Öğrenmenin verdiği keyif hiç bir şeyle kıyaslanamaz derler. O halde eğitim
sınırsız bir mutluluk kaynağıdır. Aksini savunanlara göre ise eğitim tam bir kölelik! Hele ki sınavlara hazırlanıyorsanız…
Neyi, niye öğreniyoruz ya da niye öğrenemiyoruz?..
Bu soruyu zaman zaman da olsa arada bir kendinize ya da çevrenizdekilere sordunuz mu, soruyor musunuz?
Cevabınız hayır ise soru sormaya hemen hemen başlamalısınız?…
Hazır sorup, sorgulamaya başlamışken diğer konularda da aklınıza gelen sorulara cevap aramaya başlarsanız, öğrenmenin verdiği keyfi yakalamaya ramak kaldı demektir.
Kullanmayı bilmiyorsanız bilginin,
harcamayı bilmiyorsanız paranın,
gezmeyi bilmiyorsanız tatilin,
damak tadınız yoksa lezzetin bir anlamı yok.
Bu yüzden dataylar çok önemli.
Bunu kazandıracak olan da eğitimdir.
Her ders için konulan hedefler ile uygulama ve kazanımlarını karşılaştığınızda derin hayal kırıklıkları yaşayabiliyorsunuz.
Bu yüzden eğitim sisteminin işleyişinin de bir şekilde denetlenmesi gerekiyor.
“MEB, YÖK, ÖSYM işte tam da bu yüzden var” diyeniniz mutlaka olacaktır ama bu yanlışı yapan zaten onlar!..
Öğretilen her bilginin bir karşılığı olmalı.
“Zaten var” diyenlerin en başında da yine MEB, YÖK, ÖSYM gelecektir.
Peki o zaman yasalar, yönetmelikler, misyon ve hedefler doğrultusunda
. Doğru insan,
. İyi yurttaş,
. Mutlu bir gençlik,
. Öğrenim gördüğü alanda donanımlı ve yetkin,
. Kolay iş bulabilen , dolgun ücret alan,
. Sporla, sanatla iç içe ve hobileri olan,
. Doğayı, insanları, paylaşmayı seven, yaptığı işten keyif duyan, bugüne olduğu gibi yarına da güvenle bakan, öğrenmeyi eziyet, öğrendiklerini de yük olarak görmeyen bireyler yetiştiriyor muyuz?…
Cevabanız evet ise zaten söyleyecek bir sözümüz olamaz!
Hayır ise yapacak çok iş var demektir ve artık bir yerden başlamak gerekiyor!
En doğru adım ise düşünmek, sormak, sorgulamak, fikir üretmek ve paylaşmaktır.
Hele bir de fikirlerinizi üretime ve ürüne dönüştürürseniz, değmeyen keyfinize…
Keyifli pazarlar…
