adscode
adscode

Genç Bakış yeniden başlar mı?

Programın yapımcısı olarak “Genç Bakış nasıl başladı?” hikâyesini anlatmak isterim.

Aslı İlgün Gök




Oğuzhan Uğur ve Şahan Gökbakar’ın siyasilerlerle Genç Bakış tarzı bir program yapma önerisiyle birkaç gündür yoğun bir tartışma başladı.

Çok sayıda tweet ve mail ile Genç Bakış’ın yeniden başlaması için seyirciden baskı yapılıyor bize.

Peki Genç Bakış yeniden başlar mı?
Bu sorudan önce programın yapımcısı olarak “Genç Bakış nasıl başladı?” hikâyesini anlatmak isterim.

15 Yıl
590 program
63 il
120 üniversite..
Yüzlerce soru..
Binlerce üniversite öğrencisi.

18 Haziran 2002 yılında başladı Abbas Güçlü İle Genç Bakış’ın ekran serüveni.
Yaz dönemiydi.
Kısıtlı sayıda gençleri siyasiler, sanatçılar ve iş adamları İle Kanal D stüdyolarında
buluşturmaya başladık. Amaç gençleri sürekli alkışlayan dekor objesi olmaktan kurtarmaktı.
Gençler tutuk ve çekingendi. Sorular kitabi ve sıradan gidiyordu. Gençlerin cevvalliği, cesurluğu sorulara ve stüdyoya bir türlü yansımıyordu. Misafir olmanın verdiği çekingenlik her hallerinden belliydi.
Peki gençlerin gerçek enerjisini, cesaretini nasıl ortaya çıkartabilirdik?
Düşündük, taşındık ve gençlerin misafirliğine son vermeye karar verdik. Onlar bize değil biz onlara gitmeliydik. Kendi okullarında, kendi ortamlarında bu enerji ve cesaret ortaya çıkabilirdi.
TV yapımlarının her hafta farklı bir ortamdan canlı yayın yapması hiç kolay değildir. Bu tarz yapımların maddi ve manevi organizasyonu zordur.
Biz Genç Bakış ekibi olarak sonuna kadar vardık peki Kanal D yönetimi?
Yönetim bu önerimizi büyük bir heyecanla karşıladı. Arzuhan Doğan Yalçındağ kanalın imkanları İle yapılmasını, üniversitelere yük olmamamızı özellikle iletti. Artık ayda bir veya iki canlı yayını üniversitelerden yapabilecektik.
İstanbul’da birkaç program üniversiteli gençlerle bu tarz yayınlar yapmıştı. Ama İstanbul dışındaki üniversitelere henüz giden olmamıştı.

Biz programa başladığımız 2002 yılında toplam üniversite sayısı 76 idi. Bunların 25 tanesi vakıf üniversitesiydi. Çoğunluğu İstanbul'daydı.

Yurtiçinde ve yurt dışında binlerce eğitim kurumunu inceleyen, üniversitelerin kurulmasına öncülük eden Abbas Güçlü özellikle İstanbul dışındaki üniversitelere gitmek istedi. O gençlerle buluşmak, onlara mikrofon uzatmak, seslerini Türkiye’ye duyurmak tam da yapmak istediği şeydi.
Peki gelelim en önemli soruya:
İlk yayını nerede ve kiminle yapacaktık?

Türkiye o dönem kritik bir erken seçim hattına gitmişti.
Bir yanda ekonomik krizin etkileri, bir yanda Başbakan Bülent Ecevit’in rahatsızlığı, diğer yanda yeni kurulan ve seçime emin adımlarla ilerleyen Adalet ve Kalkınma Partisi…Türkiye’ de saatler 3 Kasım 2002’ye ayarlanmıştı.

Üniversitelerden ilk yayın
İlk üniversite yayınını seçim rüzgarından bağımsız , partiler üstü bir isim ile yapmaya karar verdik.
Türkiye tarihini bilen, hatta yakından yaşayan; muhtıralar atlatmış, darbeler görmüş, defalarca seçim kazanmış, defalarca seçim kaybetmiş, siyaset yasağı almış, siyasi suçlu olarak hapse girmiş, sonra yeniden yoluna devam etmiş; siyasetin her alanında yer almış ve devlet makamının en üst mertebesi olan Cumhurbaşkanlığından emekliye ayrılmış bir isim ile yapmanın anlamlı olacağını düşündük.
Tabiki 9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel İle…


Bu önemli davetimizi kabul ederek o günün Türkiyesinden bugünün Türkiye’sine ne kadar derin bir mesaj verdiğini şimdi daha iyi anlıyoruz.
Yılların hazır cevap ve hafıza şampiyonu Süleyman Demirel’i kendi mezun olduğu üniversitede ağırlamak istemedik. Kendisi de büyük bir cesaret ile Tükiye’nin marka üniversitesi ODTÜ’de olmak istedi.
Binin üzerinde öğrencinin katıldığı canlı yayın uzun ve çok güzel geçti. Sert ve zaman zaman saygı sınırlarını aşan sorular yöneltildi. Hepsine tek tek cevap verdi. Çoğu zaman sakindi. Salonda Süleyman Demirel’i sevmeyen onlarca genç vardı. Çok zor sorular sordular, Demirel hepsine cevap verdi.
Televizyonda, canlı yayında, 3.5 saat süren konuşma ortamında müthiş bir ortam oluştu. Salondaki enerji elbetteki ekran başına da yansıdı. Gelen telefonlar ve maillerle gecenin o saatinde ne kadar izlendiğimizi ölçmüş olduk.
Yayın bitiminde Cumhurbaşkanı Demirel alkışlarla uğurlandı salondan.
Kanal D yönetimi henüz bilmese de biz bu programın artık stüdyoya girmeyeceğini ve ait olduğu yerin üniversitelerin salonları olduğunu o gece anlamıştık.


Artık çarşamba gecelerinin vazgeçilmezi olmuştu Abbas Güçlü İle Genç Bakış.
Her hafta farklı bir şehirde, kimsenin söyleşiye dahi gitmediği Anadolu üniversitelerine onlarca kişilik ekiple gidip canlı yayınlar gerçekleştirdik. Salonlar doldu, taştı. İçeriye giremeyen öğrencilerin tatlı öfkesiyle diyelim, kapılar kırıldı.

 

15 yıl içinde çok şeyler yaşadık. Bu satırlara sığamayacak kadar çok.
Bence en hazin olanı öğrenci karşısına çıkmaya cesaret edemeyen Türkiye’yi yönetmeye aday liderlerdi.
Kimler, kimler…

Yıllarca kesintisiz devam eden çok zor bir yayın maratonunu kimsenin burnu kanamadan Abbas Güçlü’nün usta yönetimi ile geçirdik.
Her bir öğrenci çok değerliydi, anne babalarının emanetiydi ve başlarına bir şey gelmemeliydi. İşte bu kırmızı çizgimizdi.
İşte Abbas Güçlü ile Genç Bakış böyle başladı ve Türkiye’de konuşma zemininin ve tahammül sınırlarının daralması nedeniyle de bitti.
20 yıl sonra dahi ihtiyaç duyulması, hâlâ konuşulması, videoların milyonlarca kez izlenmesi bu zeminin neredeyse yok olduğunu göstermez mi?


Emoji ile tepki ver!

Bu Yazıyı Paylaş :

    0 Yorum
  • Yorumu Gönder
  • Diğer Yorumlar (0)