Değerli hocalarımız o kadar güzel ve anlaşılır anlatıyorlar ki bir yanlışlık sonucu herhangi birimize bağlanmaları durumunda bile hadsizlik yapıp pandemi konusunda söyleyecek yüzlerce kelimemiz olduğu kesin.
Eski tartışma programlarında birbirlerini her türlü eleştiren, bazen kendi taraftarlarının bile “Bu kadarı da fazla artık, biraz da hakkını verin!” yaklaşımlarından şuanda nerdeyse herkesin program boyunca tek nefes olduğu zamanlara geldik.
Geldik gelmesine de bu durum yalnızca bizim buradaki doktor konuklar için geçerli sanki.
Günlerden beri dikkatimi çeken ve artık enteresan hale gelen bir durum var.
O da bilhassa ABD’den katılan Türk kökenli doktorlarımızın program boyunca tutundukları tavır ve yaklaşımlar.
Nerdeyse %99’u ısrarla ülkemizdeki pandemi yönetimin başarısını pek kıymetlendirmiyor, ancak nerdeyse batmış olan ABD sağlık sistemi ve insanlık sistemini görmezlikten geliyorlar.
Sakın yanlış anlaşılmasın. Bizim derdimiz kesinlikle onların bu kötü durumundan haz duymak değil. Yalnızca ‘’Sezar’ın hakkını Sezar’a vermek” istiyoruz.
Bizler “Yaratılanı severiz yardandan ötürü!” diyen bir milletin çocuklarıyız.
Şanlı tarihimizde her zaman, her mazlumun yanında olmuş; yalnızca insan değil, her canlıya merhamet etmiş bir dinin mensubuyuz.
Nitekim bu salgında tıbbi yardım anlamında 50’yi aşkın ülkeye yardım elimizi uzatarak dünyaya insanlık dersi vermiş bir ülkeyiz ki bunların içlerinde bize tarihsel olarak hep art niyet beslemiş köklü düşmanlarımızda var.
Konumuza geri dönecek olursak;
İlk günlerde ABD’den programlara bağlanan doktorlarımızın bu durumunu fark ettiğimde, nezaketlerinden ve bulundukları ülkeye karşı olumsuz konuşmak istemediklerinden böyle davrandıklarını düşündüm.
Ama günler geçtikçe o kadar görüntü ve delil olmasına rağmen bu doktorlarımızın bunu kabullenmediğini ve geçiştirmeye özen gösterdiklerini gördüm ve çok şaşırdım.
Üstelik bu doktorlarımız, ekrandaki delil sayılan görüntüleri, haber kanallarımızın ABD muhabirlerinin ve yayına katkı sağlamak amacıyla bağlanan STK mensuplarının bizzat yaşadıklarını bize aktarmaları sonucu ortaya çıkan gerçekleri soran program sunucularının tüm sorularını görmezden geldiler.
En son CNN Türk kanalındaki bayan sunucunun nerdeyse üç kez sorduğu:
“Yaşlı bakımevlerinde ve dairelerde ölü sayısı çok fazla, ambulans hizmeti yok mu?” sorusuna verilen cevap ise tam bir trajediydi:
“Önemsemedikleri için hastanelere gitmiyorlar ve ölüyorlar.”
Ayrıca yine birkaç enteresan cevaptan bahsetmek istiyorum:
Soru: New York valisi solunum cihazı yok diyor, bu konuda ne dersiniz?
Cevap: Böyle bir sıkıntı yok.
Soru: En ufak bir muayene için hastalardan 20.000 dolar isteniyormuş?
Cevap: Yok(Başka bir şeyden bahsediliyor.)
Daha böyle onlarca soruya alakasız yada asılsız cevaplar verildi.
ABD sağlık sistemine ve pandemi yönetimine toz kondurmuyorlar.
Daha Bilim Kurulu bile olmayan, her eyalet ve hastanenin kendine özgü tedavi metotları kullandığı ABD’de bu durum soru olarak sorulduğunda oradaki Türk doktorlarımız, salgının tek merkezden değil de böyle dağınık bir şekilde yöneten yapının yanlışını kabullenmiyor ve bunu doğru bulan yaklaşımlar sergiliyorlar.
Öküz altında buzağı aradığımı veya hadsizlik yaptığımı düşünebilirsiniz. Ancak ben neden böyle davrandıklarını çok merak ediyorum ve net bir cevap bulamıyorum.
Eğer bu konuda bilgisi olan birisi varsa lütfen bize söylesin.
Ancak onlar şunu çok iyi bilsinler ki:
Ülkemizin yurtdışında medarıiftiharı olan başta Prof. Gazi Yaşargil olmak üzere Nobel gurunu bize yaşatan Aziz SANCAR hocalarımızın her fırsat ülkemize verdikleri desteği düşünürsek , onların şahsında hepsi bu vatanın birer değeri ve kıymetlisidir.
Belki de bu konudaki duygusallığımızın sebebi, gönlümüze dokunan Türkiye Cumhuriyeti’nin geldiği noktanın onlar tarafından da takdir edilmesinin bizlerdeki kıymeti harbiyesinin önemidir.
Sürç-i lisân ettiysek af ola.
