adscode
adscode

Eğitimde fire oranı ne olmalıdır? (2)

Doğan her çocuk, çok önemli. Nasıl ki bir profesör ya da trilyonerin oyu ile dağdaki çobanın oyu birbirinin aynı ise, doğan her çocuğun yaşama ve öğrenim görme hakkı da o kadar önemlidir. En azından Anayasamız…

Eğitimde fire oranı ne olmalıdır? (2)
AG Blog

Önceki gün, her çocuğun başarılı olabileceği bir alanın olduğunu dile getirmiş ve fire kabul etmeksizin hepsinin kazanılması gerektiğini vurgulamıştım. Destekleyenler kadar eleştirenler de oldu.

Bugünkü eğitim sistemi ile yüksek oranlı firesiz eğitim mümkün değil diyenler de vardı. Fire elbette olacaktır, olmalıdır diyenler de.

Yediden yetmişe hepimizi çok yakından ilgilendiren bu konuyu tartışmaya açıyor ve katkılarınızı bekliyoruz. En azından bu konuya, duyarsız ve tavırsız kalmamalısınız...

 

Dertli bir lise müdürüyüm

 

“Her gün ama her gün neredeyse ıstırap çekiyorum. Aşağıda açıklayacağım hususları iki kere Milli Eğitim Bakanlığı’na rapor şeklinde, birkaç kez de mektup şeklinde gönderdim. Sonuç kocaman bir sıfır. Herkes sorunu ileriye erteliyor. Hâlbuki zaman aleyhimize işliyor.

9. sınıf yani lise birinci sınıflarda sınıf geçme oranı genel liselerde yüzde 50’nin altında. Bazı liselerde yüzde 20. Bunun örnekleri var. Her 100 çocuğumuzdan 50’sini, daha yolun başındayken sen işe yaramazsın diye damgalıyoruz. Çocuğun ailesi başka bir şekilde perişan. Çocuğuna bakışı değişiyor. Dünyası yıkılıyor. Bu çocuktan bir şey olmaz moduna giriyor. Çevre de aynı tepkiyi veriyor.

 

Kim sorumlu?

 

1. 9. Sınıftaki baraj sınıfı işini meslek liseleri ile genel liseler arası geçiş için uydurdular (uydurdular diyorum çünkü böyle bir eğitim anlayışı olamaz). Şimdi unuttular. Hâlbuki meslek liselerinin ve liselerde alanlar arası katsayı sorunu halloldu. Yani artık bu baraja gerek kalmadı.

2. 8. Sınıfta sınav yapıyorsunuz. Çocuklar Anadolu ve Fen liselerine ayrılıyor. Geriye kalanlar da Meslek ve Genel liselere yönlendiriliyor. Ne garip bir eğitim anlayışıdır ki; tüm okullarda 9. sınıfta neredeyse aynı ders ve müfredatı uygulanıyor. Yani 200 kg. kaldıran bir çocukla, 50 kg kaldıran bir çocuğa aynı ağırlığı yüklüyorsunuz. Sonra da dönüp niye bu yükü taşıyamıyorsun, ‘sen işe yaramaz başarısız bir insansın’ diyoruz. İnan Abbas Bey durum aynen böyle.

Benim öğrencilerim, bir bilinmeyenli bir denklemi 4 yılda zor öğrenir. Ama Fen lisesindeki öğrenci n’inci dereceden denklemi çözebiliyor. Tabii aslında hayatın tamamı bu denklemleri çözmek değil. Ama gel de bunu MEB’e anlat. Yazık oluyor çocuklarımıza, velilerimize! Bu çocuklara, 50 kg yükleyin bakın o zaman nasıl zevkle taşıyacaklar.

3. Liselerin ortaya çıkış tarihlerini üstat Çetin Altan bir yazısında anlatmıştı.. Özetle ‘Orta Çağda Fransız asillerinin boş gezen çocuklarına bilim ve sanat öğretmek için kurdukları okullar diye tanımlayabiliriz.’ Ama o asillerin şatoları ve köleleri vardı. Onları yönetmek için Lise okumaları gerekiyordu. Biz de neredeyse tüm çocuklarımızı liseye gönderiyoruz. Ama ortada ne şato var ne de idare edecekleri köleleri. Yanlış anlaşılmaktan korkarım; Tüm çocuklarımız eğitim görmelidir. Ama eğitim görmelidir! Eğitim bu şekilde lise okumak değildir. Onu söylemeye çalışıyorum. Günümüzde hizmet sektöründe yüzlerce, belki de binlerce alanda eğitim verilebilir.

 

Eğitim amacı ne?

4. İyi bir garson ile iyi bir doktor arasında fark yoktur. Eğitim, insanların hayatlarını anlamlı yaşamalarını sağlamaktır. Kendisi ve ailesi, mutlu ve başarılı olan bir fide yetiştiricisi ile bir tıp adamı arasında bir fark olamaz. Olmamalıdır. Eğitim budur.

5. Fen ve Anadolu liselerindeki insanlara ve onların gelecekte yapacakları büyük işlere de elbette ihtiyacımız var. Onlara da layık oldukları değeri ve altyapıyı vermeliyiz.

6. Bir Genel Lise Müdürü olarak 30-40 çocuğu bir sınıfa doldurup, günde 6 saat anlamadıkları dersleri zor ve baskı ile vermeyi doğru bulmuyorum. Önceki yıl, benim ve öğretmen arkadaşların da gayreti ile 9. sınıf geçme oranını yüzde 60 yapabildik. Bu sefer de çocuklar 10. sınıfta döküldü. Öğretmenler onları 6 saat sınıfta tutmakta zorlandılar. Sene sonu öğretmenler kurulunda beni çok sıkıştırdılar. Öğrenciler sınıfta oturamıyor.

7. Çözüm istesinler. Biz sınıfta olan, her gün ağlamaklı okula gelen veli ile iç içeyiz. Biz çözüm buluruz. Ama ne kimse bizi dinliyor. Ne de çözümü getiriyor.”

Özetin özeti: Yeni Milli Eğitim Bakanı’ndan çok şeyler bekliyoruz!..

 

 


Emoji ile tepki ver!

Bu Haberi Paylaş :


Benzer Haberler
    0 Yorum
  • Yorumu Gönder
  • Diğer Yorumlar (0)