adscode
adscode

Eğitimin Ufku da Değişecek mi?

sevketgedik@gmail.com




Eğitim dünyasının başına Sayın Ziya Selçuk’un getirilmesinden bu yana eğitimin tüm paydaşları arasında son derece olumlu rüzgarlar esmeye; tatlı, umutlu, “hakkaniyetli”, beklentilerin yarattığı yumuşak bir örtüyle tüm eğitim camiasının üstü yavaş yavaş örtülmeye başlandığı gözle görülür bir durum. Böyle düşünmekte ve hissetmekte haklılar, haklıyız!

Uzun, çok uzun yıllardır çarkların başına bir eğitimci geçmediği gibi; yapılan yapılacak olan icraatlar konusunda da eğitimcilere pek danışıldığı söylenemez. Bu yüzden daha düne kadar eğitim alanında yapılan eleştirilerin ağırlıklı kısmını şöyleydi: Ben yaptım oldu anlayışıyla eğitim yürümez, deniliyordu. Hatta “eğitim sistemimizdeki en büyük eksiklik eğitim ve sistem” diyen, sosyal medyada kimilerine ironik, kimilerine trajik gelebilecek paylaşımların ardı arkası kesilmiyordu.

Şimdi bu durum tersine dönmüş ya da dönecek gibi görünüyor. Ziya Selçuk’un Milli Eğitimin başına gelmiş olması müthiş olumlu ve iyimser bir hava yarattı. Kabul, bu önemli bir fırsattır. Ben iyimserim ama çok iyimser olanlardan değilim. Sebebini söyleyeceğim ama öncelikli olarak şunu belirtmeliyim ki bu “umutlu olamama hali” asla sayın Ziya Selçuk’un şahsından kaynaklı değil. Ziya Hoca’dan (sayın bakanın böyle söylememe izin vereceğini umarak) bizzat ders almadım ama kitaplarından çoğu zaman yararlandım, yürüttüğü birçok çalışmayı ilgiyle takip ettim, seminer videolarını izledim, TEDMEM’de koordine ettiği projeler ve yayınlar bakış açımı geliştirdi, işin mutfağını bir nebze olsun anlamamı sağladı. Yani eğitimcilerin deyişiyle: “Mumun ışığından mümkün olduğunca yararlanmaya çalıştım.”

Öte yandan yeni sistemle beraber geçilen yeni hükümet sisteminin kurucu unsurlarının da bu hükümeti kurarken ve Ziya Hoca’ya bakanlık görevini verirken sistem başarısız olsun diye bu adımları attıkları asla düşünülemez. Fakat dikkatli bakan bir çift göze, işittiklerini doğru algılayan kulaklara ve perdenin arkasını görmeye çalışan kıvraklıkta bir zihne sahip olup da birazda tecrübe sahibi her insanın ve eğitimcinin kolaylıkla görebileceği gibi, eğitim sisteminde başarıya ulaşmanın yolu (sadece) yönetim kadrolarını değiştirmekten geçmiyor. Eğer böyle başarı yakalansaydı dünyanın en başarılı ülkesi biz olurduk. Çünkü 2000’li yıllardan bu yana ülke olarak bakan değiştirme hızımız iki yılda bir bakan…

Eğer şimdi yakalanmış olan bu heyecan dalgasıyla birlikte;
  • Uzun vadeli planlamalarla birkaç kuşak ötesi görülmeye çalışılmazsa,
  • Parmağımızı şaklatıp hadi bunu da değiştirelim anlayışından vazgeçilmezse,
  • İnsanlara yani tüm topluma (çünkü nüfusun tamamı eğitimden etkilenir) yarına güvenle bakma duygusu kazandırılmazsa,
  • Okullar güvenle, severek ve isteyerek gelinen, keyifli zaman geçirilen, öğrenmenin ve öğretmenin verdiği mutluluğu üreten mekanlar haline getirilmezse,
  • Mesleğine layık olmayı, meslek etik kurallarına göre davranmak öğretmenlerin temel ahlaki duruşu haline getirilmezse,
  • Rekabetin değil, kişisel gelişimin; yarışmanın ve çekişmenin değil, kol kola yürümenin ve dayanışmanın önemli olduğu tüm eğitim camiasına anlatılmazsa,
  • Okulların mesai harcanan bir mekân olmaktan çıkarılıp, yaşamımızın önemli bir bölümünün geçtiği, bize ait bir alan olduğu algısı yaratılamazsa,
  • Eğitimin bir nesli şekillendirme işi olduğu bilinciyle, ciddi bir sosyal sorumluluk gerektirdiği her daim aklımızın bir kenarında tutulmazsa,
  • En tepeden en aşağıya kadar eğitim camiasındaki tüm katmanların kendi geleceklerini düşündükleri kadar çocukların da (öğrencilerin) geleceklerini düşünmesi bir içsel motivasyon kaynağı olarak hissedilmezse, eğitimin diğer tüm çalışmalarının (Genel Hedefler, Özel Hedefler, Teknolojik Altyapı, Bina, Derslik, Akıllı olan ya da olmayan tahtalar, Kitap, Defter vs.) kâğıt üstünde kalacağını unutmamak lazım.
Unutulursa ne olur?
Titanik filmini hatırlayalım. Gemi batarken orkestra çok güzel bir ezgi çalmaktadır… İşte tüm bunları unutursak, eğitimdeki bu olumlu havanın da tıpkı filmdeki gibi kısa soluklu, havada yayılıp dağılan bir ezgi gibi havada dağılacak; belki de orkestra büyük bir kahramanlık örneği sergileyerek işini son derece iyi yapmaya çalışacak ve fakat tüm paydaşlarıyla beraber okyanusun karanlık sularında dibe doğru hızla yol alacaktır.  Tüm bunların olmaması dileğiyle…

Emoji ile tepki ver!

Bu Yazıyı Paylaş :

    0 Yorum
  • Yorumu Gönder
  • Diğer Yorumlar (0)
Yazarın Diğer Yazıları
OKUL İKLİMİ-3