılabileceği öngörülmekte, dolayısıyla işlem yetki ve sebep unsuru yönünden hukuka aykırılık taşımaktadır.

 

5-      YÖK Kararı İle ÖYP’lilerin Korunması Gereken Haklı Beklentileri İhlal Edilmektedir

 

Haklı beklenti ; Genel ve soyut düzenlemelere güvenerek ve değişikliğe uğrayan düzenlemelere dayanarak bir hak elde etmeyi bekleyen bireylerin bu haklı beklentilerinin karşılanması hukuk devleti olmanın gereğidir. Bu beklentinin gerekçesi ise hukuk güvenliği ve idari istikrardır.

 Danıştay 10.Dairesi, idarelerin düzenleyici işlemleri değiştirme, kaldırma yetkisinin olduğunu ancak bu yetkinin kullanılırken kişilerin haklı beklentilerinin korunması gerektiğine şu şekilde hükmetmiştir[11]: “Haklı beklenti, yönetimin bir düzenleyici işlemine veya bir taahhüdüne veyahutta uzun süren bir uygulamasına güvenerek olsun, bireylerin çıkarlarına ya da lehlerine olan bir sonuca ulaşabileceklerini ümit etmeleridir.

İdareler, kendi görev alanlarını ilgilendiren yasa ve tüzüklerin uygulanmasını sağlamak üzere ve bunlara aykırı olmamak şartıyla, her zaman yönetmelik, tebliğ, genelge çıkarabilme ve bu düzenlemelerle, değişen koşullar dikkate alınarak, daha önceki düzenlemeler ile doğmuş bulunan objektif hukuki durumları, ileriye yönelik olarak yürürlükten kaldırma yetkisine sahip bulunmaktadırlar. Ancak idareler, bu konudaki yetkilerini kullanırken önceki düzenlemeler kapsamında kişilerin kazanılmış haklarını ve haklı beklentilerini korumak zorundadırlar. Bu durum, hukuk güvenliğinin ve hukuki istikrarın sağlaması açısından vazgeçilmez niteliktedir.

Davalı idarenin, tarım politikaları ile gıda güvencesi ve güvenliğinin güçlendirilmesi amacı dikkate alınmak suretiyle, çiftçilere hangi ürünler ve tarımsal faaliyetler nedeniyle destekleme yapılacağını ve ödenecek destekleme miktarını belirleme yetkisi bulunmaktadır. Bu kapsamda, davalı idarece ödenecek destekleme miktarlarının artırılması, azaltılması veya tamamen desteklemenin kaldırılması da mümkündür. Ancak, davalı idare bu düzenlemeleri yaparken ilgililerin haklarını ihlal etmeksizin haklı beklentilerini koruyucu düzenleme yapmakla yükümlüdür.

Dava konusu düzenlemeden önce yayımlanan 2006 yılı Genelgesi kapsamında dekar başına 250 TL olan destekleme miktarının, tarım politikaları ile gıda güvenliği ve kalitesi dikkate alınarak dava konusu düzenleme ile dekar başına 45 TL'ye düşürülmesi konusunda davalı idarenin yetkisi olmakla birlikte, önceki Genelge kapsamında destekten yararlanmak amacıyla başvuruda bulunan ve bu konuda haklı beklenti içerisinde olan çiftçilerin haklarını koruyucu ve gözetici biçimde düzenleme yapılması gerekmektedir. Bu yönüyle dava konusu düzenleme ile üreticilere ödenecek destekleme miktarları üreticilerin haklı beklentilerinin karşılanması amacıyla dikim tarihi esas alınmak suretiyle, daha önceki Genelge kapsamında dikim yapan çiftçilerin hakkını koruyacak nitelikte düzenleme yapılmadığından, dava konusu Genelge ve Bakan onayındaki hukuk güvenliğini zedeleyici nitelikteki eksik düzenlemede hukuka uyarlık bulunmamaktadır.

 

Yukarı da da ifade edildiği gibi ÖYP liler senet yüzlerce bin liralık senetler imzalayarak eğitime başlayabilmektedir. ÖYP lilerin bu denli yük altına girmesinin sebebi ise kendilerine vaat edilen imkanlardır. ÖYP liler yurtdışı araştırmasına giderken bir kısıtlamayla karşılaşmayacaklarına güvenmişlerdir. Dahası yakın zamana kadar bir engelle karşılaşılmadığını da yakinen gözlemleme imkanı bulmuşlardır. YÖK kararı ile getirilen kısıtlama bilinseydi bu mesleği tercih etmeyecek, en azından o senetlerin altına imza atmak istemeyecek pek çok ÖYP li bulunmaktadır. YÖK mezkur kararı ile ÖYP lilerin korunması gereken haklı beklentilerini ihlal etmiştir.

 

Diğer kararlar :

Danıştay 5. D., T.14.03.2006, E.2003/3647, K.2006/1140., www.danistay.gov.tr 

 

Yrd. Doç. Dr. M. Hanefi Bostan

                                                                                          Türk Eğitim-Sen

İstanbul İl Başkanı

 

 

 

 

 


 

[2] 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu, RG: 06.11.1981/17506.

[3] Yurtiçinde ve Yurtdışında görevlendirmelerde Uyulacak Esaslara İlişkin Yönetmelik,m.5/1-d,  RG: 07.11.1983/18214. Bu kuralın somut olarak ODTÜ’de uygulandığını görmek için bakınız, http://pdb.metu.edu.tr/oegretim-elemanlarinin-uzun-sureli-gorevlendirmeleri-ars-gor, Erişim: 21.04.2017.

[4] Öğretim Üyesi Yetiştirme Programına İlişkin Usul ve Esaslar Yönetmeliği, m.10/2: “ Bu Usul ve Esaslar gereğince yabancı dil yeterliliği sağlamak için verilen süreler ile Lisansüstü Eğitim ve Öğretim Yönetmeliği gereğince azami süre içinde çalışmalarını tamamlayamayan, ÖYP'ye devam etmek istemeyen, kadrosunun bulunduğu yükseköğretim kurumunda görevine başlamayan veya görevine başlayıp mecburi hizmet yükümlülüğünü yerine getirmeyen ÖYP araştırma görevlilerinin ilişikleri kesilerek haklarında taahhütname ve kefaletname senedi uyarınca işlem yapılır.”

[5] Pek çok yerde, fiilen fakültelerde ilgili oldukları alanlarda çalışan ÖYP liler, fakülte tarafından cari usulle alınan diğer araştırma görevlileri ile aynı işi yapmaktadır. Ancak bazı fakülteler, yapılan bu işler yanında enstitü ile ilgili yapılacak işlerde ÖYP li araştırma görevlilerini istihdam etmektedir. 

[6] Yurtiçinde ve Yurtdışında görevlendirmelerde Uyulacak Esaslara İlişkin Yönetmelik,m.5/1-d,  RG: 07.11.1983/18214. Bu kuralın somut olarak ODTÜ’de uygulandığını görmek için bakınız, http://pdb.metu.edu.tr/oegretim-elemanlarinin-uzun-sureli-gorevlendirmeleri-ars-gor, Erişim: 21.04.2017.

[7] Öğretim Üyesi Yetiştirme Programına İlişkin Usul ve Esaslar Yönetmeliği, m.10/2.

[8] Bu araştırma görevlileri de bazı hallerde senet imzalamaktadır, ancak çok büyük çoğunlukla taahhüt ve kefalet senedi düzenleyenler ÖYP liler olmuştur. Zira daha çok yeni kurulan üniversite ve fakültelere atanan ÖYP liler görevlendirme almak zorunda kalmış ve bu görevlendirmelere ilişkin senet imzalamıştır. Şu anda 50/d kadrosuna geçirilmelerine rağmen senetler geçerli kabul edilmektedir. (ÖYP Uygulama ve Esasları Yönetmeliği m.10/2).

[9] ÖYP nin ilk uygulamaya başlandığı zamanda yüksek lisans ve doktora çalışmaları için öngörülen destek ödemeleri gittikçe düşürülmüş, vadedilen yurtdışı dil eğitimi uygulanmamış, başta 33/a kadrosunda oldukları halde 50/d kadrosuna geçirilmiştir. Oysa ÖYP lilerin imzaladıkları taahhüt ve o taahhütlere ilişkin verilen yüzlerce bin liralık kefalet senetler vadedilen şartların sağlanacağı inancıyla düzenlenmiştir.  

[10] Yurtiçinde ve Yurtdışında görevlendirmelerde Uyulacak Esaslara İlişkin Yönetmelik,m.5/1-d,  RG: 07.11.1983/18214. Bu kuralın somut olarak ODTÜ’de uygulandığını görmek için bakınız, http://pdb.metu.edu.tr/oegretim-elemanlarinin-uzun-sureli-gorevlendirmeleri-ars-gor, Erişim: 21.04.2017.

 

[11] Danıştay 10. D., T.14.06.2011, E. 2007/5427., K.2011/2289., www.danistay.gov.tr  

 

Emoji ile tepki ver!

Bu Haberi Paylaş :

Etiketler :

Benzer Haberler
    0 Yorum
  • Yorumu Gönder
  • Diğer Yorumlar (0)