adscode
adscode

SORUMLULUKLAR VE TEKNOLOJİ KULLANIMI

Sorumluluk, velilerin en çok sorun yaşadığı, öğrencilerin sevmediği, öğretmenlerin ise sıkça hatırlattığı bir kavram. Peki, neden böyle?

sevketgedik@gmail.com




Özelikle öğrencilerin ergenlik döneminde, yetişkinlerin gözden kaçırdığı çok önemli bir durum var: Duruma göre yetişkin duruma göre çocuk olmak. Yetişkinlerin gözünde yeterince büyümemiş olan çocuk, çevresi pek fark etmese de birdenbire büyüyüverir. İşte bu durum yetişkinlerle ergenleri (velilerle öğrencileri) karşı karşıya getirir. Bu aşamadan sonra çocuğa ya da ergene yönelik davranışlarda tutarsızlıklar, sözlerde anlamsızlıklar, kurallarda değişkenlikler, yaptırımlarda güçsüzlükler başlar. Ortada bir hakikat (gerçek) vardır o da karşımızda artık kendince değerleri, beklentileri, istekleri, hayalleri, vs. olan bir genç vardır. Ama bu hakikati öğrenci kendi beklenti ve isteklerine göre, veli kendi otoritesine göre, öğretmen de kendi kurallarına göre yorumlama eğilimindedir. Veli, öğrencinin sorumluluklarını alabilecek kadar büyüdüğünü ama her istediğini yapamayacak kadar da küçük olduğunu iddia eder. Öğrenci ise;
 “Benden tüm bunları bekliyorsanız demek ki büyüdüm, büyüdüysem istediğimi yapabilirim.”
“Beni kontrol  edip durmayın, ben ne zaman ders çalışacağımı bilmiyor muyum!”
“İkide bir söylemenize gerek yok! Biliyorum.” gibi düşüncelere kapılır.
Veli, her ne kadar görmezden gelse de, öğrenci (genç) büyümüştür ve kendi kurallarını kendisi koymak istemektedir. Bir tarafta öğrencinin özgür davranma isteği,  diğer tarafta yetişkinlerin koyduğu kurallar gençte gerilime yol açar. İşte bu noktada teknolojik aygıtlar bir kaçış alanı yaratır. Öğrenci açısından özellikle sanal sosyal paylaşım alanları ve oyun programları kendini yeniden (sanal olarak) var edebileceği alanlardır.
 Çünkü; istediği gibi dizayn edebileceği, istediği biçimde kendini tanıtabileceği, istediği tercihleri tıklayabileceği, istediği zaman girip-çıkabileceği geniş bir özgürlük alanı sunar. Bu durum sanal olanla gerçek olanın çatıştığı ciddi bir sorun alanı yaratır. Çünkü gerçek hayatta bir “tık” la değiştirilebilen alanlar yoktur. Gerçek hayat mücadelelerin, çabanın, emeğin, kuralları ve duvarların olduğu bir alandır. Mücadele gücü, iradesi, azmi, gayreti ve kararlılığı olmayan bireyler için sanal âlemde kolayca elde edilen “şeyler” çok caziptir. Bu yüzden birçok öğrenci 30-40 dakika bile ders çalışmaya katlanamazken 3-4 saat internette “takılabiliyor”. Bu yüzden birçok öğrenci bir işi başlatma ve devam ettirme gücünü çoğu zaman kendinde bulamıyor.
 Bu durma bağlı olarak: “Öğretmenim, evet, ben de çalışmayı çok istiyorum ama bir türlü yapamıyorum.” “Öğretmenim okuyacağımıza videosunu izlesek olmaz mı?” gibi serzenişler, gerçekler dünyası ile sanal dünyanın bu çatışmalı doğasından kaynaklanır.
Bu süreçlerden geçen öğrencilerin çoğu süreç odaklı düşünme ve çalışma yöntemlerini sevmezler, sonuç odaklı düşünürler. Yani, birdenbire (bir “tık”la) her şey hallolsun, dersler birden tamamlansın, çok iyi olsun, üniversiteye girilsin isterler. Oysaki, tüm bunların gerçekleşmesi için yoğun bir çaba, emek, zaman ve birikim gereklidir.
Tüm bu psikolojik sorunların yanı sıra teknoloji bağımlılığı fizyolojik sorunları da beraberinde getirir:
  • Uzun süre ekrana bakmaktan kaynaklı görme sorunları
  • Aynı pozisyonda uzun süre kalmaktan dolayı kas spazmları
  • Uykusuzluk sorunları
  • Beslenme sorunları gibi…
Sorulması gereken son soru belki de şu: Kimler bağımlı oluyor?
  • Sosyal çevresiyle güven ilişkisi geliştiremeyenler
  • Gelişim ihtiyacını karşılayamayanlar
  • Kendi seçimlerini yapma özgürlüğü tanınmayanlar
  • Keşfetme duygusunu tadamayanlar
  • Aile ve yakın sosyal çevresi içinde “kaliteli zaman” geçiremeyenler.
Tüm bunları bir kere daha düşünmek ve düşündürmek dileğiyle…

Emoji ile tepki ver!

Bu Yazıyı Paylaş :

    0 Yorum
  • Yorumu Gönder
  • Diğer Yorumlar (0)