adscode
adscode

Hadi biraz hicab duyalım!

Geçenlerde iyi bir üniversiteden mezun olmuş birisiyle tanıştım. Mevzu kitaplara gelince, ne sıklıkla okuyorsunuz, dedim. Son 1 yıldır elime kitap almadım, deyince şaşkınlıktan küçük dilimi yutacaktım.

cemozel2021@gmail.com




Geçtiğimiz yıllarda bir meslektaşım, “Erasmus Personel Hareketliliği” kapsamında bir haftalığına Köln'e gitmişti. Dönüşte de hepimize, küçük şişeler içinde, kolonya getirmişti. Kolonya, adı üstünde, Köln'den çıkma bir şey olduğu için orada pek bir meşhurmuş. Buna benzer hap bir bilgiyi de bir Hocamız paylaşmıştı. Eskiden İzmir Foça'da, bir dönem, maaşlar tuzla ödenirmiş. Bu nedenle İngilizce salary (maaş) kelimesi de salt (tuz)'dan gelirmiş.

Köln'den girdik Foça'dan çıktık. Tekrar dönelim Köln'e. Arkadaşım, “Erasmus Personel Hareketliliği” kapsamında Köln Üniversitesi Kütüphanesinde bulunmuştu. Anlattığına göre Köln Üniversitesi Kütüphanesi aynı zamanda halk kütüphanesi görevi de görüyormuş. Ödünç Verme bölümünde çalışan bir meslektaşımız, arkadaşımla çok ilginç bir bilgi paylaşmış. 83 yaşındaki bir kullanıcının kütüphane kaydında 12 kitap olduğunu göstermiş. Bize kalsa, ölmeye ramak kala bir insanın ne işi olur kütüphanede ya da neden hala kitap okur, deriz. Alman okur, biz okumayız. Alman dedim; ama yoksa Almanyalı mı deseydim! Sahi neden kimse İngilizlere İngiltereli ya da Fransızlara Fransalı demiyor da... Neyse...

83 yaşındaki Hans amcaya dönelim. O yaştaki birinin hâlâ okuyor olması ya da kütüphaneye gidiyor olması, nedense beni hiç şaşırtmıyor; çünkü eğer o yaşları görmek mümkün olabilirse benim de halim, işte o Hans amcanınkiyle aynı olacak. Öğrenmeyi bir zorunluluk değil de keyif veren bir bağımlılık gibi görenler, yaşamları boyunca böyle olacaklar.

Gelelim ülkemizdeki "Ben oldum"culara. Gözlemlediğim kadarıyla bu zümre okumuyor. Geçenlerde iyi bir üniversiteden mezun olmuş birisiyle tanıştım. Mevzu kitaplara gelince, ne sıklıkla okuyorsunuz, dedim. Son 1 yıldır elime kitap almadım, deyince şaşkınlıktan küçük dilimi yutacaktım. Onlar için iyi bir yerden mezun olmaları yetiyor. Ben bir edebiyat öğretmeni tanımıştım. Kitap okumayı sevmemesine rağmen kitaplığında şöyle bir kitap vardı: “100 temel eser özetleri”.  Bu temel eserleri istese bir senede okuyabilecekken her biri için iki üç sayfa ayrılan bu özet kitabı okumaya çalışıyordu. Okuyup da ne olacak diyenleri duyar gibiyim.

Geçtiğimiz hafta Almanya-Türkiye maçını izledim. Daha doğrusu izlediğimi sandım. Gözüm hep nereye takıldı biliyor musunuz? Sahayı çepeçevre saran reklam panolarına. Dijital reklam panolarında her defasında, bilindik bir Alman markası gövde gösterisi yapıyordu. Onlar son model Alman otomobillerine binip hava atmak yerine o otomotivleri tasarlayıp, üreten ve satan bir milletti. Bunun altında yatan nedenlerin başında okumak geliyor. İşte 83 yaşındaki Hans amcanın sırrı burada.

Bu arada hazırlık maçını biz kazanmıştık. Bir an ben de sevinecektim ki, aklıma reklam panolarında boy gösteren markalar gelince hevesim kursağımda kaldı! Maçın asıl galibi biz değil, okuyanlardı.

Yazının başında hicab duyalım dedim; ama biraz kibar kaçıyor sanki. Bence bayağı bayağı utanç duyalım.

Yeterince utandıysak dağılabiliriz.


Emoji ile tepki ver!

Bu Yazıyı Paylaş :

    0 Yorum
  • Yorumu Gönder
  • Diğer Yorumlar (0)