adscode
adscode

Doğu İllerinde Eğitim Batıdan Neden mi Geri Kaldı?

Bu sorunun cevabını MEB olarak verenler olabilir. Ama şu soruda akla geliyor MEB’in eğitim politikası Türkiye’nin her yerinde aynı bu farklılık nasıl oluşuyor.

Doğu İllerinde Eğitim Batıdan Neden mi Geri Kaldı?
Türkiye'den Haberler

         Evet bu sorunun cevabını doğuda bir öğretmen olarak veriyorum okulların idaresinde görevlendirilen beceriksiz o yörenin idarecileri. Dışarıdan gelen öğretmenlere meslekten soğuturcasına davranışları ve sadece kendi doğruları. Şu an doğuda il merkezinde görev yapmaktayım. Okul idaresinin aldığı kararla okulda seviye sınıfları yapıldı. Ve bu okuldaki 30 öğretmenden sadece iki tanesinin isteği üzerine yapıldı. İnsan hakları ihlali olan bu durum il mili eğitimin desteği ile yapılmıştır.

            Şimdi okulumda oluşan seviye sınıfının ortaya çıkardığı sonuçları sıralayayım. Şuraya bir parantez açıyım ‘eğitimcilik yanı olmayan bu idarecilerin, yapılan bu düzenin sürekli çok iyi bir şekilde yürüdüğünü ısrarla belirtiyorlar ve ortaya çıkardığı zararları görmezden geliniyor. Okulda her sınıftan 5 seviye sınıfı oluşturuldu. En iyiden kötüye doğru sıralanmış bir durumda ve çocuklara deneme sınavlarından aldıkları sonuçlara göre bir üst sınıfa ya da bir alt sınıfa geçiş yapacakları söylendi. Okulda yapılan her deneme çocuklar arasında ayrı bir stres oluşturmakta. Çocuk diyorum bahsettiğim yaş grubu 10-15 yaş arası ortaokul çağındaki çocuklar. Deneme sınavının ortasında ağlayan çocuklar, kitapçık yetmedi diye ağlayan çocuklar. Çocuklar için deneme sınavından iyi yada kötü almaları değil arkadaşlarımdan ayrılacağım korkusu bu yaştaki çocukları strese sokuyor. Bu şekilde yapılarak deneme sınavında iyi alanlar sizce ödüllendiriliyor mu? Kötü alanlarda cezalandırılmıyor mu? Kişisel görüşümdür katılan olur olmayabilir şu an yapılan hiçbir ölçüm aracı çocukların seviyesini tam olarak gösteremez.

            Çocukların bu sınavda yaşadığı stresler dışında psikolojik olarak gelişimleri de etkilendi. İdare öğretmenlere çıkan netlerin hesabını sormakta. Ve ısrarla bu sene en az 5 tane fen lisesi istediğini söylemekte. ‘hocam bizim için önemli e sınıfları’ denilince öğretmenlerde ister istemez kendisini baskı altında hissetmekte. Bu durumda öğrencilere yansıtılıyor. Öğrenci öğretmenin yanına geldiğinde ilk olarak hangi sınıftasın sorusu soruluyor. Çocuk utana sıkıla a sınıfı dediğinde öğretmenin davranışları değişiyor. Çocuklarla konuşuyorum sıkıntılarını bana aktarıyorlar. ‘Öğretmenler ayrımcılık yapıyor, diğerlerine verilen değer bize verilmiyor, ben artık ders çalışmayacağim’ altını çizdiğim cümleyi duyunca beynimden vurulmuşa döndüm. Bunlar daha çocuk ders çalışmayarak öğretmenini cezalandıracağını sanıyor. B şubesinden bir öğrencim soru sormaya geldi yanıma o sırada yanımda olan E şubesindeki öğrenci soruyu gördü ‘aa ne kadar kolay sen hangi şubedesin’ diye tepki verince, soru soran öğrencim utandı ve bu manzara karşısında sinirlendim. Ama çocuk bunlar illaki böyle sorunlar çıkacak. A şubesinden bir öğrencim ‘hocam niye ders çalışayım ki, okuldan kimsenin bizden bir beklentisi yok. Bizim gibi tembel öğrencileri aynı sınıfa koydular kimse bizimle ilgilenmiyor.’ Çocukların verdiği tepkiyi görüyor musunuz! Öğrenilmiş çaresizlik diye bir şey var, işte örnekli açıklaması.

            Bu seviye sınıflarının etkisi azalmak için derslerimde rehberliğe ayırdığım zamanlar oldu. Çocuklarla konuştuğumda hocam bizimle bir siz ilgileniyorsunuz tepkisi alınca yıkılıyorum. Okulun ikinci ayında sözde en iyi sınıf dedikleri sınıfta dersteyken başka bir okuldan nakil gelen öğrenci derse geldi. On bir on iki yaşındaki çocukların tepkisi ‘bize yeni rakip geldi’ gerisini siz düşünün. Şurası bir gerçek sınıf yönetiminde en zorlandığım sınıf en iyi sınıf denilen E şubesi. Anlatılanları basit görme, sorulan soruları ilk cevap verme biliyoruz diye not tutmama, arkadaşlarına nispet yapmak, yanlış cevap verenlere çocukların verdikleri tepkiler gibi daha sıralayabilirim.
            Şimdi çıkan bu sonuçların temeline gidelim. Öğretim yılı başında --buraya dikkat çünkü eğitim yok- mili eğitim müdürü okul okul gezip teog hedefi alıyor. İlimizin eğitim seviyesini yükseltmek için çalışılıyorMUŞ. Hedefler bir önceki senenin bir tık üstü oluyor. Aslında olan hedefleri kendileri alıp öğretmenlere iletiliyor. Okul müdürleri de hedefleri gerçekleştirmek için mi yoksa başka sebeblerden dolayı mı bilemiyorum öğretmenlere denemelerden sonra hesap soruyor ve bunun oluşturduğu baskı ve stres ortamı direk öğrencilere yansıyor.

            En çok rahatsız olduğum ise, eğitimim e’si bile geçmeyen bu doğu illerinde 11-15 yaş arasına sadece öğretim yapılması. Öğrenci denemelerde iyi yaptıysa yaptığı her türlü olumsuz davranış görmezden gelinmesi ve kötü yapan öğrencinin en ufak bir olumsuz davranışına da haddinden fazla tepki verilmesi. Hani eğitimde ayrımcılık yoktu! Bu yapılanlar ergenliğe yeni giren bu yaş grubunda çocuklara iki şeyi çok iyi öğretiyor. Birincisi eziklik duygusu ikinci ise yücelik duygusu. İyi sınıf denilen sınıftaki öğrenci, başarısıyla dikkat çekmeye çalışırken, kötü sınıf diye bilinen sınıftaki öğrencilerde, davranışlarıyla dikkat çekmeye çalışmaz mı? Ergenliğe giriş dönemleri. Kendilerine eğitimci diyen bu insanlara birileri göstersin artık bunların daha çocuk olduğunu.

            Birazda öğretmenlerin sıkıntılarından bahsedeyim. En iyi sınıfların dersine ve sınıf rehber öğretmenliğine burali öğretmenler görevlendirildi. Sınıf zaten başarılı davranış problemi olan öğrenci yok. Diğer sınıflarla kıyaslama yapılıyor. Davranış problemi olan öğrenciler, devamsız olan öğrenciler, sınıfta kalmış öğrencilerin hepsi bir sınıfa toplanmış ve bun sınıfların dersine ve sınıf öğretmenliğine dışarıdan gelen öğretmenler görevlendirildi. Bu sınıflarda takdir edersiniz ki sınıf hakimiyeti zor. Sürekli tekrarlanan cümle şu ‘hepimiz sınıf yönetimi dersi aldık yapacaksınız’ ben de şunu sordum hep ‘ hepimiz çocuk psikolojisi, öğrenme psikolojisi, gelişim psikolojisi dersi aldık bu seviye sınıfları niye?’ tabi cevap yok.

            Okulda yapılacak ne varsa otuz öğretmenden sadece ikisinin görüşüne başvurulur. Artık neden olduğunu tahmin edebilirsiniz. Hiçbir konuda öğretmenlerin görüşü alınmaz. Değer verilmez. Kararlar bu kişiler tarafından alınır. Uygulayan öğretmenlerdir. Başarılı olunursa başarı karar alanların, başarırsız olunursa hata öğretmenlerin. Mobing uygulandığı kanısına vardınız mı? Bu durum konuşulmadı mı, konuşuldu tabi. ‘hocam bu sene ben 5 tane fen lisesi istiyorum yapmak sizin göreviniz’ cevabı alındı. Bu duruma fazla dayanamayan öğretmenlerimiz kendi bildidiğini okuyan idareden biraz uzaklaşmak için, rahatlamak için, rapor alarak biraz olsun bu konulardan uzaklaşmak istiyorlar.

            Okulumuzun öğretmen kadrosu tamamen genç ve azimli öğretmenler. Birkaç yıldır bu meslekte olan kişiler. Görüşlerimize değer verilmemesinin sebebini bizleri genç ve daha bir şey bilmediğimizi sanmakta olmaları. Başka bir sebep bulamıyorum. Ve bardağı taşıran son damla okulumuza yani atanan bir öğretmenimizin sözde seviye sınıflarının en kötüsü olan sınıfta sınıf hakimiyeti sağlamakta zorlanıyor. Dersi kapıda dinleyen okul müdürü, sınıfa girip öğretmene öğrencilerin önünde azarlıyor. Hemen öğretmenleri toplanıp ‘bu sınıfı kaybediyoruz derhal bir rapor istiyorum ve bu durumu düzeltin’ diye sert bir üslup kullanılıyor. Şimdi burada hata kabullenmeme var. Burada ben yaptım yanlışsa da siz düzelteceksiniz var. Sonrada doğuya gelen öğretmen burada kalıcı olmuyormuş. Biraz daha kalmak isteyen öğretmenlerimiz bir çoğu bir an önce okuldan gitmenin planlarını yapar oldular. Samimiyetle söylüyorum. Grupla çalışmak ne demek, eğitim ne demek bilen, çağdaş yenilik neler yapabilirim diye öğretmenleriyle beyin fırtınası yapan bir yönetici olsa bu okuldaki eğitimin kalitesi çok bambaşka olur. Bir idareci düşünün ve okulunda bir çocuğun yaşabileceği her şeyi yaşamış öğrencilerden oluşmakta. Bu idareci rehberlik servisi gereksiz görmekte.

            Yeter artık diyorum yeter. Bu çocuklar bizim eğrisini doğrusunu biz biliriz diyerek bir eğitim kurumu yönetilmez. Tek bildikleri kendi doğruları olan bu insanlara artık bizim bir marangoz, bir heykeltıraş kısaca bir sanatçı olduğumuzu göstersin. Yaptığımız her hatada ortaya çıkan eserde kusurlar oluşuyor. Biz geleceğe şekil veriyoruz. Çocukların geleceğine…
 
                                   Çocukların gözlerindeki ışıkların sönmesini istemeyen bir öğretmen…

Emoji ile tepki ver!

Bu Haberi Paylaş :

Etiketler :

Benzer Haberler
    0 Yorum
  • Yorumu Gönder
  • Diğer Yorumlar (0)