adscode
adscode

'Asıl kaos okullar açıldığında yaşanacak!'

66 aylık çocukların 1.sınıfa başlatılacağı kararı çok tartışıldı ve tepki topladı.66 aylık bir çocuğun 1. sınıf öğrencisi olmaya hazır olup olmadığı uzmanlar tarafından da ele alınıyor. İşte bu konuyla…

'Asıl kaos okullar açıldığında yaşanacak!'
Genç Blog
"Başta İstanbul olmak üzere kalabalık sınıf, derslik ve öğretmen ihtiyacı sorunu yaşayan iller asıl kaosu okullar açıldığında yaşayacak. Anlatımlarımız, eleştirilerimiz, görüş ve önerilerimiz “felaket tellallığı” olarak görülmemelidir. Günlerdir yanlış yapıldığını, yapılmaya devam edildiğini, inat ve dayatma olduğunu yazıyoruz, anlatıyoruz. Ancak eleştirilerimizi görüş ve önerilerimizi ideolojik yaklaşımlar olarak gören sığ bir zihniyet algısı ile karşı karşıya kalmaya devam ediyoruz.
Geleneksel siyaset tarzı ve kültürünün devamı olan bu yaklaşım hala “Kervan yolda düzülür, istim arkadan gelir” anlayışındaki ısrarını sürdürmektedir. Bugün yaşadığımız ve yarında yaşayacağımızı düşündüğümüz sorunlar 444’lük yasa ile daha da ağırlaşacaktır. Okula başlama yaşını önce yasa ile 60 aya daha sonra genelge ile 66 aya çeken uygulamanın yarattığı basınç olumsuz sonuçlarını üretmeye başladı bile. Aslında bu yıl okula başlayan çocukları eğer yeterli önlemler alınmazsa gelecek yılların kayıp kuşakları olarak değerlendirmek abartılı bir yorum olmasa gerek.
Son günlerde görsel ve yazılı bazında yer alan haberler sadece İstanbul’un birkaç bölgesinin çelişkilerini gösteren fotoğrafı ortaya koymaktadır. İstanbul’un diğer bölgelerindeki tablo bundan farklı değildir. Örneğin Anadolu Yakasında; Üsküdar, Kadıköy, Ataşehir, Ümraniye, Kartal, Sultanbeyli ve Sancaktepe ilçelerinin bazı bölgelerinde bulunan okullar, Avrupa Yakasında; K.Çekmece, Gaziosmanpaşa, Bağcılar, Erengazi, Şişli Beyoğlu, Bayrampaşa, Kâğıthane ilçelerinin bazı bölgelerinde bulunan okullarda kayıt patlaması yaşanabilir. Aynı durum, Ankara, İzmir, Adana, Bursa, Diyarbakır, Şanlı Urfa, Gaziantep gibi iller ile diğer yoğun göç alan büyük illerin yerleşim bölgeleri içinde geçerlidir.
Her yıl yaklaşık 220 bin öğrencinin 1.sınıfa kayıt yaptırdığı İstanbul’da bu yıl sayı ulusal adrese dayalı nüfus kayıt sistemine göre 375 binlere dayanınca şimdi derslik açığı sorununun yarattığı telaş yetkilileri sarmış durumdadır. Bu sisteme göre 60 aylıkla 84 aylık aralığındaki çocuklardan kimi okullara 200 ile 500 arası sayıda çocuk düşmektedir.60-66 ay arası çocukların okula gönderilmeyeceğine umut bağlayan okul yöneticileri ne yapacaklarını kara kara düşünmektedirler. Bazıları ise kendince öğrenci akışını engelleyecek yöntemler geliştirmeye çalışmaktadır. Geçen yılda 220 bin öğrenciyi bile 40 öğrencili sınıflara yerleştirmekte zorlanan okullar şimdi 80-90 öğrenciyi aynı sınıflara doldurmak zorunda kalacaklar.
Bu durum vahim bir eğitim tablosunu ortaya koymaktadır. Ve 12 yıl boyunca devam edecek bir sorundur. Çünkü bu yıl 1.sınıfa kaydı yapılacak olan çocuk sayısı gelecek yıllarda da aynı sayıda üst sınıflara taşınacaktır. Sınıf mevcutlarını azaltmaya yönelik değişik öneriler geliştirilebilir. Ancak bu çözümler günübirlik ve günü kurtarmaya yönelik çözümler olabilir. O bakımdan daha gerçekçi ve kalıcı çözümler üretmeye ihtiyaç bulunmaktadır. Geçici olarak kalabalık sınıflı okullardan sınıflarında az öğrenci bulunan okullara öğrencilerin taşınması geçici bir rahatlama sağlayabilir. Ancak taşıma giderleri kesinlikle kamu tarafından karşılanmalıdır. Uygulama çok sistemli yürütülmelidir. Bununla birlikte nüfus yoğunluğu yaşayan havzalardan başlayarak hızla yeni okul yapımı gerçekleştirilmelidir.
Biz eğitimciler doğru ve bilimsel temelde eleştirilerimizi ve önerilerimizi yapmaya devam edeceğiz, Bunu yaparken meramımızın sığ bir muhalefet yapmak değil sorunların çözümüne katkı vermek olduğu bilinmelidir. Amacımızın kesinlikle bağcıyı dövmek, fırsatçılık veya polemik yapmak olmadığını özellikle ifade etmek istiyorum. Söz konusu olan çocuklarımız olduğunda geride kalan her şey teferruattır.
5 Ve 5,5 Yaş Çocuklarının Sorunları! İlkokula başlama yaşının yasada önce 60 aya çekilmesi, ardından gelişen tepkiler üzerine genelge ile 66 aya yükseltilmesi kaygıları ve tartışmaları sona erdirmedi. Başta Sayın Bakan olmak üzere pek çok bürokrat ve AKP’li yetkili bu konuda yapılan bilimsel eleştirileri ideolojik olmakla değerlendirdi. Oysa başta ODTÜ olmak üzere Ankara, Hacettepe, Boğaziçi, Ege, Kocaeli gibi üniversitelerin eğitim fakülteleri olmak üzere pek çok demokratik kitle örgütü, sendika ve eğitim alanında yetkin kişi ve kuruluş yaptıkları açıklamalarla süreci eleştirmiş, görüş ve öneride bulunmuşlardı. Ancak tüm eleştiri ve önerilerini kulaklarını tıkayan MEB 66 ay çocuklarını 1.sınıfa kaydetme ısrarını sürdürmektedir.
66 Ay çocuklarını iki kategoride ele almak gerekmektedir. Birinci kategori okulöncesi eğitim alanlar, ikinci kategori ise okulöncesi eğitim almayanlar. Özellikle okulöncesi eğitimin aidata dayalı uygulandığı büyük illerde okulöncesi eğitim almayan çocukların oranı %6o düzeyindedir. Okulöncesi eğitim gören bir çocukla görmeyen çocuğu aynı sınıfta, aynı müfredata tabi tutarak eğitime almak doğru değildir. Aynı zamanda bu yaş çocuklarının, bilişsel, duygusal motor ve fiziksel gelişimleri tam tekâmül etmemiş/oturmamıştır. Çocukların bu gelişimsel evreleri tamamlamamış olmalarından kaynaklı davranış bozukluklzrı sorunları yaşama riskleri bulunmaktadır.
Oyun çağı çocuğu olan 5 ve 5,5 yaş çocuklarını okuma yazma ve bir takım matematiksel işlem yapmaya zorlayıcı programların eğitimine tabi tutmak gelişim psikolojisi açısından ve sosyalleşme parametreleri yönünden de sakıncalıdır.5 veya 5,5 yaş çocukları asıl sıkıntıları soyut düşünmeye başlama yaşlarında karşılaştıkları derslerde yaşamaktadır. Bu yönüyle de okul zorlaması bir takım psikolojik fobilerin, kaygıların, duygu kırılmalarının çocuklarda yoğun yaşanmasına neden olacaktır.
Okullarımıza bakıldığında, okullarda bu yaş çocuklarının eğitimine fiziki koşulları, oyun ortamları, bahçe düzenleri, derslikleri, tuvaletleri, lavaboları ve diğer günlük yaşam ihtiyaçlarının karşılanması yönünden hazır değildir. Çocuk ve ailelere yardımcı olması, destek sunması gereken birimlerde yetersizdir. Sınıf öğretmenleri bakıcılık, dadılık mı yapacak eğitim etkinlikleri mi gerçekleştireceklerine dair ikilem yaşamakta süreci sorgulamaktadırlar. Kendilerinin adam yerine konulmamış, sorulmamış olması da işin diğer eleştirilen yönünü oluşturmaktadır. Sonuç olarak, eğitim ve bilim alanı zorlamalar ve dayatmalara bırakılmayacak kadar önemli alanlardır. Bu alanlarda yapılması planlanana değişikliklerin, reformların uzun yıllara yayılan denemelere, bilimsel araştırmalara ve tartışmalara dayandırılması gerekir. Ben yaptım oldu, öyle ise doğrudur veya oldubitti tamam, her şey yolunda yaklaşımı irrasyonel bir tutuma içkindir. Bu tutumu da herkes benimsemek, onaylamak zorunda değildir. Elbette ki böylesi otoriter, ayrımcı ve ötekileştirici anlayışa insanlar itiraz edecekler ve seslerini yükselteceklerdir."
ALAADDİN DİNÇER/EĞİTİMCİ




Emoji ile tepki ver!

Bu Haberi Paylaş :


Benzer Haberler
    0 Yorum
  • Yorumu Gönder
  • Diğer Yorumlar (0)