Son yıllarda başta ekonomik zorluklar olmak üzere, hukuk, özgürlükler ve eğitim kalitesi alanlarında ülkemizin yaşadığı sorunlar nedeniyle yetişmiş ya da potansiyeli olan gençlerimizi yurt dışına kaçırıyoruz. 10 yıl öncesine kadar en azından üniversiteyi burada okuyan gençlerimiz şimdi lise biter bitmez eğitim hayatına başka bir ülkede devam etme kararı alıyor.
Önümüzdeki yıllarda imkan olması durumunda orta hatta ilkokul düzeyinde gidişler de görebileceğiz. Bunun ülkemiz adına çok büyük bir sorun olduğunu belirtmeye bile gerek yok. Kaybettiğimiz yetişmiş insan gücüne bir de hızla yaşlanan nüfusu ve doğum oranlarının azalmasını eklersek orta-uzun vadede hem ekonomik hem de sosyal anlamda daha karmaşık sorunlar yaşayacağız.
Ülkemizde uygulanan göç politikası da ne yazık ki en başından itibaren yanlış kurgulandığı için hiçbir ihtiyaca cevap vermiyor. Gelenlerin çoğu eğitimsiz, niteliksiz ve maddi zorluklar yaşayan kitleler. Bu durumda zaten çok düşük olan asgari ücretin bile altında çalışmaya hazır milyonlar iş piyasasına çoğunlukla kaçak yollarla katılıyor ve bu durum hem ülkemiz vatandaşlarının daha fazla işsiz kalmasına hem de devasa bir sömürü düzenine yol açıyor.
Bu noktada geçtiğimiz mart ayında AB'nin iş gücü piyasası, sektörel bazda ihtiyaç analizi ve eğitim hedefleri konusunda başlattığı yeni 'Beceriler Birliği' projesinden bahsetmek istiyorum (Euro News). Belki ülkemizi yönetenler için de bir örnek olabilir;
"Beş işletmeden dördü ihtiyaç duydukları doğru beceri setine sahip çalışanları bulmakta zorlanıyor. Özellikle inşaat, ticaret, ulaştırma ve bazı sağlık meslekleri gibi önemli sektörlerde AB genelinde 40'tan fazla meslekte açık var", Avrupa Komisyonu'nun sosyal haklar, beceriler ve kaliteli istihdamdan sorumlu Başkan Yardımcısı Roxana Mînzatu, Strazburg'daki Avrupa Parlamentosu'nda bu açıklamayı yaptı.
Özellikle inşaat, BT, ulaştırma ve sağlık sektörlerinde 42 meslekte açık olduğu belirtilirken AB ülkelerinin 2050'ye kadar her yıl düzenli olarak çalışan kaybedeceği ve farklı sektörlerde olanlar, yapay zeka ve robotizasyon nedeniyle ihtiyaç duyulacak beceri türünde hızlı bir değişiklik olacağı Avrupa Mesleki Eğitim Geliştirme Merkezi'nin (Cedefop) beceri ve işgücü piyasası uzmanı Ilias Livanos tarafından belirtildi.
AB buna göre yeni yol haritasını belirledi: Avrupa yürütme organı, eğitimi ve dolayısıyla Avrupa'nın rekabet gücünü artırmak amacıyla 5 Mart'ta yeni bir girişim olan Beceriler Birliği'ni başlattı.
Bu yaklaşım temel olarak dört ana sütuna dayanmakta. Eğitim ve öğretime yatırım yapmayı, mesleki yeniden eğitimi teşvik etmeyi, öğrencilerin ve çalışanların hareketliliğini desteklemeyi ve AB'yi yabancı çalışanlar için daha çekici hale getirmeyi önermektedir.
Komisyon, somut olarak, örneğin şirketlerin "işlerini kaybetme riskiyle karşı karşıya olan kişileri işe almalarına veya eğitmelerine yardımcı olmak" için "beceri garantileri" başlatmak istiyor.
"Avrupa'yı Seç" adlı bir diğer öncü proje ise üçüncü ülkelerden AB'ye vasıflı işçi çekmeyi amaçlıyor.
Avrupa yönetimi ayrıca yabancı öğrencilere vize desteği sağlamak, çalışanların eğitim ve yeniden eğitimini desteklemek için beceri paktını güçlendirmek ve 'Erasmus+' değişim programını daha erişilebilir hale getirmek istiyor.
Özetle AB önümüzdeki dönemde cazibe merkezi olma konumunu daha da artırmak istiyor. Burada Çin, Orta Doğu ülkelerine karşı finansal avantajın yanı sıra özgürlükler ve sosyal haklar konusunda farklılık yaratmak istiyor. Ülkemize olan ya da olacak etkileri ise ne yazık ki daha fazla eğitimli insanımızın kaybıyla sonuçlanacak gibi duruyor. Hızlıca çıkarmamız gereken dersler ve alınması gereken kararlar var;
1. Derhal kısır siyasi tartışmalardan çıkıp asıl gündemimiz olan eğitim, rekabet gibi konulara yönelmek.
2. Şu aşamada maddi olarak avantaj sunmamız imkansız ama en azından daha demokratik ve özgür bir ortam sağlayarak hem kendi gençlerimizi kaybetmemeli hem de farklı ülkelerden nitelikli beyin göçü çekebilmeliyiz.
3. Eğitim düzeyini iyileştirmeli, sadece bir kısım gencimizin değil tamamının iyi eğitim almasını sağlamalıyız. Bu noktada daha önceki yazılarımda üzerinde sıkça durduğum temel becerileri tekrar hatırlatma isterim: Her öğrenci en az 1 yabancı dili C1 düzeyinde öğrenmeli, müzik ve sanat konularında en az 1 beceriye sahip olmalı, spor yapmalı, BT konusunda temel bilgiye sahip olmalı, 21. yüzyıl yetkinliklerini bilmeli (merak edenler lütfen daha önceki yazılarımı okusunlar).
Ülke olarak kaybedecek zamanımız yok. AB sistemine atıf yapmamın nedeni belki bizde uzun vadeli planlar yapma konusunda adımlar atabiliriz. Ülkemizin 10-20-50-100 yıllık süreçler içerisinde iş, ekonomi ve eğitim başlıklarında projeksiyonlar yapılmalı ve tüm planlamalar bu çerçevede yapılmalıdır. Bu zor değil sadece bir iradenin bu konuda karar verip adım atması gerekli. Bu önümüzdeki dönem en önemli beklentilerimiz içindedir.
Yazımı çok değerli rahmetli Mario Levi Hocamla olan bir anımla bitirmek istiyorum. Derslerimizden birinde sınıfa 'bir ülkeyi ele geçirmek isteseniz ve sadece 1 konu/alana hükmetme hakkınız olsa o ne olurdu' diye sormuştu. Sınıftan orduya hükmetmekten tutun, iç işlerine, ekonomiden tarıma kadar çeşitli yanıtlar verilmişti. O ise hayır sadece eğitimi ele geçirmeniz gerekir. Eğitim elinizde olursa olumlu ya da olumsuz 1-2 nesil sonra dilediğiniz toplumu yaratabilirsiniz demişti.
Gelecek nesilleri güzel ve ahlaklı yetiştirmek umuduyla herkese iyi bir hafta dilerim.