Mayıs 2013'te "Ben yurttaşım, Taksim çevresinde tek nefes alınacak yeşil alan olan Gezi Parkı’nı korumak için buradayım” diyenler bir araya geldiler. Ancak, özgürlüğüme dokunma diyen gençler sabaha karşı ansızın polisin biber gazı ve tazyikli su saldırısı ile karşılaştılar.
İşte polisin bu orantısız, hukuk dışı saldırısı tepkiyi çoğalttı, özellikle apolitik ve tepkisiz olduğu düşünülen gençliği ve yurttaşları ayağa kaldırdı ve ülke çapında yaygınlaştı. Yurttaşlar, en doğal hakları olan "sesini duyurmak, dikkate alınmak" talebiyle direnişlerine devam ettiler.
Gezi Parkı’ndan sökülen ağaçlar,”ben dikerim, ben keserim, ben yaparım kimse karışamaz" anlayışının son yıllarda dozu giderek artan yönetim anlayışını hatırlattı.
Gençlerin, sanatçıların, kadın-erkek herkesin "gerçek demokrasi talebini” yüksek sesle, bir arada, dayanışma içinde görünür kılmalarını sağladı.
“Gezi Parkı Uyanışı” Atatürk’ün önderliğinde kurulan Cumhuriyetimiz'in her koşul ve durumda ülkeyi emanet ettiği gençler tarafından “yurttaşlık bilinciyle” savunulacağının inançlı bir göstergesidir.
Gezi uyanışının 1'inci Yılında,
Yurttaşlar öncelikle bu mücadelede polis saldırısında yaşamlarını yitiren gençleri anacaklar. Susturulmaya, baskı altına alınmaya ve ayrıştırılmaya karşı bir kez daha kararlılıkla elele verecekler.
İstanbul Kadın Kuruluşları Birliği olarak; gerçek demokrasi için, laik hukuk devletimiz için, kadın erkek eşitliği için, ülkemizin sürüklendiği bu karanlıktan kurtulmak için herkesi ELELE vermeye davet ediyoruz.
Ülkemizdeki Yeniden Ulusal Uyanış için ELELE veriyoruz.
Nazan Moroğlu, İKKB Koordinatörü
