Eğitim gündemi çok yüklü. Beklentiler tavan yaptı. Milyonlarca öğrencinin, öğretmenin, velinin, gencin gözü kulağı MEB’te ama çıt yok. Bırakın ayrıntıları, takvim de verilmiyor. Neden mi?..
Suskunluğun nedenini seçime bağlayanların sayısı çok fazla.
Bu yöndeki yorumlar da çok farklı.
”Tepkiye neden olur” diyen de çok “Seçime beş kala açıklanır” diyen de.
Oysa yapılacak açıklamaların seçimle hiçbir alakası yok.
Seçim olmasaydı da zaten işleyen bir süreçti.
Seçimle ilişkilendirilmesi ne kadar doğru onu da zaman gösterecek…
Atama takvimi ve kadro sayısının çoktan açıklanması gerekiyordu.
Tıpkı müfredat programı ve mülakatta olduğu gibi ama arkası gelmiyor...
Yeni haftaya da büyük umutlarla girildi ve umarız sevindirici kararlar peş peşe gelir.
Kolejlerin yeni öğretim yılı ücretlerini duydukça “iyi ki öğrenim çağında çocuğumuz yok” diyenlere hak vermemek mümkün değil.
Aynı kolejlerde çocuk okutanlar, “o gün, o şartlarda çocuklarımızı aldığımız maaşlarla rahatlıkla okutabiliyorduk, bugün önünden bile geçmemiz mümkün değil” noktasındalar.
Okullar boş mu kalıyor?
Pek çoğunun önünde hala kuyruk var?
Değişen sadece veli ve öğrenci profili!
Görünen o ki bu ücretleri sorgusuz sualsız verenler olduğu sürece ücretler artmaya devam edecek!
Ta ki verilen ücretin karşılığının alıp alınmadığı ve öğretim kalitesi sorgulanmaya başlayıncaya kadar...
MEB sadece yukarıda sözü edilen konularda değil, öğretmeni, öğrenciyi, veliyi ve eğitimin diğer paydaşlarını ilgilendiren diğer konularda da sürekli açıklamalar yaparak, bu yönde oluşan şehir efsanelerine son verebilir.
Vermeli de.
Neden mi?
Geciken her açıklama, kendilerini yıpratmanın ötesine geçmiyor da ondan!
Oysa şu günlerde eğitimin ve eğitim kurumlarımızın yıpratılmaya değil güçlenmeye ihtiyaçları var.
Onlar ne kadar güçlü ve moralli olurlarsa “Türkiye Yüzyılı” hayalimiz o denli hızla hayata geçer...
