Çocuğum anaokuluna başlıyor. Yeni bir dönem; bambaşka, macera dolu bir yolculuk bizi bekliyor. En güvendiği ortamdan, bizden, tanıdığı ev ortamından başka yeni bir ortamı olacak. Ailesi dışında yeni insanlar katılacak hayatına ve dünyası genişleyecek.
Ebeveyn olarak endişelerim büyük, farklı duygular içindeyim şu günlerde. Heyecan, merak, endişe, sevinç…
Uyum sağlayabilecek mi, okul ortamını sevecek mi, alışabilecek mi?
Duygularını, isteklerini ifade edebilecek mi?
Ayrılık kaygısı yaşayacak mı?
Evini, ailesini özleyecek mi?
gibi türlü türlü sorular kafamda. Okulun ilk günleri hem ebeveyn hem de çocuk için duygu dolu bir süreç. Hepimizin benzer endişeleri ve kaygıları var. Ne yaşayacağımızı merak ediyoruz. Bu süreci bilinçli bir şekilde yürütmek ve okula mutlu bir başlangıç yapmak; çocuğun okula uyum süreci ve okul algısının olumlu oluşması açısından çok önemli. Bir çocuk için anaokulu, hayata başlangıçtaki en önemli adımlardan biri. Çocukların en hızlı gelişim gösterdikleri, sosyalleştikleri, paylaşmayı ve işbirliğini öğrendikleri, yaşam boyu kullanılacak becerilerin temelinin atıldığı bir dönem.
Peki, bu başlangıcın iyi ilerleyebilmesi adına bizler neler yapabiliriz? Bu yolculukta onlara nasıl eşlik edebiliriz?
Öncelikle, hazırlık süreci birlikte yapılmalı, okul hakkında gerçekçi bilgiler verilmeli, hatta okul birlikte gezilip keşfedilmelidir.
Çocuk okul planı ve programı ile ilgili bilgilendirilmelidir. (Yemek, oyun, etkinlik saatleri ve yapılacaklar konusunda)
Okulda mutlu ve güvende olacağını, onunla ilgilenecek öğretmenlerinin olacağını, isteklerini öğretmeni ile paylaşabileceğini söyleyerek çocuğun öğretmenlerine karşı güven duyması sağlanmalıdır.
Okuldan eve geldiğinde gününü nasıl geçirdiği ile ilgili sohbet etmek onun okul deneyimlerini paylaşarak rahatlamasını sağladığı gibi okula uyum sürecini de hızlandırır.
Seni üzen bir şey oldu mu?
Öğretmenin sana nasıl davrandı?
En çok hangi öğretmenini sevdin?
Yemeğini yedin mi?
Tuvalete seni kim götürdü?
Günün nasıl geçti? En çok neye güldün?
En eğlenceli şey neydi?
‘Okulda seni eğlendiren etkinlikler neler, çok merak ediyorum’ gibi sohbet konuları ile çocuğun okula karşı sempati duyması sağlanmalıdır.
Çocuklar okulla ilgili ne paylaşacaklarını bilmeyebilir, bu tarz iletişim kolaylaştırıcı sorularla yardımcı olunabilir. Bazı çocuk ise paylaşmak istemeyebilir, bu durumda zorlamak doğru bir hareket değildir.
Bunun için; canlandırıcı oyunlar oynanabilir, bu sayede çocuğun kaygı, korku ve endişeleri üzerine konuşmak daha kolay olabilir.
Okula gitmemek için çeşitli bahaneler bulunulduğunda tutarlı ve kararlı davranmak gerekir. Durum açık, anlaşılır ve net bir şekilde ifade edilmelidir. ‘Çocuk istemiyor, ağlıyor’ diye okula göndermemek alışma sürecini zorlaştırırken çocukta tutturma davranışını pekiştirir. Israrcı davranışlar sergilemesine sebep olur.
Çocukların en büyük kaygısı ayrılma sürecidir. Okuldan ayrılma vaktiniz geldiğinde çocuğunuzla vedalaşma sürecini çok uzatmamalı, zaman kavramı henüz tam oturmadığı için, anlayabildikleri kavramlarla seni öğlen yemeğinden sonra alacağım, bahçe oyun zamanından sonra alacağım vb. gibi açıklamalarla alış zamanınızı belirlemeli ve mutlaka verdiğiniz zaman da okulda olmalı, çocuğun güven kazanmasını sağlamalısınız.
Okul, öğretmen, ebeveyn ve çocuk arasında sağlam bir iletişim ve işbirliği ile süreç düzgün bir şekilde yönetilmelidir.
Her çocuğun okula uyum süreci ve alışma şekli farklılık gösterebilir. Hepimiz aynı yollardan geçiyoruz, hepimiz onlarla bir yürüyüp bu yolu, onlarla birlikte öğreniyoruz. Bu yolda onlarla yürüyecek olan bizler herşeyden önce endişe ve kaygılarımıza engel olabiliyor muyuz? Peki onlardan önce biz hazır mıyız bu sürece? Bu da sorgulayacağımız en önemli konu olsun …
Hepimize bu heyecan dolu yolda iyi şanslar diliyorum.
Eğitim Danışmanı, Ebeveyn ve Öğrenci Koçu
Öznur PEKATİK