Hayat, ebeveynler için ev, iş ve okul koşturması şeklinde geçiyor. Hızlı hayat şartları, bitmeyen hastalıklar, değişken eğitim sistemi, hayat pahalılığı, akran zorbalığının artması ve ekran bağımlılığı gibi onlarca konu, zaten zorlayıcı olan ebeveynlik yolculuğunda, anne babaları fazlasıyla yoruyor. Her şey her zaman yolunda gitmiyor. Peki bu süreçte;
Neye ne kadar vakit ayırabiliyoruz?
Kendimizle ilişkimiz nasıl?
Her şey yolunda mı?
Aile içindeki rollere sıkışmış durumda mıyız?
Her yere her şeye yetmeye mi çalışıyoruz?
diye sorguluyor muyuz hiç?
Bu sömestir tatilinde şuraya gidelim, şöyle değerlendirelim değil de, kendimize, aile içindeki rollerimize ve ilişkilerimize dönüp bakalım istedim. Bu hayatta neye odaklanırsak, onu çoğaltacağımıza inanırım. Çocuklarımızı büyütürken, olumsuzluklara odaklanıp, hayatı olduğundan daha çekilmez hale getirmektense değiştirebileceklerimize odaklanıp, yaşamımızı daha anlamlı kılabiliriz. Buna önce kendimizle başlamalıyız. Her zaman mükemmel olamayacağımızı, her şeye her zaman yetemeyeceğimizi kabullenmeliyiz. Kendimiz iyi olursak, kendimizin farkına varırsak etrafa bakma şansımız da olur. Böylelikle olayları, durumları, ilişkileri daha açık bir gözle görür, ona göre hareket ederiz. Bununla birlikte biz iyi olduğumuz takdirde aile içi ilişkilerimiz de iyi olur.
Aile bireyleri arasındaki ilişki ‘iletişim’ ile başlar. Gün içinde aile bireylerimizin yaşadıklarının, düşündüklerinin, hissettiklerinin hangisine şahit oluyoruz? Hızlı yaşam şartları, gün içinde okulda ve işte yaşananlar çoğu zaman hayatlarımızda birçok şeyi kaçırmamıza sebep oluyor. Yeterli, kaliteli ve verimli vakit geçirmek ve paylaşım her zaman mümkün olmuyor. Bunun için bir araya gelindiğinde aile bireylerinin birbirini yakından tanıması, birlikte vakit geçirmesi, ortak paylaşımlarda bulunması ve sohbet etmesi aradaki ilişkiyi iyileştirmek için çok iyi bir fırsat yaratır.
Çocuk zamanın içinde yaşar, onunlayken akışta olmak, sadece onunla olmak kaliteli zaman geçirmek adına yapılması gereken en önemli şeylerden biridir. Bu tatilde birlikte ortak bir zaman dilimi yaratmak, başka bir şey ile meşgul olmamak, ona eşlik etmek, oyuna dahil olmak, birlikte hayal kurmak, ara ara zamanı unutmak, rutinleri bozmak birlikte yapılacaklar arasında olabilir.
Sevdiği ve ilgisini çeken konular hakkında sohbet etmek ve en önemlisi onu etkin bir şekilde dinlemek gerekir. Yargılamadan, akıl vermeden, üstünlük taslamaya çalışmadan sadece ona ortak olmak ve dinlemek. Örneğin, elimizde telefon varken, ya da başka bir şeyle uğraşırken bir yandan çocuğu dinlemek etkin bir dinleme biçimi değildir. Oysa ebeveyni tarafından can kulağıyla dinlenen çocuk, söylediklerinin değerli olduğunu düşünür ve bu da onun kendine olan güvenini geliştirmesini sağlar. Yani onu gerçekten etkin dinlediğimizde bir süre sonra onun da bizi ve çevresindekileri etkin bir şekilde dinlemeye başladığını fark ederiz. İşte burada ‘’çocuğum beni dinlemiyor’’ demeden önce, ‘’ben çocuğumu gerçekten dinliyor muyum?’’ diye sormak faydalı olacaktır. Çocuk etkin bir şekilde dinlendikçe duygu ve düşüncelerini belirtmeyi, aynı zamanda dinlemeyi ve dinlediği şeye göre cevap vermeyi öğrenir, böylelikle diğer insanlar ile olan iletişimi çok daha iyi olur.
Her çocuk yaşadıklarını anlatmaya yanaşmayabilir veya yaşları gereği bazıları ifade etmekte zorlanıyor olabilir. İşte bu noktada çocuğu yakından tanımak, ihtiyaçlarını gözetmek, bunun içinde çeşitli yöntemler denemek gerekebilir. Örneğin;
Gün içinde kendi yaşadıklarımızdan bahsetmek ve örnek vermek,
Evet - hayır cevapları gerektiren sorular değil de, daha çok açık uçlu sorular sormaya gayret etmek,
Birlikte okuduğumuz kitaplardan, oynadığınız oyunlardan faydanmak,
Sohbet sırasında duygularını sormak, örneğin kızdığı, sevindiği, mutlu olduğu şeyler gibi..Bizim de uygun şekilde kendi duygularınızdan bahsetmemiz ve bu duygular üzerinden konuşmalar gerçekleştirmemiz faydalı olabilir.
Çocukla birlikte yapılabilecek aktiviteler, çocuğun ilgi duyduğu şeyler yapılabilir, örneğin, beraber yürüyüşe gitmek, piknik yapmak, oyun oynamak (kutu oyunları, evcilik vs.), birlikte spor yapmak (basketbol, voleybol vs.) olabilir. Böylelikle çocuk, ilgi alanlarının önemsendiğini dolayısıyla kendisinin de önemsendiğinin farkına varır ve kendine olan güveni gelişir. Sevildiğini ve önemsendiğini hisseden çocuk kendine değer verir, dolayısıyla başkalarına da değer vermesi için ilk adım atılmış olur.
Aile bireyleri arasındaki ilişki huzurlu ve mutlu bir yaşamın vazgeçilmezidir. Bu yüzden; sevgili anne babalar bu sömestir tatilinde önce kendimize sonra aramızdaki ilişkiye dönüp bakalım. Hayatı çekilmez hale getirmektense olumluya odaklanalım. İyileşmek ve iyi olmak adına aramızdaki iletişimi ve bağı kurmak, elimizde, unutmayalım…
Eğitim Danışmanı, Öğrenci Ebeveyn Koçu
Öznur PEKATİK