Dilimizde bazı kelimeler bir trendeki kaçak yolcular misali seyahat etmektedir. İlk aklıma gelen kelime "baz". Örneğin şöyle bir cümle: Kitaplarımı raflara konu bazlı diziyorum. Bu kelime İngilizce "base"den geliyor. Yani biz, bu cümlede olduğu gibi “konu esaslı” ya da “konu temelli” diyeceğimize, kaçak işçi çalıştırıp “konu bazlı (base)” diye bir kullanım yoluna gidiyoruz. Tekrar takrarı doğuruyor ve o artık belli bir süre geçtikten sonra dil yurdumuzda vatandaşlık hakkı kazanmaya doğru ilerliyor. Bizim görevimiz, bu yasadışı göçmenleri kendi dil yurduna göndermektir.
Günah keçisi "baz" değil elbette. Başka bir örnek olarak “original” kelimesini ele alalım. Bu vatandaş, dilimize girip çeşitli yararlıklarda bulunmuş olabilir. Bir süre sonra kendine öyle bir yer edinmiştir ki adını doğru söyleyemeyenlere bozulup sürekli düzeltme peşindedir. Yavuz hırsız ev sahibini bastırır misali! Adım “orjinal” değil, “orijinal” diye tutturur. Halbuki biri çıkıp dese ki senin adın ne o ne de bu. Senin gerçek adın "özgün" desek o da rahatlayacak biz de.
Günlük konuşmalarımızda ana dilimiz ile bildiğimiz diğer yabancı dilin yasak aşk yaşamalarına göz yumduğumuz takdirde bu tür sorunlar yaşamaya devam edeceğiz. Akademik dünyadan tutun da basın dünyasına kadar bu soruna maalesef katkıda bulunuluyor.
Bir başka kelime de şu: Dizayn. İngilizce "design" kelimesinin söylenişi olan "dizayn" ifadesinin dilimize aynen bu şekilde geçmesi, işgüzarlıktan başka bir şey değil.
Bazı kelimelerin okunuşunu dilimize almakla birlikte yazı dilinde özgün haliyle kullanmaya devam ediyoruz. Mesela yazıcı yerine kullandığımız "printır" ifadesi "printer" olarak yazılmaya devam ediyor.
Yine "consept" kelimesi de onlardan biri. Kötü olanı ise baş harfini budayalım derken filiz vermesine neden olup "konsept" yaparak TDK sözlüğüne bile almışız. Aferin bize ki, Atatürk'ün kemiklerini her fırsatta sızlatmayı başarmaya devam ediyoruz.
Bu yazıda sözcük yerine kullandığım "kelime" de aynı. Yani o, müslüman bir dilin sözcüğü diye mi bir şey demiyoruz. İşin esprisi bir yana, bir sözcüğün kullanışlı bir karşılığı varsa Türkçesini kullanmakta yarar var diye düşünüyorum.
Bazı çok güzel sözcükler var. Örneğin computer yerine bilgisayar demişiz. İlk günkü heyecanıyla kullanıyoruz. İnternetle birlikte bilgisayar yerine "bilgiarar" hatta daha da ötesinde "bilgiyayar" sözcüğünü mü kullansak?
Kısaca söylemek gerekirse, etimize batan dikenler gibi iki üç sözcüğü çıkardığımızda sorunumuz çözülmeyecek. Bu yazıya örnek olarak seçtiğim sözcüklerin çok daha fazlası, elini kolunu sallaya sallaya aramızda dolaşıyor. İyice kıymet bilmez olduk. Türkçe, en büyük değerlerimiz arasındadır. Kurduğumuz cümleler arasına serpiştirdiğimiz yabancı sözcüklerle havalı olmuyoruz, bilakis komik oluyoruz. O yabancı sözcükler de bizim bu görgüsüzlüğümüzden yararlanıp saman altından su yürütüyor ve iyice kalıcı hale geliyor. Tren kaçmadan dilimize sahip çıksak hiç fena olmayacak.