Sevgili genç, önemli bir sınavı geride bıraktın, artık üniversitelisin, yeni bir dünyaya coşkuyla “Merhaba!” diyorsun.
Kim bilir belki mutlu, heyecanlı, coşkulu, belki de ürkek, korkak, endişelisin.
Yeni hayaller, yeni umutlar ve pek çok beklenti içindesin.
Bir tarafta, kendi kimliğini bulma, ulusal ve evrensel değerlerle yakından tanışma, parlak başarılar, tiyatro, sinema, sergi, konser gibi sosyo-kültürel renkli bir hayat, eğlence, özgürlük… Diğer tarafta dalgalı denizler, fırtınalı limanlar, uzun, karmaşık yollar, zor yokuşlar, sarp uçurumlar seni bekliyor.
Kendini keşfedeceğin, kendini yönetmeyi öğreneceğin; dinamik, renkli ve heyecanlı bir dünyada mutlu ve başarılı olmanı dilerim.
ÜNİVERSİTE SINIRSIZ ÖZGÜRLÜKLER DİYARI DEĞİL
Unutma; üniversite, çoğu öğrencinin hayalini kurduğu sınırsız bir özgürlük dünyası değil.
Bu yeni dünya, sakinlerine çoğu zaman kendi sorumluluğunu almayı öğretir.
Sen şimdi, karışık duygular içindesin.
Umarım endişe ve korkuların yersiz, başarı ve mutluluğun tarifsiz olur.
Umarım üniversite hazırlık döneminde çok yara almamış, büyük baskı yememiş, yığınla soru birikmemiştir.
İyi bilirim ben o başarı merkezli ailelerin korkunç baskısını.
İyi bilirim bazı okulların yanlış metotlarını…
Eğer sorunları öteleyip çözümü, üniversiteye yerleştikten sonraya bıraktıysanız, çok daha dikkatli olmalısınız.
DEVLETE, YETKİLİLERE ve YETİŞKİNLERE DÜŞEN GÖREV
Peki, gençlerin bu zorlu yolculuğunda ebeveynlere, devlete, yetişkin ve yetkililere düşen görev nedir?
Kocaman okullar kazanan bu gençlerin bir kısmı, ne yazık ki türlü maddi sıkıntı içinde olacaktır.
Belki bu genç beyinler, büyük hayal kırıklıkları içinde büyük kâbuslar yaşayacaktır.
İmkânsızlık ve ilgisizlik, bu gençleri hayattan soğutacak belki hayatlarını karatacaktır.
Oysa bu gençler değil mi geleceğimiz?
Bu gençler değil mi güzel ülkemizin aydınlık ufku olmasını beklediğimiz nesil.
YALNIZLIK, ÇARESİZLİK…
Sevgili genç, umarım size anne baba olacak devlet, sizi ilgi ve sevgiyle kucaklayacak, bağrına basacak vakıflar ve STK’larla karşılaşırsınız.
Dilerim sizin gibi milyonlarca gencin endişesini, korkusunu, çaresizliğini ranta dönüştürmeyi planlayan insafsızlarla karşılaşmazsınız.
Üniversitede kendisini yalnız hisseden, toplumun kendisine güvenmediğini sanan, toplumsal ağır baskıya inanan, evde yalnız kalmaktan sıkılan, karşı cinsten arkadaş bulamamakla yakınan ve ruh sağlığı bozulan adeta sorunlar yumağı bir gençlik istemiyorsak yetişkinler ve yetkililer konuyu sahiplenmeli, elini taşın altına koymalı.
GENÇLİĞİMİZ BU GİRDAPTA BOĞULMASA
Bu yolda yalnız değilsin sevgili genç, bak devletin, maddî, manevî her konuda yanında, sen asla endişe etme!
Sen, kazandığın okulun hakkını vermeye, gereği gibi sosyalleşmeye, kendini en iyi şekilde hayata hazırlamaya, güzel ülkenin aydınlık ufku olmaya odaklan.
Sen, dert etme okul masraflarını, barınma ve diğer harcamalarını…
Biz yetkililer ve yetişkinler çok iyi biliriz senin donanımlı yetişmenin bu ülkeye katkısını.
Sen rahat ol, biz varız! diyebilmeyi ne kadar çok isterdim.
BU GENÇLER ÜLKEDEN KAÇARSA
Eğer üniversite gençlerinin sorunlarını çözmeye yönelik acil çalışmalar yapılmazsa gençler, sadece bireysel hedefleri üzerinde yoğunlaşacak hatta başka bir ülkede yaşamanın yollarını arayacaktır.
Ne yazık ki eğitim ve ekonomik açıdan birçok sorunla yüzleşen gençler, yurt dışında yaşamayı hedef haline getirecektir.
Üniversiteli gençlerin bu en üretken dönemlerinde gençlerin enerjisinden, onların yaratacağı dinamizmden yeteri kadar faydalanamamak, ülkemiz için “muasır medeniyet” yarışında yaya kalmak olacaktır.
TEMENNİ
Üniversite hayaliyle yollara düşen milyonlarca pırlanta gencin, bu yeni dünyada, bu girdaplı hayatta mutsuz olmaması, umutsuz kalmaması temennisiyle.
