adscode
adscode

TÜİK’in 2023 Nüfus Senaryoları ve Eğitim

Alaaddin Dinçer'in 'TÜİK'in 2023'te Nüfus ve Eğitimle İlgili Senaryoları'nı ele aldığı yazısını yayınlıyoruz;

TÜİK’in 2023 Nüfus Senaryoları ve Eğitim
Genç Blog
2023 Yılı Cumhuriyetin kuruluşunun 100.yılı olması nedeniyle bütün kurumlar hedeflerini, planlarlını ve yatırımlarını bu yıla göre yapmaktadır. Eğitim politikalarının oluşturulmasında da bu tarih öne çıkmaktadır.2012-13 Eğitim öğretim yılı bu sürecin önemli aşamalarının başlangıç yılını oluşturacaktır. 2012-13 Eğitim yılında ilkokul 1.sınıfa başlayacak çocuklar 12 yıllık kesintisiz eğitim sistemine göre 2023 yılında kademeli eğitim sistemini ilk mezunları olacaklar. Aynı zamanda önümüzdeki eğitim yılı, eğitim sisteminde geçilen yeni okullaşma modeli, bu modele uygun geliştirilen program içerikleri ve dersler gelecek kuşakların nasıl yetiştirilmesi gerektiğinin temellerinin de atıldığı bir süreç olacaktır.
TÜİK Verilerine göre 2023 Yılında Türkiye’nin nüfusu 86,4 milyon, okul öncesi(36-66 ay) ilkokul, ortaokul ve lisede okullaşması gereken nüfus sayısı ise 19 milyonu bulacaktır. Önümüzdeki 11 yıl eğitimde tüm yaş düzeylerinde okullaşma oranlarının yüzde yüz olmasını hedefleyen bir planlama ve bu planlamaya uygun yeni ihtiyaçların oluştuğu, aynı zamanda bu ihtiyaçların karşılandığı bir süreç olacaktır. Bu ihtiyaçların başında; derslik, öğretmen ve fiziki alt yapının yeterli oranda sağlanması gelmektedir. Bilgi toplumuna doğru hızla ilerlerken bilişim teknolojisi alanında yaşanan gelişmelere paralel yenilenen ve güncellenen teknolojinin okullara taşınması ve çocukların hizmetine sunulmuş olması belirlenen ihtiyaçların diğer ayağını oluşturacaktır. Değişim ve gelişmelerle eş zamanlı müfredatlarda yenilenme ve güncellenme bu dönemin dönüştürülmesi gereken diğer konu başlığını oluşturmaktadır.
21.Yüzyıl Türkiye’sinin ilk 50 yılına damgasını vuracak kuşakların yetişeceği bu eğitim sisteminde yeni ancak, karşıt ve farklı düşünce akımlarından hangisinin egemen olacağı önümüzdeki on yılların en ayırt edici tartışma konusudur. Her ne kadar yetişecek kuşaklara ilişkin Sayın Başbakanın belirlediği “dindar nesil yetiştirme” ön planda olsa da faklı doktrinlerin yetişecek yeni kuşakları kendi dünya görüşlerinin etkisi altına alması da beklenmelidir. Kuşkusuz Dünya’da ve Türkiye’de; ekonomik, siyasal ve sosyal alanda yaşanacak alt üst oluşlarda bu sürece etki edecek faktörlerin başında gelmektedir.
Mevcut eğitim sistemi her tarafı delik deşik olmuş, cilası aşınmış ve eskimiş bir tekneye benzemekteydi. Deliklerin yama tutmaması nedeniyle bu tekne sürekli su almakta, teknenin tayfaları bugüne kadar suyu boşaltmak ve tekneye yama yapıp yüzdürmeye çalışarak günlerini geçirdiler. Yeni sistemle teknenin, yenilenerek mi yoksa yenilenmiş gibi yapılıp eskimiş yamalarla yamanarak mı yüzdürüleceğini önümüzdeki yıllarda göreceğiz. Birileri “bu tayfalar eskinin maske takmış yeni yüzleri. Dolaysıyla değişen bir şey olmayacak umutlanmaya gerek yok” dese de yine de “yeni, değişim ve reform” olarak sunulan sistemin uygulanma süreçlerini ve sınırlarını görüp karar vermenin daha doğru olacağını düşünüyorum.
TÜİK Verilerine göre bugün nüfusun %75’i şehirlerde,%25’i ise köylerde yaşamaktadır. 2023 yılında nüfusun %90’ı(77,8 milyon) şehirlerde, %10’u (8,6 milyon) belde ve köylerde yaşayacaktır. Bu hesaplamalara bakarak 2023 yılında öğrenci nüfusunun %90’nın şehirlerde,%10’nun belde ve köylerde okuyacağını söyleyebiliriz. Başta İstanbul ve diğer büyük kentler olmak üzere göç alan tüm kentler eğitim talebine göre okul, derslik ve öğretmen ihtiyaçlarının en yoğun yaşanacağı kentler olacaktır. Bu anlamda 444’lük yasa sonrası köylerde kapanan ilkokulları yeniden açmak orta ve uzun vadede hiçbir anlam ifade etmeyecektir. Köylerde yeniden açılımı sağlanacak olan ancak yeterli sayıda dersliği ve öğrencisi bulunmayan ilkokullara İngilizce ve din dersi öğretmeni nasıl görevlendirilecektir? Sorusuna yanıt bulmadan köylerde ilkokulları açmak yeni haksızlıklara kapı aralamak anlamına gelmektedir.
 Nüfus artış oranlarında bir azalma olmakla birlikte günümüzde toplamda 17 milyon olan öğrenci sayısının 2023 yılında 19 milyon bulması muhtemeldir. Şu an kentlerde bulunan okulların %63’ünde, belde ve köylerde bulunan okulların %26’sında ikili eğitim yapılmaktadır.10400 okulda ise birleştirilmiş sınıflı okullarda eğitim sürdürülmektedir. Kademeli eğitim sitemi ile birlikte köylerde ilkokulların tekrar açılmasına karar verildiğinde bu sayının yeniden artma olasılığı çok yüksektir. OECD ve AB üyesi ülkeler dersliklerde bulunması gereken öğrenci standart sayılarını ortalama 25 olarak belirlemiştir. Buna göre 25 öğrencili sınıflar tekli eğitim için 19.000.000:25=760.000 derslik gerekmektedir. Bu ise 760.000-515.000(Mevcut derslik sayısı.2011-12 MEB İstatistikleri)= 245.000 yeni derslik yapmak anlamına gelmektedir. Bu sayılara özel eğitime gereksinim duyan çocukların derslik sayıları eklendiğinde toplam rakam 275.000 ulaşmaktadır. Bu rakamlara bakarak, ilkokullar için 4000,ortaokullar için 4000,liseler için 3000 yeni okul ihtiyacı oluşacağını söylemek olanaklıdır.
Tam teşekküllü ve 25 derslikli ideal bir ilkokulda; dersliklerin 20 tanesi ilkokullar için 5’er şube,2 derslik okulöncesi,2 derslikte özel eğitim sınıfları için,1 derslik ise rehberlik ve diğer etkinlikler için kullanılmak üzere planlanmalıdır. 25 derslikli bir ortaokulda 20 derslik ortaokulun şubeleri için,5 derslik ise seçmeli derslerin okutulabileceği gibi planlanmalıdır.Aynı standartları liseler içinde öngörmek gerekmektedir.. Okulların toplam öğrenci sayıları 600-700 olmalıdır. Yukarıda ifade edilen standartları yakalayabilmek için her yıl ortalama 25-30 bin yeni derslik yapmak gerekecektir. Elbette bu derslik ihtiyacını 11 yıla yaymadan daha erken kapatabilmekte mümkündür.

*****

Son yıllarda artan mezun sayılarına bakıldığında her yıl ortalama 700 bin öğrenci liselerden mezun olmaktadır. Mezunların 650 bin tanesi üniversite giriş sınavlarına başvurmaktadır.2013,2014 ve 2015 yıllarında liselerden mezun olacak öğrenci sayısı yukarıda belirtilen sayıyı aşan sayılara ulaşacaktır. Ancak kademeli ve kesintisiz eğitim ilk lise mezunlarını 2016 yılında verecek ve bu öğrenci sayısı yaklaşık 1 milyonu bulacaktır. 2016 yılından itibaren ortalama her yıl 1 milyon öğrenci ortaöğretimi bitirip üniversiteye yöneldiğinde şu an üniversiteye yerleşemeyenlerle birlikte 2023 yılına gelindiğinde toplam 9 milyon öğrenci üniversite kapısına dayanmış olacaktır Bu bağlamda bu yıldan başlayarak her yıl 1 milyonu aşan kontenjan yaratıldığında 2023 yılında üniversite kapılarındaki yığılmanın bitirilmesi olanaklıdır.
Geçtiğimiz on yılda Şubat 2012’de yapılan atamalar dahil 316000 öğretmen ataması yapıldı. Aynı süre zarfında 157000 öğretmen emekli, istifa ve diğer nedenlere bağlı olarak Eğitim Bakanlığından ayrıldı. Bu sayılara bakarak reel olarak on yılda 159000 bin öğretmen ataması yapıldığını söyleyebiliriz. Oysa on yılda çağ nüfusunda özellikle okulöncesi ve ortaöğretim olmak üzere tüm okullaşma oranlarında yaklaşık 2 milyon öğrenci artışı olmuştur. Çağ nüfuslarının artan okullaşma oranlarına ve bu oranlara bağlı olarak oluşan eğitim, okul, öğretmen talebine bakıldığında yapılan atamalar yetersiz kalmaktadır. Yeni sistemin öğretmen ihtiyacını daha da arttıracağını düşündüğümüzde Ağustos ayında yapılacak 40 bin kadrolu öğretmen ataması da mevcut açıkları kapatmaya, ihtiyaçları karşılamaya yetmeyecektir.
2023 Eğitim yılı başladığında 25 öğrencili derslikleri olan ve bütün okullarında tekli eğitim yapılan Türkiye’nin öğretmen sayısı 1,1 milyona olacaktır. Yapılan her yeni okul ve sisteme katılan her yeni öğrenci ilaveten ek öğretmen atanması anlamına gelmektedir. Tabi ki bu süre zarfında nüfus azalmasına uğrayan yerlerdeki öğretmen ihtiyacı da azalacaktır. Ancak nüfus artışı öngörülen yerleşim merkezlerindeki okulların öğretmen ihtiyacı artacaktır. Oluşan farklılıkları dengelemek için öğretmen kaydırmaları yapılabilir. Bu noktada her il ihtiyaç duyduğu alanlardaki öğretmenleri merkezi sınavı kazanmanlar arasından istihdam edebilme serbestîsine sahip olabilmelidir. Yerellerde eğitim ve bilim konseyleri kurulmalıdır. Konseylerde; eğitimin, okulların ihtiyaçları ile öğretmenlerin yetiştirilmesi ve istihdam planlaması yapılmalıdır. Aynı yöntem doğrudan katılımlı demokratik seçimi eksen alan bir düzlemde yöneticilerin belirlenmesinde de uygulanmalıdır. Bakanlık merkezli yürütülen pek çok çalışma yerellere devredilmelidir. Yerelin görev, yetki ve sorumlulukları güçlendirilmelidir.
 Okul ve üniversite bütçeleri, bu bütçelerin hangi kaynaklardan karşılanacağı sorunsalı önümüzdeki yıllarda eğitim ve bilim alanının önemli tartışma başlıkları arasında yer alacaktır. Türkiye OECD ve AB üyesi ülkeler arasında gayri safi milli hâsılasından ve öğrenci başına yapılan harcamalar bakımından alt sıralarda yer almaktadır. Yukarıda sıralanan ihtiyaçların karşılanması, yatırımların yapılabilmesi, standartların yakalanabilmesi ve sorunların çözülebilmesi için eğitim ve üniversite bütçesi ile gayri safi milli hâsıladan bu alanlara ayırdığı payın en az iki katına çıkarılması gerekmektedir.
Yukarıda sıralanan tespitler bağlamında 2023 yılına kadar;
-Türkiye’nin okulları içinde maksimum 25 öğrencinin okuyacağı şekilde yeniden planlanmalıdır. Okullaşması gereken bütün yaş gruplarının yüzde yüz okullaşması hedeflenmelidir. Eğitim şekli tüm okullarda tekli eğitim olmalıdır. Birleştirilmiş sınıflarda eğitim yapma uygulamasına son verilmelidir.-25 öğrencili derslikler için 275 bin yeni derslik,11 bin yeni okul yapılmalı,350 bin yeni öğretmen atanmalıdır. Derslik ihtiyacını karşılamak için her yıl 25-30 bin derslik yapmak, öğretmen ihtiyacını karşılamak için her yıl 30-35 bin öğretmen atamak gerekmektedir.-Üniversite öğrenci sayısındaki artışa paralel yeterli sayıda idari ve akademik personel istidam edilmelidir.Genel bütçeden eğitim ve üniversitelere ayrılan bütçe ile her iki alana gayri safi milli hâsıladan ayrılan pay en az iki katına çıkarılmalıdır.-Yerel yönetimler başta olmak üzere yerel eğitim ve bilim kurumlarının, bu alanda örgütlenmiş demokratik örgütlenmelerin sürece katılımı, yetki ve sorumlulukları arttırılmalıdır. Yıllık iş takvimi ve müfredat yerellerin özerkliği ve öncelikleri gözetilerek düzenlenmelidir.  Merkez uhdesinde toplanmış birçok yetki ve görevler yerele devredilmelidir.-Orta vadede sınavlar kaldırılmalı, öğrencilerin ilgi, yetenek, istek ve tercihlerine göre yönelecekleri program türleri geliştirilmelidir.-Bir köy ya da beldeye ilkokul açılabilmesi için öğrenci sayısı en az 200 olmalıdır.
Özetleyecek olursak,2023 yılı ve sonrasına taşınacak eğitim ve bilim alanının temel tartışma konusu felsefi düzlemde yürütülecek gibi görünmektedir. Bu düzlem, geçmiş dönem eğitim ve bilim felsefesinin esasını oluşturan tek tip, ırkçı, asimilasyoncu, ezbere, tekrara, elemeye, eğitimi, bilimi, bilgiyi metalaştırmaya dayalı sistem bir takım ince ayrım değişiklikleri ile devam mı edecektir. Yoksa eğitimin, bilimin, bilginin ve teknolojinin metalaştırılmadan ve farklı egemenlik alanlarına mahkûm edilmeden toplumsal yarar ve demokratikleşmenin gerçek anlamda bir yenileşme/reforma uğratıldığı bir düzlememi evirilecektir hep birlikte yaşayacağız.
ALAADDİN DİNÇER 

egitimajansi.com

Emoji ile tepki ver!

Bu Haberi Paylaş :


Benzer Haberler
    0 Yorum
  • Yorumu Gönder
  • Diğer Yorumlar (0)