adscode
adscode

TOPLUMA İYİ BİR HUKUKÇU , DOKTOR YA DA MÜHENDİS KAZANDIRMANIN İLK YOLU, BAŞARI SIRASI BARAJI MI KOYMAKTIR?

Üniversite sınavına artık sayılı günler kaldı. Heyecan gitgide artıyor. Sonrasında ise, yoğun bir tercih dönemi öğrencileri bekliyor.

ozkangogercin@outlook.com




Üniversite sınavına artık sayılı günler kaldı. Heyecan gitgide artıyor. Sonrasında ise, yoğun bir tercih dönemi öğrencileri bekliyor.

Eğer bir öğrenci, bütün sene emek gösterip bir sınava giriyorsa, yeterli puanı aldığı takdirde istediği bölümü tercih etme hakkına da sahip olmalıdır.

Ancak bazı bölümlerde uygulanan taban başarı sırası barajı sebebiyle, ne yazık ki tüm öğrenciler tercih edemiyorlar.

Peki bu bölümler nelerdir?

Hukuk, tıp fakültesi, bazı mühendislik programları, mimarlık, öğretmenlik ve psikolojik danışma ve rehberlik programları. Eczacılık ile ilgili de baraj sınırı getirilmesine dair bir talep var ama henüz listeye eklenmiş değil.

Görüldüğü üzere ,saymış olduğumuz programlara, ortalamaya göre daha yüksek puan alan öğrenciler yerleşiyor. 

Madem başarılı öğrenciler yerleşiyorsa neden baraj sınırı getiriliyor?

İşte burada devlet ve vakıf üniversite arasındaki makas ortaya çıkıyor. Önceden, aynı bölümü devlet de daha yüksek puanlı bir öğrenci kazanırken, vakıf üniversitesinde ise daha düşük puanlı bir öğrenci kazanabiliyordu. Yani, doğal olarak maddiyat ön plana çıkıyor. Artık,  yeterli yetkinliğe sahip olmayan öğrencilerin, bölüm kalite ve mezuniyet derecelerini olumsuz yönde etkileme olasılığından dolayı, bu bölümleri her öğrencinin tercih etmesine izin verilmiyor.

Peki, 190bininci aday hukuk fakültesini seçebilecek yetkinliğe sahip ise, 191bininci aday bu yetkinlikten çok mu uzakta?

İşte bu noktada, bu başarı sırası barajının hangi kriterlere göre belirlendiği konusunda ise net bir açıklama yapılması gerekiyor. Sınava her sene yüzbinlerce öğrenci girdiği için, başarı sıraları yıldan yıla değişkenlik gösterebiliyor. Yani her sene 190bininci olan aday, birebir aynı puan ve başarıya sahip olamayabiliyor. O yüzden burada net bir başarı sırası barajı koymayı ben çok gerçekçi bulmuyorum. Ayrıca, bütün bir yıl emek gösterip, gönlündeki mesleği baraj sebebiyle tercih edemeyen öğrencilerin ise büyük haksızlığa uğradığı kanaatindeyim.

 Gerçekçi olmak gerekirse, nasıl bir yol ve yöntem izlenmesi gerekiyor ?

Yazımın ilk girişinde belirttiğim gibi, yeterli puana sahip bir öğrencinin, ne olursa olsun, istediği bölümü tercih edebilmelidir. Belirtilen programlara sınır koymak, günü kurtarmaktan öteye gitmemektedir. Madem, yetkin olmayacak öğrencinin bölüme kabul edilmesi uygun görülmüyor, bunun ölçütü sadece sınavda aldığı puan olmamalıdır. Ülkemizde her öğrenci, aynı imkanlar dahilinde eğitim görememektedir. Yaşadıkları çevre ve kültür dolayısıyla da bireysel farklılıklara da sahiptirler. Belki de, aldığınız öğrenci değil de, elediğiniz öğrenci, daha başarılı bir performans sergileyecektir. O yüzden, tıpkı özel yetenek sınavlarında olduğu gibi, öğrencinin yetkinliğine üniversitenin uygulayacağı mülakat ile karar verilebilir. Böylece, aldığı puandan belki de daha fazlasını verecek öğrenciler, hem üniversiteye, hem de ilerde mesleğe en baştan kazandırılmış olur. Ancak, dediğim olay, mevcut ülke şartlarında zor olduğu için, eleme sistemi ile üniversiteye yerleştirmeye devam ediyoruz. Belki de, kazanacağımız birçok değeri de , göz göre göre kaybetmeye de….

Peki mevcut şartlarda iyileştirmek için neler yapılabilir?

Şimdi bu noktada öğrencinin gözünden bakabildiğimiz kadar, hem ÖSYM, hem de üniversite gözünden bakmamız gerekir. Öğrencinin evet ,tercih etme hakkı olmalı, ancak diğer taraftan da bölüm ağırlığını kaldırabilecek ve kaliteyi arttırabilecek öğrenciler ile bu değerli bölümler de dolmalı. Burada her iki tarafa da hak vermemiz gerekiyor.  Ancak; hangisi bir adım önde derseniz, ben ne olursa olsun, öğrencinin tercih hakkının elinden alınmamasından yanayım. Eğer ki biz öğrencilerimizi böyle bir eleme sistemine mecbur bırakıyorsak, eğitime başladığı ilk andan itibaren, gerek eğitim kurumları, gerek aileler olarak, bilinçli, farkındalığı yüksek, kendilerine seçme misyonu yüklenmiş öğrenciler yetiştirmemiz boynumuzun borcudur. ÖSYM ve üniversite tarafında ise, tam anlamıyla akredite edilmiş, tüm öğrenci profillerine açık akademik programlar açılmalı, mevcut programlar ise sürekli güncellenerek günümüze ve geleceğe hitap etmelidir. Bu ülkenin daha çok hukukçuya, mühendise, mimara, öğretmene ihtiyacı vardır ve daha da olacaktır. Başarı sırasına baraj koymak, başarıya da baraj koymaktır.

Yeter ki, biz öğrencilerimizin değerini bilelim, içindeki istek ve heyecanlarına ket vurmayalım, aksine yaratıcı projeler ile destekleyelim.

Kısacası, onlar bir istesin, biz bin verelim..

Unutmayın;

Bir ülkenin geleceği gençliğin elinde, gençliğin geleceği ise eğitimin kalbindedir.

 


Emoji ile tepki ver!

Bu Yazıyı Paylaş :

    0 Yorum
  • Yorumu Gönder
  • Diğer Yorumlar (0)