Öğrencilerin hayatlarını etkileyen bu yarışta, kaygı yaratan en büyük nedenin, ailelerine karşı hissettiği sorumluluk duygusu olduğunun altını çizdi.
Psikolog Ayşe Sena Sarı, öğrencilerin yükselen kaygı eşiğinin sınavdaki başarıyı olumsuz etkilediğini söyledi. Hayatı etkileyen bir yarışta olmanın, herkes için kaygı yaratabileceğini belirten Sarı; sorunun temelinde “Anneme babama ne derim?”, “Hayatım mahvolur.”, “Akrabalarımın/öğretmenlerimin karşısına nasıl çıkarım?” vb. kaygılar olduğuna dikkat çekti.
Beklentiler Gözden Geçirilmeli
Açıklamasında ailelerin kaygılarına da değinen Sena Sarı, ailelerin çocuklarına yaptığı yoğun yatırımların, emeklerinin alınması isteğini normal karşılarken, olumlu bir benlik gelişimi amacını ve ergenlik sürecini göz önünde bulundurmaları gerektiğini de söyledi. Çocukların bu kaygılı süreci sağlıklı atlatabilmeleri için ebeveynlerin yapabilecekleri şeyler olduğunu belirten Sena Sarı, bunlardan en önemlisinin, kaygılı bir çocuğun karşısında kaygısını anlayan bir ebeveyn figürü yaratmak olduğunun altını çizdi.
Annem Babam Ne Düşünüyor?
Özellikle TEOG gibi yüksek başarı odaklı genel değerlendirme sınavlarına hazırlık sürecinde, öğrencilerin, anne babalarının beklentilerine yanıt vermekle ilgili kaygılar taşıdıkları gözleniyor.
Örneğin; Erkan Ulu Özel Ortaokulu 8. sınıf öğrencileri ile gerçekleştirilen “Annem Babam Ne Düşünüyor?” anketinde yer alan “Annen baban sence sınav kaygını arttırıyorlar mı?” sorusuna öğrencilerin %30’u HAYIR, %16’sı EVET, %45’i BAZEN, %10’u SIK SIK yanıtını vermiş.
Bu sonuçların ortalamada sağlıklı sınırlarda olduğunu belirten Psikolog Ayşe Sena Sarı, bu verilerden de hareketle, TEOG öncesi velilere şu önerilerde bulundu:
Hayatın amacından uzaklaşmayın!
“Hayatın amacı kendi kendine yetebilen ve yaşamından mutlu olabilen bireyler olabilmek. Sınav, bu yolda sadece bir araç. Bunu amaç haline getirmek yürünecek diğer yollar için oldukça tehlikeli. Bu süreç kariyer planı olarak ele alınmalı. Dolayısıyla seçenek çok. Burada asıl hedef bir okuldan ziyade çalışma alışkanlıkları kazanmak ve hedeflenen kazanımın bu çalışma süreci olduğunu unutmamak. Bu gerçekleştiğinde sonuç kendiliğinden geliyor. Çocuğun asıl sorumlu olduğu kısım ders çalışma hedeflerinin gerçekleşmesidir.
Sınava oldukça az bir zaman kaldı. Bu süreçte ebeveynler eğer sakin kalamıyorsa pasif dinlemeden öteye geçmemeliler. Hiçbir zaman çocuğun kaygı duyduğu durumlar hafife alınmamalı ya da yoğun çözümler sunulmamalı. Çocuğun çözüm önerisi sorulmalı ve birlikte değerlendirilmeli.
Beslenme ve nefes egzersizleri bu noktada en büyük destekçilerimiz.
Son zaman kaygının yükselmesi, öfke patlamaları çok doğal, ancak bedensel semptomlara (titreme, mide bulantısı, kusma, ishal, deri döküntüleri, aşırı uyku/uykusuzluk vb.) dönen bir durum varsa mutlaka okul rehberlik servisinden ya da klinik bir uzmandan yardım alınmalı.
Günlük 10 dakikalık nefes ve esneme-gevşeme egzersizleri de vücudun adrenalini kullanması sebebiyle oldukça etkili olabilir. Ergenlik dönemindeki bireyler kurallara karşı gelme eğilimindedirler. Zorundalık ve kesinlik ifade eden söylemlerden de kaçınılmalı.”
Motivasyon mektubu yazdılar.
Sarı; Erkan Ulu Özel Ortaokulu’nda öğrencilerin kaygılarını yönetmelerine yönelik yaptıkları çalışmaları da şöyle belirtti:
Bir okul geleneği olarak, mevcutta 7. sınıfa giden, gelecek senenin TEOG adayı öğrencilerimiz de şu an 8. sınıfa giden öğrencilerimize motivasyon mektupları yazdılar ve bunlar veli mektuplarıyla birlikte panolar aracılığıyla 8. Sınıf öğrencilerimizle paylaşıldı.