adscode
adscode

Osmanlı’nın para ile imtihanı!

Tarih öğretmenlerinin bu kitabı mutlaka okumalarını öneririm; ama konusu itibariyle söz konusu kitabın, ekonomistlerin de okuma listelerinde olması gerekir diye düşünüyorum. Hatta çıtayı yükseltip şunu bile diyebilirim...

cemozel2021@gmail.com




 

Modern ve genç tarihçilerin kitaplarını okumayı denediniz mi?

Osmanlı'nın para ile imtihanı adlı kitabın yazarı, böylesi bir tarihçi. Doktorasını Kanada'da Toronto Üniversitesi Tarih Bölümünde yapmış. Danışmanın ismi de pek bir havalı. Kitabın “Teşekkür” bölümünde geçiyor. İsmini ilk okuduğunuzda, “Yanlış mı okudum” dercesine bir kez daha okuyup kendinize teyit ettirmeniz gerekiyor; çünkü ünlü aktrist Natalie Portman’a benziyor. Sevgili danışmanımızın ismi, Natalie Rothman. İsim benzerliğinden dolayı, eminiz ki bu geyiği sadece biz değil Kanada’da kendi arkadaşları da yapmışlardır. Doktora çalışmasının yönetmenini andıktan sonra, elimizdeki kitabın en iyi erkek oyuncu dalındaki ödülünü almaya hak kazanan yazarımız Mehmet Kuru ise, doktorasını bitirdikten sonra, tersine beyin göçünü kendine ilke edinmiş Sabancı Üniversitesi'nin saflarına katılıyor.

Doktora çalışmasının sadece küçük bir bölümünü içeren bu ilk kitap, oldukça akademik bir dille yazılmış. Böylesi bir kitabı okumanız için bir sebebiniz olmalı. Ya tarihe ve ekonomiye çok meraklı olmanız ya akademisyen ya da sıkı bir kitap kurdu olmanız gerekiyor. Aksi taktirde okumanız biraz zor. Ünlü komedyen Doğu Demirkol’un yaptığı bir espride buna benzer bir gerçeği bizlerle paylaşmıştı. Nuri Bilge Ceylan’ın Ahlat Ağacı adlı sanat filminde oynamasına rağmen doktor olan babasının bile filmi izlerken sıkıldığını, sonunu getiremediğini söylemişti bir gösterisinde. Tesadüf eseri yazarımızın doktor olan babası da oğlunun kitabını bir hevesle alıp okurken, yarıda bırakmış olabilir. Şaka bir yana ben bu kitabı okumak adına bir sebep yaratabilmek için moderatörlüğünü yaptığım Kitap Kulübünde okuduğumuz kitapların listesine ekledim. Zor kitapları okumanın ve sonrasında anlamanın ilk şartı öncelikle o kitabı okumak ya da okutmaktan geçiyor.

Bu kitabı okurken kendimden de bir parça buldum. Şöyle ki; ortaokul yıllarında Kartal’da bir atari salonu vardı. Bir jetonun fiyatı, bugünün parasıyla 2 TL iken, aynı jetonla çalışan Pendik’teki bir başka atari salonunda 1 jetonun bedeli 1 TL idi. Dolayısıyla Pendik’e gidip o jetonları yarı fiyatına alıp, Kartal’a getirirdik. Ulaşıma da para harcamazdık üstelik. Biz çocuklara zorluk mu vardı. İki istasyon arasında trene kaçak biner, gider gelirdik. Biraz riskliydi. Biletçiye yakalandığımızda kulaklarımızı çekerdi. Kulaklarımızın biraz uzun oluşu da o günlerden yadigardır.

Başında da dediğim gibi yazarın modern ve genç oluşu bir tarih kitabında pek rastlayamayacağınız sözcükleri barındırması bakımından da bir hayli ilgi çekici. Örneğin böylesi bir tarih kitabında, trend ve pik yapma gibi günümüz sözcükleri okumak biz okurları şaşırtıyor; ama ne yalan söyleyelim hiç de sırıtmıyor. Pek de güzel harmanlamış. Eski Türkçe metinleri de alıp yeri geldiğinde kitabın içine yedirmiş. Özellikle alıntı yapılan yazarlardan Gelibolulu Mustafa Ali ve Mustafa Selaniki’nin toprağına haber gitmesin; ama o paragrafları okuyup geçme hızım, tembellikte marka olmuş Oblomov’un yatağına gittiğindeki hızından bile fazlaydı.

Yazarımızın kaleminin güçlü oluşu da dikkatlerimizden kaçmadı değil. Özellikle bazı bölümleri, Sunay Akın vari geçişlerle bezeli. Şöyle diyor yazarımız kitabın 153. sayfasının son satırlarında: Bu soruların cevabı için merceğimizi değiştirmemiz ve odağımızı genişleterek İstanbul merkezli incelediğimiz Osmanlı piyasalarının dışına çıkarak Avrasya para piyasalarının genelinde yaşanan değişimleri çerçeve içine almamız gerekir.

Bu arada farkındaysanız kitabın içeriğine pek girmiyorum, daha doğrusu giremiyorum; çünkü bir hayli akademik. Lise yıllarında, mahallemizdeki abiler, üniversitelerin mühendislik bölümlerini kazandığında, laf arasında lisedeki matematikle üniversitedeki matematiğin asla birbirine benzemediğini ifade ederlerdi. Şimdi düşünüyorum da sadece matematik değilmiş bu sorunu yaşayan. Tarih dersi de aslında aynı kaderi yaşıyormus pek ala. 7. sınıfa giden kızıma, bu kitabı referans gösterip Osmanlı'nın para politikasını anlatsam hiçbir şey anlamayacaktır.

Şu kadarını söylememe izin versin yazarımız. Kitabı çok özgün buldum. Osmanlı’nın para politikası hakkında daha önce hiç duymadığım ayrıntılarla bezendim. Bir Batı Gümüşhaneli olarak Gümüşhane’nin eski adının Canca olduğunu ve Osmanlı sikkelerinin darp edildiği önemli merkezlerden birinin de, gümüş madenlerinden dolayı Gümüşhane’de yer aldığını öğrenmek, her yıl ertelediğim “memleketimi ziyaret etme” isteğimi bir nebze daha arttırdı. Muğla’da bulunan Beçin definesini de ilk defa bu kitapta öğrendim. Bu definede bulunan sikkelerin incelenmesiyle döneme çok farklı açılardan ışık tutulabileceğine de tanıklık etmiş oldum. Kağıt paraların henüz kullanılmadığı o yıllarda insanın aklına şöyle bir hinlik geliyor: Koskoca imparatorluklar, deyim yerindeyse bozuk paralarla yönetilmiş. Kısaca söylemek gerekirse bahsi geçen dönemlerde yani 16. ve 17. yüzyıllarda vuku bulan parasal krizlerde  devletin ve halkın kendince buldukları çözümleri de içeriyor bu değerli eser.

Kitabın yazarıyla yapılan bir programın video linkini de paylaşmak isterim. Kitaba ilgisini arttırmak isteyenler bu videyu mutlaka izlesinler: https://medyascope.tv/2023/02/20/kultur-tarih-sohbetleri-285-osmanlinin-para-ile-imtihani/

Tarih öğretmenlerinin bu kitabı mutlaka okumalarını öneririm; ama konusu itibariyle söz konusu kitabın, ekonomistlerin de okuma listelerinde olması gerekir diye düşünüyorum. Hatta çıtayı yükseltip şunu bile diyebilirim. Ben bir bankanın genel müdürü olsam bu kitaptan binlercesini aldırıp banka çalışanlarına dağıtırdım ki elimizin kiri olan paranın, vakti zamanında çocuk oyuncağı gibi oynanmaması gerektiğini, gerektiğinde ne kelleler aldığını görsünler.


Emoji ile tepki ver!

Bu Yazıyı Paylaş :

    0 Yorum
  • Yorumu Gönder
  • Diğer Yorumlar (0)