adscode
adscode

EĞİTİMDE ÖĞRENİLMİŞ ÇARESİZLİK NEDİR VE KALICI ÖĞRENME ADINA NASIL BAŞ EDİLİR?

Peki başlıktan da yola çıkarsak, nedir bu öğrenilmiş çaresizlik? 

ozkangogercin@outlook.com




Kişi bir konuda sürekli denemesine rağmen başaramaz ve inancı azalırsa, psikolojik olarak hiç başaramayacağını düşünür ve bu düşünce tipini benimser. Bu da onun sıkıntı yaşadığı konu ile ilgili motivasyonunu söndürür ve koşulsuz kabul etmesine yol açar. 

 

Peki eğitimde bu durum ile nasıl karşı karşıya geliriz? 

 

Mesela, matematik dersinden pay biçelim. Öğrenci ne kadar çalışsa da, sınavdan başarısız sonuçlar aldıkça, matematiğe karşı olan sevgisi azalır ve başarı inancı biter. Nasıl olsa başaramayacağım diyerek derse amaçsız gelir ve kendini geliştirmek adına da adım atmaz. 

 

O zaman, şöyle bir soru sorsak; öğrenciyi derslerden ve başarıdan uzaklaştıran düşünceleri midir, yoksa ona dayatılan öğrenme ve düşünme biçimi midir? 

 

Bence kesinlikle ikinci seçenek. Okullarımızda öğrencilerimize ne yazık ki, deneme-yanılma yöntemini tam anlamıyla sunamıyoruz. Her dersin değerlendirmesini sınava bağlıyoruz, ve not üzerinden onları değerlendiriyoruz Sınav, evet bilgiyi ölçen bir araç ve öğrenci de sınavı olduğu dersi de tabir yerinde sallamamazlık yapmıyor. 

 

Fakat uygulanan her sınav ile kalıcı öğrenme adıma da ciddi bir adım atılmıyor. Öğrenciler, not odaklı bir sistemde dersi geçmeye odaklanıyor. Notlarda düşük geldiği zaman, birçok öğrenci belirttiğim “öğrenilmiş çaresizlik” psikolojisine giriyor ve dersten kopmalar yaşanıyor.

 

İşte bu sebeple;

 

-Her bireyin ayrı bir karakter olduğu unutulmamalıdır. Onları sınav ile sınıflandırmak yerine, konuları günlük yaşama daha entegre ederek. ortak ve kalıcı bir paydada hareket etmeleri sağlanmalıdır. 

 

-Onlara daha çok deneme ve yanılma yöntemi verilerek, başarıya ulaşma anlamında destek çıkılmalıdır. Öğrenciler yanlış yapmaktan korkmamalı, gerekirse yanlışı yapa yapa doğruya ulaşmalıdırlar. Öğrenilmiş çaresizliğin en önemli sebebi ise yapılan yanlışların kişide bıraktığı olumsuz etkidir. Halbuki öğrenci asıl baz alınması gereken nokta; doğru ya da yanlış, öğrendiklerini uygulama adına bir çaba olup olmadığıdır. 

 

-Belirttiğimiz deneme ve yanılma ile, dersler daha keyifli geçecektir. Öğrencinin dersten kopmasına neden olan durumlardan birisi de sürekli dinleme ve pasif durumunda kalmasıdır. Öğrenci ne kadar aktif olur ve düşüncelerinin karşılığı olursa, derse katılımı ve öğrenmesi de daha çok ve kalıcı olacaktır.

 

-Tabii, biz bu konuda okuldaki eğitime değinirken, aile içi eğitimi de göz ardı etmememiz gerekiyor. Aileler çocuklarına ne kadar deneme ve keşfetme şansı verirse, okulda da bu yöne açık bir öğrenci profili olacaktır. Siz bu konuda çocuğunuzu desteklemezseniz, okulda ne kadar imkan olursa olsun, öğrenci verileni almaya açık değilse, adaptasyonu da zaman alacaktır. Bu yüzden, siz ailelere tavsiyem, çocuğunuz birşey yapmak istediği zaman, engel olmayın teşvik edin. Doğru ya da yanlış, kendi başına yapmasının hazzını ona hissettirin. Ve de olumlu sözlerle, onları ileriye doğru daha da cesaretlendirin.

 

Eğitim ve Öğretimin her zaman hak ettiği yerlere gelmesi ve kalıcı olması dileğiyle...


Emoji ile tepki ver!

Bu Yazıyı Paylaş :

Etiketler :
    1 Yorum
  • Yorumu Gönder
  • Diğer Yorumlar (1)