MEB’DE YAPILAN REKLAM VE İLAN İNCELEMELERİNİN AMACI NE OLMALI?

Ticaret Bakanlığı faaliyet alanlarını, adını, unvanını, ortaklarını vb. görüp sana şirket kurma izni veriyor.
Kurduğun bir şirketin faaliyet alanlarına, inşaat, yurt içi ve yurt dışı ticaret, imalat, eğitim, öğretim, danışmanlık ve benzer alanlar var. Ticaret Sicilinde şirket ana sözleşmen yayımlanmış, Ticaret Bakanlığı izni vermiş, Türkiye Ticaret Sicili Gazetesinde ana sözleşmen, şirketin unvanı, ortakları yayınlanmış olsun.

Bu şirketin eğitim ve öğretim alanında okulu, kursu, danışmanlık faaliyeti yürütmek isterse faaliyet alanına uygun binayı tutar, Milli Eğitim Bakanlığının Kanun, Yönetmelik ve Standartlar Yönergesinde istediği koşulları yerine getirerek MEB'e başvurur.

Bu başvuruda açacağı okulun, kursun ya da danışmanlık merkezinin adı MEB Mevzuatına göre Türkçe ve anlamlı olmalıdır. Bunu da yaptık. Ama şirketi adı (unvanı) yabancı bir dilde olsun. MEB şirketi ve adını kurucu olarak kabul ediyor. Buraya kadar güzel.

Kurum açma aşaması aylar sürüyor. Binaydı, öğretmendi, araç-gereçti derken girişimci varını yoğunu ortaya koyarak bunu da yapıyor. Bakanlıktan izni alıyor. Bu izinde şirketin (kurucunun) adı yabancı, Bakanlığın verdiği isim ise Türkçe. O da tamam. Kurum resmi adını, tabelasını, yazışmalarını, programlarını Türkçe adına uygun yapıyor.

Gel gör ki bu şirket reklam, ilan vermek istedi. Bu reklam, ilan, afiş ya da herhangi bir yerde yabancı isimli şirket adını kullansın. MEB Mevzuatına göre bürüt asgari ücretin beş katı para cezasına çarptırılıyor. Şirketler buna da razı. Ama ikinci tekrarında bürüt asgari ücretin yirmi katı, üçüncü tekrarına kuruma tamamen kapatma cezası veriliyor. Bu şirkete ya da kurucu şahıssa şahsa üç yıl bir daha eğitim kurumu açma, ortak olma vb. ceza getiriliyor.

Şimdi elimizi, vicdanımız koyup düşünelim. Bu şartlarda hiç bir müteşebbis parasını eğitim alanına yatırır mı? Amacımız ne? İstihdamı sağlamak değil mi? Eğitimimizin çağdaş gidişi izleyerek eğitimde örnek almamız gereken ülkeler seviyesine gelmek, hatta onları geçmek için ne yapmalıyız diye mi çalışmalıyız. Amacımız üzüm yemek mi? yoksa bağcıyı dövmek mi? Hatta onu yok etmek mi? bilemiyorum.
 
 
Metin ÇANGA
Emekli Maarif Müfettişi