Velilerin çoğu, başka çare olmadığı için zorunlu olarak bu kurumlara yöneldi.
Ücret artışları alıp başını gidince de altından kalkamaz hale geldiler.
Bu yüzden kimi kaydını yenileyemiyor, kimi diplomasını alamıyor, kimi de sessiz sedasız okulunu bırakmak zorunda kalıyor!
Ve bu böyle gitmemeli!..
Batık bankalara ve şirketlere milyarlar akıtılırken, hemen her sektöre teşvik sağlanırken, eğitimin üvey evlat muamelesi görmesi düşünülemez, düşünülmemeli de!
Çünkü ortada, daha iyi bir gelecek için çırpınan anne babalar ve gençler var.
Onları kösteklemek değil, desteklemek gerekir.
Bu konuda yapılacak çok iş var ama nedense en son yapılması gereken en başında yapılıyor.
Yani öğrenciler anında kapı önünü konuluyor.
Bindiği dalı kesmek diye buna denir!
Devletin üzerindeki eğitim yükü çok fazla.
Tek başına altından kalkması mümkün değil.
Parası olanların gidip paralı okullarda okuması, olmayanlara da devletin en iyi şekilde eğitim vermesi, birçok ülkenin başarıyla yürüttüğü bir sistem.
Ama biz bunu bir türlü başaramıyoruz.
Çünkü kafamız karışık.
Neden sorusunun cevabına geçmeden önce isterseniz, son günlerde, yüzlercesi gelen mektuplardan birini hep birlikte okuyalım:
“Oğlum K. Üniversitesi’nde, 2. sınıfta okuyor.
Öğrenim ücretini, geçen sene, zar zor, borç harç ödedim ama bu sene daha düşük bir maaşla çalışmak zorunda kaldığım için okul taksitlerini ödeyemiyorum.
Bu yüzden, oğlumu 2. dönem okula almayacaklarmış.
Ne olur bir yol gösterin!
Bunun bir çözümü yok mu?
Burs için kime gitsek, kapılar yüzümüze kapanıyor.
Devlet bu konuda devreye giremez mi? Ayrıca, malum, Emeklilikte Yaşa Takılanlar (EYT) mağduruyum yoksa oradan gelen parayla taksiti rahatça ödeyebilirim.”