adscode
adscode

'Herkesin eğitim ve öğretime eşit ve adil şartlar altında erişmesi önceliğimiz'

Milli Eğitim Bakanı Selçuk, "Herkesin eğitim ve öğretime eşit ve adil şartlar altında erişmesi, çağın gerektirdiği bilgi ve becerilere sahip olan bireylerin yetiştirilmesi genel önceliğimiz." dedi.

'Herkesin eğitim ve öğretime eşit ve adil şartlar altında erişmesi önceliğimiz'
Eğitim
Güncelleme : 17-Dec-18 17:19

Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk, herkesin eğitim ve öğretime eşit ve adil şartlar altında erişmesinin, çağın gerektirdiği bilgi ve becerilere sahip olan bireylerin yetiştirilmesinin genel öncelikleri olduğunu söyledi.

TBMM Genel Kurulunda, Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı, Karayolları Genel Müdürlüğü, Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu, Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü ile Milli Eğitim Bakanlığı, Yükseköğretim Kurulu, Ölçme, Seçme ve Yerleştirme Merkezi Başkanlığı, Yükseköğretim Kalite Kurulu, Türkiye ve Ortadoğu Amme İdaresi Enstitüsü ile 125 üniversitenin bütçelerinin görüşmeleri sürüyor.

Bakanlığının bütçesi üzerinde konuşma yapan Selçuk, eğitimin, zamanın ruhuna uygun olarak değişen ve gelişen birikim ve tecrübeler ışığında yenilenen bir süreç olmasının, aslında eğitimle ilgili ne yapılması gerektiği hususunda bir yol gösterdiğini ifade etti.

"Bu temel hedef doğrultusunda, çağın gerektirdiği becerilerle donanmış, hem milli kültür ve hem de insanlığın genel değerleri üzerinden bir eğitim sürecini yaşama ve yaşatma azmi söz konusu." diyen Selçuk, herkesin eğitim ve öğretime eşit ve adil şartlar altında erişmesinin, çağın gerektirdiği bilgi ve becerilere sahip olan bireylerin yetiştirilmesinin genel öncelikleri olduğunu söyledi.

Bu önceliği, 2023 Eğitim Vizyonu dokümanında ifade etmeye çalıştıklarını anımsatan Selçuk, "Eksiğiyle fazlasıyla bu dokümanın, hangi ay, hangi yıl, hangi iş ve işlemlerin ne şekilde yapılacağı konusunda çok bariz bir yol haritası olduğunu söylemek isterim." dedi.

2002 yılından beri öğretmen açığı, derslik sayısı ve diğer bütün nicel değerler açısından birçok şeyin yapıldığını, birçok şeyin tamamlandığını dile getiren Selçuk, "Mevcut yapılanın üzerine daha ilerisini koymakla ilgili bir gayretimiz var." diye konuştu.

"En büyük çözümü olarak bakıyoruz"

Selçuk, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Mevcut sorunlarımız var. Bu sorunların azaltılması ve bu sorunların giderilmesine ilişkin de somut yol haritalarımız söz konusu ve bu üç yıllık vizyon dokümanı çerçevesinde mevcut problemleri nasıl iyileştireceğimiz ve nasıl yol alacağımızı net olarak ortaya koyduk.

Biz eğitime Türkiye'nin en büyük sorunu olarak bakmıyoruz, biz eğitime en büyük çözümü olarak bakıyoruz. Bundan dolayı da bu konuda çok umutluyuz ve bu umudumuzu Meclisimizin desteğiyle doruklara taşıyacağımız konusunda da inancımız tamdır. Okul terkleri gibi, öğrencilerin barınma sorunları gibi, eğitim öğretim süreçlerinin daha güvenli ortamlarda yapılması gibi konularda bazı sorunlarımız var ve bu sorunları halletmekle ilgili de ne tür bir iş ve işlem süreci gerçekleştirilecek, bunlara ilişkin araştırma, planlama ve uygulama stratejilerimizi ortaya koymuş durumdayız. Nitekim vizyon dokümanında da hedeflenen bütün iş ve işlemlerin hepsinin fizibilitesi ve maliyet analizleri yapılmıştır. Bunları yaptığımızda Türkiye üç yıl sonra, dört yıl sonra, beş yıl sonra eğitim sistemi açısından nerede olacak, bu soruya ilişkin de bazı simülasyon çalışmalarımız, modelleme çalışmalarımız var."

Öğretmeni bütün eğitimsel, öğretimsel araç gereç, özne ve nesnelerin çok ötesinde gördüklerini vurgulayan Selçuk, "Öğretmenin terbiye, mürebbiyelik, insan yetiştirme ve şahsiyet oluşturma rolünün çok çok değerli olduğunu düşünüyoruz. Çünkü şahsiyeti şahsiyet bina eder. Bu nedenle öğretmenlerimize gerçekten çok önem veriyoruz." dedi.

Bakan Selçuk, bunun kaynağından düzenlenmesi açısından yükseköğretimde öğretmen yetiştirmede yeni bir tasarım, yeni bir tasavvur ve yeni bir yol haritası üzerinde Yükseköğretim Kurulu ile gayet olumlu bir iş birliği içinde protokol imzaladıklarını ve öğretmen yetiştirmeyi kaynağından düzenleyen yeni bir yol haritasına şu anda sahip olduklarını söyledi. Selçuk, "Hemen ikinci dönem bunun pilotlarıyla ilgili de çalışmalarımız başlıyor." ifadesini kullandı.

Okul müdürlerinin, okul yöneticilerinin eğitimini de çok önemsediklerini dile getiren Selçuk, "Bununla ilgili olarak da önümüzdeki süreçte bütün okul müdürlerinin belirli bir ehliyet ve nitelik çerçevesinde sınavla alınması ve bu sınavın sonucunda da gereken hizmet içi eğitimlerinin yapılmasının üniversitelerle iş birliği içinde gerçekleştirilmesinin yol haritasını da şubat ayından itibaren koymuş olacağız." diye konuştu.

Türkiye'de artık öğretmen tedariki konusunda çok büyük bir problem yaşanmadığını ancak çeşitli düzenlemelerle bir optimizasyon ihtiyacının bulunduğunu belirten Selçuk, öğretmenlerin mali ve sosyal hakları üzerinde de önemli iyileştirmeler yapıldığını söyledi.

Teknolojiyle ilişki

Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmet Bakanlığı ile Milli Eğitim Bakanlığı arasında yapılan protokol çerçevesinde 2003 yılından itibaren Türkiye çapında şartlı eğitim yardımının devam ettiğini bildiren Selçuk, derslik başına düşen öğrenci sayısını azaltmak ve ikili öğretime son vererek tüm okullarda tam gün eğitim ve öğretime geçmek için okul ve ek derslik yapımı çalışmalarının da kararlılıkla sürdürüldüğünü dile getirdi.

Her eğitim kademesinde derslik başına düşen öğrenci sayısının yeni yapılan derslikler sayesinde ülke genelinde her geçen gün azaldığını belirten Selçuk, bütün bu çalışmalar sonucunda derslik başına düşen öğrenci sayısının ilköğretimde 24, ortaöğretimde ise 21'e indiğini bildirdi.

Gelecek süreçte yeni bir yorumla, özellikle içeriğin daha çok öne çıktığı bir yaklaşımla teknolojiyle ilişkinin, öğrenme kalitesine yönelik ilişkinin gözden geçirileceğini anlatan Selçuk, ilköğretim ve ortaöğretim öğrencilerine verilen bursların, eğitim ve öğretime erişimi artırarak fırsat eşitliğinin sağlanmasına katkı sağlayan genel uygulamalardan birisi ve çok önemli olduğunu kaydetti. 

Bakanı Selçuk, "Ülkemizin her çocuğu, gözümüze bakan her evladımız bizim için çok değerli ve eğitime erişimlerini sağlamak bizim bir vebalimiz, bizim bir borcumuz." dedi.

Türkiye'de tekil olarak bazı olaylardan ya da güncel birtakım hadiselerden elbette söz edildiğini, bunların bir kısmının gerçekten söz konusu olduğunu söyleyen Selçuk, şöyle konuştu:

"2018-2019 eğitim öğretim yılında toplam 1 milyon 320 bin 708 öğrenci taşıma hizmetlerinden faydalanıyor. Bakanlık bütçemiz ve Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik Fonu'ndan taşıma ve öğle yemeği hizmetleri için toplam 4 milyar 156 milyon lira da kaynak ayrılmıştır. Taşımalı eğitimin belli bir strateji dahilinde rahatlatılması ve bunun öğrenme kalitesine etkisi çerçevesinde bir değerlendirmeye tabi tutulması zaruridir. Çünkü 'taşımalı eğitim kötüdür' ya da 'iyidir' diye bir şey söylemekten çok, rasyonel olarak neye hizmet ettiğine bakmak lazım. Bugün Kanada'da, Amerika'da, Yeni Zelanda'da da benzer bir durum var. Bu, yerleşim yerlerinin dağınıklığından ya da göçlerle ilişkili birtakım durumlardan kaynaklanan birçok parametreden etkileniyor. Ama bu etkileri sağlıklı analiz edip nerede gerçekten ihtiyaç var, nerede gerçekten ihtiyaç yok; bununla ilgili de bir analiz çalışmamız söz konusu."

"Küresel rekabetin bir ana problemi"

"Bir yılın içerisinde Milli Eğitim Bakanlığında en fazla nerede mesafe alınacak?" diye bir soru sorulsa, bunun "mesleki ve teknik eğitim" olduğunu çok rahatlıkla söyleyebileceğini diye getiren Selçuk, çünkü mesleki, teknik eğitimin, ülkenin iktisadi hayatıyla eğitim hayatının buluşturulması ve senkronizasyonu konusundaki etkisinin çok önemli olduğunu söyledi.

Selçuk, "Eğer biz mesleki ve teknik eğitimi dış ticaret açığımızla ilişkilendirmezsek, organize sanayi bölgelerimizle ilişkilendirmezsek, mevcut kaynak yönetimimizle ilişkilendirmezsek, oralar sadece okul olurlar; hayata dokunan, sanayiye dokunan, ekonomiye dokunan kurumlar olamazlar." diye konuştu.

Bu konuyla ilgili birçok kurumlarla işbirliği yaptıklarını anlatan Selçuk, "Bunu sadece eğitim sisteminin ülkemizde iyileştirilmesi olarak görmüyoruz, küresel rekabetin bir ana problemi olarak görüyoruz. O bakımdan çok önemli." değerlendirmesini yaptı.

Selçuk, bilim, sanat, spor ve benzeri alanlardaki özel yetenekli çocukların, yeteneklerine uygun eğitim ortamı sağlamakla ilgili de yeni bir modernizasyon süreci içerisinde olunduğunu bildirdi.

Özel okulların sayısının giderek arttığını ancak mevcut durumda kalitenin de yükselmesine ilişkin ve bir özel okul açmanın standartları ve ana şartları konusunda da bazı tedbirler aldıklarını ifade eden Selçuk, bunu kamuoyuyla yılbaşında paylaşacaklarını kaydetti.

"Eğitim, mutabakat gerektiren bir kurum"

Selçuk, yükseköğretim anlamında da oldukça rekabetçi bir anlayışa ihtiyaç bulunduğunu, yükseköğretime erişim ve yükseköğretim alanındaki okullaşma oranının kalite bazlı ilerletilmesi ve Yükseköğretim Kalite Kuruluyla ilişkilendirilmesinin bu amaca yönelik olduğunu belirtti.

ÖSYM'nin, 2019 yılında 186 sınav koordinatörlüğü aracılığıyla yaklaşık 8 milyon aday için sınav gerçekleştireceğini bildiren Selçuk, elektronik sınav uygulamasının yaygınlaşmasının da çok önemli olduğunu ifade etti.

Ziya Selçuk, "Biz eğer eğitime bakarken bir sistem bütünlüğü içerisinde bakarsak ve evrensel bakarsak o zaman içeride yaptığımız işin daha sahici olmasına hizmet etmiş oluruz. Aksi takdirde eğitimin operasyonel düzeyindeki bazı tekil sorunlar üzerinden bütün eğitim sistemini yorumlamaya ya da eleştirmeye kalkarsak bütün manzaranın, fotoğrafın silüetini de kaybetmiş oluruz. Yapmak istediğimiz şey eğitim sisteminde küresel rekabete dayanıklı bir altyapı geliştirmek ve bunun için de birkaç yıl içerisinde bir temel çerçeveyi ortaya koymak." değerlendirmesinde bulundu. 

Selçuk, sözlerini şöyle tamamladı:

"Eğitim, ülkemizin yarınını şekillendiren en önemli unsur ve bir toplumsal mutabakat gerektiren bir kurumdur. Eğer burada bir mutabakat oluşturmazsak, bir ortak payda oluşturmazsak eğitimle ilgili hiçbir zaman bütünleşik, entegratif bir enerji alanımızı da ortaya koymuş olamayız. Hükümetimiz bu bilinçle hareket etmekte, eğitim alanına yönelik yatırımlarını bilimsel ve pedagojik gelişmelere uygun bir şekilde sürdürmeye çalışmaktadır. Milli Eğitim Bakanı olarak şahsım, eğitim camiamız ve milletimiz adına genel bütçeden en büyük payı eğitime ayırma geleneğini başlatan Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan başta olmak üzere bu sürece katkısı olan, bize destek veren herkese teşekkür ediyorum. Eğitimin ortak memleket meselesi olarak görülüp bu desteğin sürdürülmesi oldukça önemlidir." 


Emoji ile tepki ver!

Bu Haberi Paylaş :

Etiketler :

Benzer Haberler
    0 Yorum
  • Yorumu Gönder
  • Diğer Yorumlar (0)