Eğitim sistemimizle ilgili tartışmalar yön değiştirerek, öğretmenler üzerinden devam etmektedir. Sosyal medya üzerinde, öğretmenlerle ilgili etiketler, aylardır başı çekmektedir. Eğitimde karar vericilerin uzman ve başöğretmenlik sınavıyla ilgili demeçleriyle, öğretmenlerin sosyal medyadaki paylaşımları birbiriyle örtüşmemektedir. Eğitimde karar vericiler, öğretmenlerin öğretmenlik meslek kanunuyla ilgili memnuniyetini öğretmenlerin uzman ve başöğretmenlik eğitimlerine ve kariyer basamakları sınavına yaptıkları başvurular üzerinden değerlendirmektedirler. Peki, bu açıklamalar saha gerçeği ile uyuşmakta mıdır?..
Öğretmenlik Meslek Kanunu'nun uzman ve başöğretmenlik uygulamasıyla ilgili çok sayıda yazı kaleme almıştım. Eğitim öğretim yılı açıldığından itibaren farklı eğitim konularına değinmek istiyordum. Ancak, öğretmenlerden gelen yoğun istek üzerine bu konuya tekrar değinme gereği duydum. Eğitimde karar vericilerin açıklamalarından sonra konuya tekyönlü bakmamak için, konun farklı taraflarıyla görüşmeler yaptım. Öğretmenler, okul yöneticileri, sendikalar, öğrenci ve öğrenci velileri olmak üzere, konuyla ilgili farklı tarafların görüşlerini almaya çalıştım. Öğretmenlerin konuyla ilgili sosyal medyada oluşturdukları gruplara katılarak, grupların görüşlerini de almaya çalıştım. Daha önceki yazılarımda da ifade ettiğim gibi öğretmenler sosyal medya üzerinde aktif bir şekilde görüşlerini ifade etmeye çalışıyorlar. Ancak, öğretmenler çekindikleri için gerçek isimlerini kullanmamaktadırlar. Hatta bazı grup yöneticileri, öğretmenlere isimlerini kullanmalarını istediklerinde, öğretmenlerin çekincelerini açık açık ifade ettiklerine de tanık oldum. Öğretmenler, kaygıları nedeniyle isim kullanmadıklarını gruplarda paylaşmaktadırlar.
Öğretmenler, karar vericiler tarafından birkaç trol hesap olarak ifade edilmelerinden de çok rahatsız olduklarını dile getirmektedirler. Eğitim kurumlarımızdaki okul yöneticileri ve öğretmenlerle, sendika temsilcileriyle de görüşmeler yaptım. Görüşme yaptığım okul yöneticilerinin tamamı okul yöneticilerine doğrudan uzman ve başöğretmenlik statüsü verilmesi gerektiğini, öğretmenler ise kıdem esaslı bir uygulamanın olması gerektiğini ifade etmektedirler. Eğitim kurumlarındaki yöneticiler ve öğretmenlerin büyük bir çoğunluğu, eğitimde karar vericilerin uzman ve başöğretmenlik sınavıyla ilgili öğretmenlerin başvuru oranı üzerindeki memnuniyet düzeyi açıklamalarından rahatsız ve bu açıklamaları da gerçekçi bulmadıklarını ifade etmektedirler. Yetkili sendika üyeleri başta olmak üzere, okullardaki farklı sendikaların üyelerine uzman ve başöğretmenlik sınavıyla ilgili görüşlerini sordum. Görüştüğüm sendika üyeleri KBS uygulamalarının sınav esaslı olmasının öğretmenleri ayrıştıracağını ifade etmektedirler. KBS uygulamalarının kıdem esaslı olmasının doğru olacağını ifade etmektedirler. Eğitim kurumlarındaki öğretmenlere ve işyeri sendika temsilcilerine, ÖMK ile ilgili iyileştirici maddelerin olup olmadığını sorduğumda ise; ÖMK’nın 3600 göstergesini olumlu gördüklerini ve KBS uygulamasının ise sıkıntılarını ifade ettiklerine tanık oldum.
Öğrenci velileriyle yaptığım görüşmelerde, bazı veliler; derslere uzman öğretmenler girmediğinde sorun yaşanacağını, özellikle ilkokullarda uzman ve başöğretmen uygulamasının sorun yaşatacağı ile ilgili görüşlerini dile getirdiler. Öğretmenlerin sosyal medya gruplarındaki paylaşımlarına daha önceki yazılarımda yer verdiğim için bu yazıda tekrar ayrıntılı değinmek istemiyorum. Ancak, Milli Eğim Bakanının uzman ve başöğretmenlik ile ilgili açıklamalarını öğretmenler, üzülerek takip ettiklerini, ifade etmektedirler. Öğretmenler, öncelikle sosyal medyadaki paylaşımlarının trol olarak ifade edilmesini doğru bulmadıklarını, sınava müracaatlarının ekonomik sorunlar ve kaygılar nedeniyle yapıldığını belirtmektedirler. Bazı öğretmenler ise, konun siyasallaşması nedeniyle; kaygı duydukları için başvurduklarını da ifade ettiklerini belirtmek isterim. Öğretmenlere ne tür kaygı? Diye sorduğumda ise, bir siyasi partinin talimatı nedeniyle, suçlanabileceklerini açıkladılar. Bir öğretmenin çok içerlendiğini ve aylardır uzman ve başöğretmenlik sınavı nedeniyle kaygılı olduğunu, mesleki ve toplumsal baskı nedeniyle çok yorulduğunu, öğrencilerinin, öğrenci velilerinin şimdiden sınavı sorduklarını ifade ederek, gözyaşlarını tutamadığına da tanık oldum...
Eğitimde belirli konularla sınırlı ve içeriği de tartışmalı eğitim notlarıyla, öğretmenleri sınava almak; 100 soruluk sınav sonunda öğretmenlere uzman ve başöğretmenlik adı altında ek ödeme yapmak; ne kadar hakkaniyetli, öğretmenlerin niteliğini ne kadar ölçebilir?.. Eğitimde karar vericilerin bu uzun açıklamalı soru cümlesinin cevabını, eğitim bilimi açısından tekrar değerlendirmesinde yarar olduğunu düşünüyorum.
Tüm eğitim sendikaları resmi açıklamalarında, ÖMK’nın KBS uygulamasının meclis tarafından revize edilmesi gerektiğini ifade etmektedirler. Milli Eğitim Bakanı ise yaptığı açıklamalarda öğretmenlerin memnun olduğunu ifade etmektedir. Öğretmenler, sosyal medya paylaşımlarında, Milli Eğitim Bakanlığının mebbis denilen sistem üzerinde birçok konuda olduğu gibi bu konuda da anket düzenleyerek, görüş alabileceğini ifade etmektedirler… Öğretmenler, sendikalardan ÖMK’nın TBMM’ inde revize edilmesi için daha etkili olmaları için çağrıda bulundular. Öğretmenler, sahada haklarını savunan sendikaların tarihi bir sorumluluğu taşıyacaklarını ve bu konuda yanlarında olan sendikaları asla unutmayacaklarını ifade etmektedirler. Öğretmenler, TBMM’nin kararlarına saygılı olduklarını, ÖMK’nın KBS uygulamasının gelecekte mesleki ayrıştırmalara yol açacağını düşündükleri için kanun tekrar TBMM’de görüşülmesini tüm milletvekillerinden beklediklerini ifade etmektedirler.
Öğretmenlik mesleğinin niteliğini geliştirmekle ilgili öneri ve kariyer modellerini daha önceki yazılarımda paylaştım. Öğretmenlik Meslek Kanunu ve Kariyer Basamakları uygulamasıyla ilgili süreci ve öğretmenlerin sahadaki görüşlerini özetlemeye çalıştım. Eğitim öğretim süreci başladı ve üzülerek belirtmem gerekiyor ki; öğretmenler, uzman ve başöğretmenlik sınav uygulaması nedeniyle, derslerine ve öğrencilerine yeterince odaklanamıyorlar… Öğretmenleri küstürülmüş, öğretmenleri mutsuz, öğretmenleri tükenmiş toplumların geleceği tehdit altındadır. Öğretmenler geleceğimizdir! Öğretmenleri tüketmeyelim, geleceğimizi yok etmeyelim! Geleceği aydınlık, yarınları umut dolu bir nesil için, “ÖNCELİĞİMİZ EĞİTİM”…
Ali Güngör
ikegitmeni@hotmail.com
