Gebze, Denizli, Yabancı Öğrenciler ve Açık Öğretim

Birkaç gündür yollardaydım. Gebze Teknik ve Pamukkale üniversitelerini gezdim. Her ikisi de çok yol kat etmiş. Denizli de öyle. Gitmeyince görülmüyor. Bu yüzden, fırsat buldukça gezin derim. Ve açık öğretim,  giderek örgün eğitimin yerini almaya başladı ki, bu hiç doğru değil!..

 

Gebze Teknik Üniversitesi’nde bu yıl ikincisi düzenlenen bilim şenliğine katıldım. Bilim şenliği diyorum çünkü, gerçekten de, bilimi sevdirmek için ciddi bir çaba var.

En ağır doktora tezleri, herkesin anlayabileceği şekilde, üç dakika içerisinde anlatılmaya çalışılıyor ki, bu çok önemli. Keşke benzeri yarışmaların ve sunumların sayısı da daha da artsa…

Çünkü bilim Toplumu olmadan kalkınmak mümkün değil!

 

Denizli’de Türkiye bursu ile farklı üniversitelerimizde öğrenim gören yabancı öğrencilerle bir araya geldik, sonra Denizli’yi ve Pamukkale Üniversitesi’ni gezdim. Son 7, 8 yılda, müthiş gelişme göstermişler…

 

Dünyanın dört bir yanından gelen öğrenciler, sıradan öğrenciler değildi. İsteseler her ülkeye gidebilirlerdi. Peki niye Türkiye’yi tercih etmişler? Uzun uzun dinledim. Hemen hemen hepsinin gerekçesi farklıydı. Biz ne kadar yaşadıklarımızdan şikayetçi olsak da, Türkiye onlar için pek çok açıdan hala bir cazibe merkezi ve bu fırsatı değerlendirmek istiyorlar…

 

Denizli’ye gelince hemen her alanda beni şaşırttı desem yalan olmaz.

Tipik Anadolu kenti olmanın çok ötesine geçmiş.

Sadece ekonomik açıdan değil, sosyal açıdan da görmeye değer kentlerden birisi haline gelmiş.

Fırsat bulduğunuzda giderseniz, emin olun pişman olmazsınız.

Mutfağından alışveriş çeşitliliğine, ilçelerinden tarihi mekanlarına, eğlencesinden mimarisine kadar sizi şaşırtacak çok şeyle karşılaşacağınıza emin olabilirsiniz…

 

Pamukkale üniversitesi, ülkemizin YÖK’le kurulan ikinci kuşak üniversitelerinden.

Çeyrek asırı doldurmak üzere ve o dönemde kurulan üniversiteler içerisinde öne çıkanlardan.

Uzun süredir gitmiyordum. Kısa süreli gezdim ama o bile yetti.

Öğrencilerin oraya yönelmeleri boşuna değilmiş gibi geldi. En kısa zamanda gidip, kendileriyle sohbet etme sözü verdim. İşte o zaman çok daha fazla detaya sahip olabileceğiz.

Görüntü ile kalite birbiriyle örtüşüyor mu, göreceğiz…



Açıköğretim’deki öğrenci sayımız, ortaokul ve liseden, üniversiteye o kadar çok  arttı ki, alarm boyutlarına geldi.

Zorunlu eğitim çağındaki öğrencileri bile açıköğretime yönlendiriyoruz ki, bu hiç doğru değil.

Üniversite de ise açıköğretimle birlikte uzaktan öğretim öğrenci sayısı, örgün öğretimdeki öğrenci sayısını aştı.

Öğrencilerin çoğu da, kendini geliştirmekten çok, terfi ya da boşta kalmamak için açıköğretimli  oluyor.

Konu üzerine biraz daha çok kafa yormakta yarar var. Yoksa o da zıvanadan çıkacak!..

Bizden hatırlatması…