adscode
adscode

Eğitim Sen: 'Sorunlar hâlâ çözüm beklemekte'

6 Şubat depremleriyle ilgili açıklama yapan Eğitim Sen deprem bölgesindeki sorunların sürdüğünü belirterek “Eğitim alanında yaşanan sorunlar hâlâ çözüm beklemektedir” dedi.

Eğitim Sen: 'Sorunlar hâlâ çözüm beklemekte'
Sendikalar
Güncelleme : 09-Feb-24 15:29

Doğal afetlerin, insanların kontrolü dışında gerçekleşen, mal ve can kaybına neden olabilen, büyük ölçekli tehlike ve olaylar olduğu vurgulanan açıklamada; “Deprem gibi büyük afetler, öncesinde gerekli önlemler alınmadığı takdirde, 6 Şubat’ta ülkemizde olduğu gibi, büyük felaketlere dönüşerek fiziksel, ekonomik ve sosyal yıkımlara neden olmaktadır. Deprem anında ve sonrasında yaşananlar doğal afetin nasıl büyük bir sosyal felakete dönüştüğünü ya da dönüştürüldüğünü bütün çıplaklığıyla göstermiştir” denildi.

Deprem felaketiyle birlikte sadece binalar değil, ülkenin yönetim rejiminin, ekonomisinin, doğaya ve bilime meydan okuyan, tamamen ranta dayalı kentleşme politikaların da yerle bir oluğunun altı çizilen açıklamada şöyle denildi; “Böylesine büyük bir yıkımın yaşanmasının asıl nedeninin halkın can ve mal güvenliğini değil, sermayenin ihtiyaçlarını önceleyen rantçı politikaları benimseyen merkezi ve yerel yönetim anlayışı olduğu açıktır.”

Depremlerin üzerinden bir yıl gibi bir süre geçmiş olmasına rağmen barınma, sağlıklı beslenme ve eğitim sorunları başta olmak üzere, en temel ihtiyaçların karşılanmasında yaşanan sorunların hala sürdüğüne işaret edilen açıklamada; “Depremin ilk günlerinden itibaren sorumluluktan kaçmak için öne sürülen ‘asrın felaketi’ algısı ve propagandası kısa süre içinde etkisini yitirmiştir. Deprem bölgesinde yaşam mücadelesi veren depremzedeler başta olmak üzere, depremden etkilenen milyonlar kendi kaderleri ile baş başa bırakılmıştır.

Deprem sonrasında yaşanan en temel konulardan birisi barınma sorununun büyümesi, yaşanan iç göç sonrasında konut ve kira fiyatlarında yaşanan anormal artışlar olmuştur. Bu durum depremin yarattığı yıkımın sadece fiziki olmadığını, ülke olarak ciddi bir toplumsal yıkımla da karşı karşıya olduğumuzun kanıtıdır” ifadelerine yer verildi.

“DEPREMDE SADECE BİNALAR DEĞİL, EĞİTİM SİSTEMİ DE ENKAZ ALTINDA KALMIŞTIR”
Deprem bölgesinde bulunan öğrencilerin ve öğretmenlerin büyük bir kısmının depremden zarar gördüğü, can veya mal kayıplarının meydana geldiği belirtilen açıklamada; “Yaşanan depremler sonucunda sadece çürük binalar değil, eğitim sistemimiz de büyük ölçüde enkaz altında kalmıştır.


Deprem bölgesinde toplam 12 bin 550 okulda; 4 milyona yakın öğrenci eğitim görürken, depremler gerçekleştiğinde devlet okullarında görev yapan öğretmen sayısı 210 bindir. Millî Eğitim Bakanlığı’na bağlı 56 bin 259 eğitim kurumunun yüzde 21'i, ülkedeki tüm öğrencilerin yüzde 21,4'ü, öğretmenlerin yüzde 19,1'i depremin yaşandığı 11 ilde bulunmaktadır. Deprem sırasında bölgesindeki 16 üniversitede yaklaşık 380 bin öğrenci ile 45 bin akademik ve idari personel eğitim-öğretim faaliyetlerine devam etmekteydi. Bu bölgelerde eğitim gören mülteci öğrenci sayısı ise 358 bin 376’ydı.

Deprem sonrasında hazırlanan resmi raporlara göre depremden etkilenen bölgede MEB'e bağlı 20 bin 340 eğitim binasından 8 bin 162'si incelenmiştir. İnceleme yapılan binalardan 428 derslikli 72 okulun tamamen yıkıldığı, 3 bin 739 derslikli 504 okulun ağır hasarlı ve acil yıktırılması gereken, 3 bin 693 derslikli 331 okulun orta hasarlı, 30 bin 961 derslikli 2 bin 533 okulun az hasarlı olduğu tespiti yapılmıştır” denildi.

“ÜLKE ÇAPINDA TÜM OKULLAR DEPREME DAYANIKLI HALE GETİRİLMELİ”
2007’de yürürlüğe giren Deprem Yönetmeliği’nden önce yapılan okul sayısının 31 bin 307 olduğu ve 2011-2022 yılları arasında sadece 5 bin okulun (yüzde 16’sı) depreme dayanıklılık testinden geçirildiği vurgulanan açıklamada şöyle denildi; “Bu sürede bin 500 okul depreme dayanıklı olmadığı için yıkılmıştır. 6 Şubat depremlerine kadar güçlendirme çalışması yapılan okul sayısı ise sadece 2 bin olmuştur. Jeoloji Mühendisleri Odası’nın hazırladığı deprem raporuna göre Türkiye genelinde 4 bin 159 okul fay hatları üzerinde yüksek tehlike alanları içinde bulunmaktadır. Yüksek deprem riski altındaki bölgelerde yer alan okulların acilen taşınması gerekmektedir.


Deprem felaketi sonrasında ülke çapında başta okullar ve kamu binaları olmak üzere, yapıların depreme ne kadar dayanıklı olduğu tartışmaları başlamıştır. Deprem sonrasında başta büyükşehirler olmak üzere, pek çok ilde depreme dayanıklı olmayan okulların tespiti yapılmış ve çok sayıda okulun yıkılarak yeniden yapılmasına karar verilmiştir. Depreme dayanıklı olmayan okulların yıkılarak yerlerini dayanıklı yapıların yapılması başta öğrenci, veli ve eğitim emekçileri olmak üzere, toplumun ortak istediğidir. Ancak özellikle büyükşehirlerde arazisi değerli olan kimi okulların depreme dayanıksız olduğu gerekçesiyle başka yere taşınması bahane edilerek, tamamen rant amaçlı kullanılmasının hedeflendiği görülmektedir. Deprem nedeniyle tahliye edilen tüm okulların mevcut yerinde yeniden inşa edilmeli, ülke çapındaki tüm okullar depreme dayanıklı hele getirilerek sağlıklı ve güvenli okullarda eğitim öğretime devam edilmesi sağlanmalıdır.”

“DEPREMİN ETKİLERİ ÖĞRENCİ VE ÖĞRETMENLERİN ÜZERİNDE BIRAKTIĞI ETKİ SÜRMEKTEDİR”
Depremden etkilenen illerde bulunan Eğitim Sen şubelerinin deprem felaketinin toplumsal yaşama ve eğitime etkileri ile ilgili olarak raporda depremin öğrenciler, veliler, aileler, öğretmenler ve eğitim kurumları üzerinde uzun süreli etkilerini bırakmaya devam ettiğinin belirlendiği aktarılan açıklamada “Örneğin depremin merkez üssü K.Maraş’ta yapılan tespitler sonucunda, ilk etapta 97 (19 yıkık, 12 acil yıkılacak, 64 ağır hasarlı) okulun kullanılamaz durumda olduğu tespit edilmiştir. 72 kurumun orta hasarlı olup tahkik (inceleme) kapsamına alınmıştır. Kahramanmaraş Valiliğince 170 okulun, başka okul binasına taşınması kararı alınmış, 240 okulda ikili eğitime geçilmiş, orta hasarlı 72 okulla ilgili tahkik çalışması devam etmektedir.

Depremlerin büyük yıkıma neden olduğu kentlerden Hatay'da 377, Kahramanmaraş’ta 278, Adıyaman'da 137, Gaziantep'te 98, Osmaniye'de 31, Şanlıurfa'da 16, Adana'da 16, Malatya’da 7 eğitim emekçisi olmak üzere 960 öğretmen yaşamını yitirmiştir. Çok sayıda öğretmenin enkazdan yaralı kurtarıldığı kentlerde, onlarca öğretmenin evi yıkıldı veya kullanılamaz hale gelmiştir” denildi.

“FELAKETE RAĞMEN OKULLAR AÇILDIĞINDA HER ŞEY NORMALMİŞ GİBİ DAVRANILDI”
Afet dönemlerinin çocukların nitelikli eğitime ulaşma imkânlarını kısıtlayan ortamlar olduğunun altı çizilen açıklamada; “Çocukların eğitim hakkından mahrum kalması çocuklara dönük ihmal, istismar gibi vakaların artmasına sebep olmuştur. Okulların, yurtların barınma alanına dönüşmesi, çocukların ve gençlerin (deprem bölgesinde olmayanlarda dâhil) eğitim hakkına ulaşımını büyük ölçüde engellemiştir. Bu engel kız çocuklarının hane içindeki emek sömürüsünü arttırmış, kadınların yeniden toplumsal üretime kaynak sağlayan emeklerini görünmez kılmıştır. Okulların, hastanelerin birçok kamu kurumlarının fiziki altyapısının yetersiz oluşu eğitime katılımı olumsuz yönde etkilemiştir.


Yıkılan okulların yerine depreme dayanıklı okullar inşa edilmeden, hasarlı binalar onarılıp eğitim öğretime uygun fiziki koşulları sağlanmadan ve en önemlisi başta eğitim emekçileri olmak üzere barınma, hijyen sorunları çözülmeden bir normalleşme sürecine girip okulların eğitim öğretime başlaması çocukların psikososyal gelişim ve deprem sonrası travmalarla baş etme konusunda içinde bulunulan durumu adeta çıkmaza sokmuştur. Öğrenci, öğretmen ve velilere yeterince psikososyal destek verilmediği gibi buna dair somut planlama yapılmamıştır. Büyük bir felaket yaşanmış olmasına rağmen okullar açıldığında her şey normalmiş gibi davranılmıştır” ifadelerine yer verildi.

“ÖĞRENCİ VE ÖĞRETMENLERİN SORUNLARI SÜRÜYOR”
Eğitim öğretim devam ederken birçok okulun tadilatının yapılmasının eğitim öğretimi olumsuz etkilediğine işaret edilen açıklamada şöyle denildi; “Öğrencilerin ücretsiz ulaşım, bir öğün yemek ve temiz içme suyu gibi talepleri karşılanmamıştır. Deprem bölgesinde görev yapan kamu emekçilerine dair ekonomik, özlük haklarında herhangi bir iyileştirme yapılmamıştır. Engelli ve özel eğitime gereksinim duyan öğrenciler eğitime ulaşma noktasında büyük zorluklar yaşamışlardır ve yaşamaya da devam etmektedirler.

Bir yandan enkaz kaldırma çalışmalarında sorumsuz davranışlar çocukların okul yollarında güvenliksiz binaların içinden veya yanından geçmelerine neden olmakta, çadır kent ve konteynır kentlerin şehir merkezinden uzakta olması ulaşım konusunda ciddi sorunlar açığa çıkarmaktadır. Okul servis ücretlerindeki astronomik rakamlar karşısında depremzede aileler, veliler zor durumda kalmaktadır”

EĞİTİM ALANINDA ORTAYA ÇIKAN SORUNLAR
Eğitim Sen açıklamasında 6 Şubat depremlerinin birinci yılında eğitim alanında öne çıkan sorunlar şu şekildi sıralandı;

Depremzede eğitim emekçilerinin barınma sorunu devam etmektedir. Özellikle şehre yeni atanan ve göreve başlayan eğitim emekçileri barınma sorunu yaşamaktadır.
Okullarda öğrencilerin ve eğitim emekçilerinin temiz suya ulaşma sorunu sürmektedir.
Özellikle şehir dışındaki konteyner kentlerde kalan öğrencilerin ulaşım sorunu çözülmemiştir.
Konteynır kentlerde kalan öğrencilerin ders çalışma olanakları son derece sınırlıdır ve ders çalışma ortamı bulunmamaktadır.
Aynı binada iki okulun eğitim öğretim yapmasının (sabahçı, öğlenci) yarattığı sorunlar kalıcı yaz saati uygulaması nedeniyle öğrenciler sabah karanlığında derse başlamakta veya akşam karanlığında öğrenciler kaldıkları yere gitmek zorunda kalmakta ve güvenlik sıkıntıları yaşanmaktadır.
Aynı binada ikili eğitim öğretim yapan okullarda ders süresinin 30 dakikaya düşürülmesi nedeniyle öğrencilerin diğer bölgelerdeki yaşıtlarına göre eksik ders görmesine neden olması,
Konteynır kentlerde açılan prefabrik okullarda ısınma, ulaşım ve temizlik sorunları sürmektedir. (HABER MERKEZİ)


Emoji ile tepki ver!

Bu Haberi Paylaş :


Benzer Haberler
    0 Yorum
  • Yorumu Gönder
  • Diğer Yorumlar (0)