adscode
adscode

İÜ‘de ‘Yargıda Dönüşüm‘ Paneli

Bugün İstanbul Üniversitesi'nde, Toplumcu Hukukçular Kulübü tarafından "Yargıda Dönüşüm" başlıklı bir panel düzenlendi. Panel İlhan Cihaner, Aydemir Güler ve Avukat Ömer Kavili'nin katılımıyla gerçekleştirildi.

İÜ‘de ‘Yargıda Dönüşüm‘ Paneli
Üniversite

İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Toplumcu Hukukçular Kulübü, bugün İstanbul Üniversitesi’nde “Yargıda Dönüşüm” başlıklı bir panel düzenledi. İlhan Cihaner, Aydemir Güler ve Av. Ömer Kavili’nin katılımıyla gerçekleştirilen panelde hukuk alanında yaşanan dönüşüm ve yargının getirildiği nokta tartışıldı.

İlhan Cihaner: AKP yargısına, ‘sizi tanımıyoruz’ demek gerekiyor
CHP Milletvekili İlhan Cihaner “Büyük aydınlanma savaşçısı Server Tanilli’yi saygıyla anıyorum” diyerek sözlerine başladı. Cihaner, Türkiye’de yaşanan dönüşüm sürecinin yeni bir rejim doğurduğunu, yargı alanının da bu dönüşüm sürecinden nasibini aldığını belirtti. Yaşanan dönüşüm neticesinde Türkiye’nin bırakın hukuk devleti olmayı, ‘despotik’ nitelemesini haklı çıkaracak bir noktaya geldiğini söyleyen Cihaner, bu dönüşüm sürecinin kimi kritik başlıklar üzerinden işletildiğini ifade etti. Bu kritik başlıklardan birinin de ‘terörist’ ve ‘terör’ kavramlarının iktidar tarafından sık sık kullanılması olduğunu belirtti:

“Terör, insanlarda dehşet duygusunun yaratılmasını amaçlamaktadır. Asıl kritik olansa oradaki belirsizliktir. Terör bir bombanın ne zaman patlayacağının bilinmemesidir. Şu an Türkiye’de bir terör ortamı yaşatılıyor. Bugün Türkiye’de insanlar ne zaman, nerede, hangi sebeple tutuklanacağını bilmiyor. Terör, tam da budur.

Yazı yazmak, söz söylemek, eyleme katılmak terör suçu olarak gösteriliyor. Böylelikle bütün haklar sınırlandırılıyor. Niçin tutuklandığınız bile tebliğ edilmiyor. Ben kendi deneyimimden biliyorum. Kafka romanlarında olabilecek karanlık bir tablo ile karşı karşıyayız.”

Cihaner, yargının dönüştürülmesi sürecinin bir diğer kritik ayağının 12 Eylül 2010 referandumu olduğunu belirtti. Özellikle, referandumla birlikte yapısı değiştirilen HSYK’nın, AKP’nin bir enstrümanı haline geldiğini söyleyen Cihaner,“seçimle geldiği söylenen yeni HSYK üyeleri Adalet Bakanlığı bürokratlarıdır. Seçim sürecinde Adalet Bakanlığı liste yayınlamıştı, o listede yer alan isimler HSYK üyesi yapıldı” dedi. Bu süreçte kadın yüksek yargıç sayısının da azaltıldığını ifade eden Cihaner, “HSYK’ya yeni atanan 200 yüksek yargıçtan yalnızca 6’sı kadındı” dedi. Bu dönüşümlerin hayata geçirilmesinde medyanın kullanıldığını, medya aracılığıyla halkta “bu işler böyle gitmez” algısının yaratıldığını belirtti.
Ceza hukukunun temel ilkelerinden biri olan ‘suç ve cezaların yasallığı’ ilkesinin de yok edildiğini söyleyen Cihaner, bu noktanın da dönüşüm sürecinde önemli bir başlık olduğunu ifade etti:

“Bu ilke ceza hukukunun bel kemiğidir. Bir eylem kanunla suç olarak belirlenmemiş ve yaptırıma bağlanmamışsa, o eylem bizim özgürlük alanımızdadır. Fakat bu ilke bertaraf edildiğinde, gündelik yaşamda yaptığınız bir şaka bile terör faaliyeti olarak addedilebilir.”

İlhan Cihaner dönüşüm süreci neticesinde gelinen noktada “AKP yargısına ‘sizi tanımıyoruz’ demek gerekiyor” diyerek yargının ve “hukuksal” uygulamalarının yok hükmünde kabul edilmesi gerektiğini vurguladı.

Bir öğrenci İlhan Cihaner’e milletvekillerinin emeklilik maaşlarına yapılan son zamlar hakkında ne düşündüğünü sordu. Cihaner “asgari ücretin 700 TL bile olmadığı bir ülkede, böyle bir zammın tartışılmasını dahi etik dışı buluyorum. Bu uygulamanın kesinlikle karşısındayım ve bu duruma karşı mücadele edeceğim. Keşke maaşlarla ilgili olarak gösterilen tepki, tekel işçileri joplanırken de gösterilseydi.Tekeldeki vurgun, milletvekilleri maaşlarının yüz yılını karşılayacak bir vurgun. Telekomun nasıl peşkeş çekildiğini biliyoruz. Gazeteciler, lise öğrencileri tutuklanıyor. Buna toplumun tepkisi olmuyor. Ama iki gündür telefonlarımız susmuyor, bu toplumsal tepkinin potansiyeli ortaya çıkardı. Bu açıdan faydalı oldu" dedi.

*****

Aydemir Güler: Siyasal mücadele, hukuksal mücadelenin önünde gelmek zorundadır
SoL Haber Portalı yazarlarından Aydemir Güler, konuşmasında Türkiye’de 2011 yılında bir dönüşüm yaşandığını ve siyasal sistemin değiştiğini belirtti. rejimin değişmesinde siyasal alanın daraltılmasının önemli bir etken olduğunu söyleyen Güler, “hukuk en başta bu sürecin parçası haline geldi” dedi:

“Yargıda her daim “tuhaflıklar” yaşanıyor. Fakat ülke nereden nereye dönüşüm geçiyorsa, bu tuhaflıklar da o yönde değişiyor. Bugün Türkiye’de siyasal sistemin değişmesinde bir önemli etken, siyasal alanın daraltılmasıdır. Hukuk en başta bu sürecin parçası haline geldi. Tabii hukuk aynı zamanda bir hak arama aracıdır. Fakat şu anda Türkiye’de hukukun hak arama aracı olarak etkisi son derece azaldı. Hukuk, siyasal alanın daraltılması noktasında çok daha fazla fonksiyon üstlenir oldu.”

AKP’nin ülkede topluca gerici bir dönüşümü gerçekleştirebilmesinde, iki önemli affedilmez hatanın büyük rol oynadığını söyleyen Güler, bu hataların, yanılgıların başında hukuksal mücadelenin siyasal mücadeleden önde geldiğinin düşünülmesi olduğunu söyledi. Güler’e göre ikinci derin yanılgı ise adaletsizliklerin siyasal pragmatizm için hoşgörülmesi olduğunu ifade etti:

“AKP’nin 2011 yılında bu toplu dönüşümü gerçekleştirebilmesinin ardında temel- affedilmez hatalar olduğunu düşünüyorum. Bir temel hata da hukukun siyasetin önünde gittiği zannını yaratmaktı. Kimler yaptı bu hatayı? TSK bir dönem AKP’nin muhalifi olarak algılandı. Doğru veya yanlış, tartışılır. Bize yıllarca gericilikle mücadele için yasalarla oynamak yeterlidir dediler. Türbanı yasalarla engelleriz, katsayılarla oynarız dediler, bu anlayış boşa düştü. Aynı zamanda gericiliği meşrulaştırdı. Özelleştirmelere karşı mücadelelerin temel aktörü Anayasa Mahkemesi olarak gösterildi. Toplum sathında siyasal ideolojik örgütlenmeye dayalı mücadele yerine “hukuk” la mücadele tercih edildi. Şimdi hukuk alanını dönüştüren, işleri tersine çeviren bir iktidar ortaya çıkınca bu yöntem boşa düşmüştür.

İkinci derin yanılgı, adaletsizliğin siyasal pragmatizm için hoş görülmesidir. Bir tarafta Ergenekon bir tarafta KCK davası… AKP tarafından bir muhalifin sıkıştırıldığı noktada, diğer muhalifin buna ses çıkarmadığı görülüyor. Bu halen sürüyor. Bir taraf diğerinin öğütülmesini bıyık altından gülerek izliyor. Bu affedilmez bir durumdur.”

Aydemir Güler, siyasal mücadelenin büyütülmesi gerektiğini, hukuksal mücadelenin siyasal mücadeleyi öncelememesi gerektiğini vurguladı.

Avukat Ömer Kavili: Yargıda yaşananlar Aziz Nesin hikayeleri gibi
İstanbul Barosu Avukat Hakları Merkezi’nde başkan yardımcılığı görevini de yürüten Avukat Ömer Kavili, konuşmasında mahkemelerde yaşanan hukuksuzluklara değindi. Kavili, yargı alanında yaşananların Aziz Nesin hikayelerini aratmadığını söyledi. Bu süreçte avukatların, “böyle gelmiş böyle gitmez” demesi gerektiğini vurguladı:

“Hakkında beş dava açılmış, hala yargılanmakta olan hukukçu arkadaşınızım. Avukat hak arayıcıdır. Düzenin, despotların, güç sahiplerinin tek korkulu rüyası avukatlardır. Çünkü avukatlar özgürdürler, özgür olabildikleri ölçüde hak araması yaparlar. Bizden önceki meslektaşlarımız bize bu anlayışı miras bırakmışlardı. Biz de bunu sürdürmeye çalışıyoruz."

 

sol haber


Emoji ile tepki ver!

Bu Haberi Paylaş :


Benzer Haberler
    0 Yorum
  • Yorumu Gönder
  • Diğer Yorumlar (0)