adscode
adscode

Mülakat?..

Şu saatten sonra yapılacak mülakat enerjimizi boşuna tüketmenin ötesinde bir işe yaramaz.

aguclu@milliyet.com.tr




 

Görünen o ki Ankara mülakat konusunda karar almakta zorlanıyor. Ortada verilmiş sözler ve yapılan açıklamalar var. Bu yüzden hiç kimse geri adım atmak ya da öyle bir görüntü vermek istemiyor. Oysa hatadan dönmek de bir fazilettir,

Şu saatten sonra yapılacak mülakat enerjimizi boşuna tüketmenin ötesinde bir işe yaramaz.
 
Mülakatın kamera ile çekiliyor olması neyi değiştirecek?
 
Farklı statüdeki öğretmenler 45 dakika boyunca neyi, nasıl sorgulayacak?
 
Keyfilik nasıl önlenecek?
 
Jürilerin kura ile belirlenmesi nasıl sağlanacak?
 
Kimler jüri üyesi olabilecek, kimler olamayacak?
 
Liyakat, en temel referans haline nasıl gelecek?
 
Bütün bu konularda samimi, inandırıcı ve bir o kadar da pedagojik açıklamalar gerekiyor.
 
Aynı mülakat, okul müdürü, yardımcıları ve zümre başkanları için de gerekecek mi?
 
Öğretmen, öğretmendir. Her her defasında jürilerle, sınavlarla ya da farklı denemelerle onları sınavdan geçirmek ne kadar doğru?
 
Öğretmenlerimizin, öğretmen olma koşullarını taşıyıp taşımadıklarına ilişkin ille de bir elemeden geçirilmeleri gerekiyorsa bu eğitim fakültelerine girişte ya da mezuniyet aşamasında gerçekleşse daha doğru olmaz mı?
 
Kaldı ki böylesi bir mülakat sistemi başka hangi meslekler için söz konusu?
 
Eğer öğretmeni çok özel bir yere koyup ona göre ince eleyip sık dokuyorsak, bunu neden sadece atama döneminde hatırlıyoruz?
 
Yüz binlerce öğretmenimiz, mülakatta eklenebileceği kuşkusuyla KPSS’ye nasıl hazırlanabilecek?
 
Bu kararı alanlar ne olur bir an için empati yapsınlar ve kendilerini atama bekleyen bir öğretmenin yerine koysunlar.
 
İşte o zaman kapan bu fırtınayı daha iyi anlayacak ve ona göre yeniden düşünme noktasına geleceklerdir…
 
Eğitimin onca sorunu varken belirli konulara kilitlenip kalmamız ne kadar doğru?
 
Hatadan dönmek de bir erdemdir.
 
Ortada bir yanlış anlama varsa gerekçelerini ikna edinceye kadar anlatmak da bir görevdir…
 
Atamalarda öncelikli referansımız akıl, bilim, pedagojik donanım ve liyakat olmalıdır…
 
Bu tespitler ve bu sorular daha önce de defalarca soruldu ve hep cevapsız kaldı.
 
Bu da, bu yönde atılacak adımların kalıcı olmayacağını gösteriyor.
 
“Eğitim gibi eğitim”, “ mülakat gibi mülakat”, “ öğretmen gibi öğretmen”, öğrenci gibi öğrenci”
 
Bütün bunlar iddialı kavramlar.
 
Peki ama kime göre “eğitim gibi eğitim”, “ mülakat gibi mülakat”, “ öğretmen gibi öğretmen”, öğrenci gibi öğrenci?..”
 
Eğitimde geleceğe yönelik çok işimiz var.
 
İşte bu yüzden tüm enerjimizi, kaynaklarımızı, zamanımızı ve motivasyonumuzu o yönde değerlendirelim.
 
Bu sürecin kazananı olmaz ama kaybedeni hepimiz oluruz...

 


Emoji ile tepki ver!

Bu Yazıyı Paylaş :

    0 Yorum
  • Yorumu Gönder
  • Diğer Yorumlar (0)